26. Bölüm: Kendine bir de benim gözümden bakmaya ne dersin?

56 12 70
                                    

Ne konuşabiliyordum ne de kıpırdayabiliyordum. Sadece şaşkın gözlerle Derin'e bakıyordum. 

"Saçmalama! Bu asla olmayacak" dedim sert bir sesle. Ona her şeyi anlatmıştım. Yaptığı şeyin farkında olmalıydı. Çok büyük bir hata yapıyordu. Bu yaptığı şey tüm dünyanın sonunu getirebilirdi. 

"Sen karışma yıldırım lordu! O ne istiyorsa o olur" dedi sinsice sırıtarak. Buna asla izin vermezdim. Bu kadar yaklaşmışken bir çuval incirin berbat olmasına izin veremezdim. Derin'i kolundan çekip dışarı çıkardım. 

"Ne yapıyorsun sen? Sana bunun çok tehlikeli olduğunu söyledim. Herkesi öldüreceksin!" 

"Ya bir planımız var herhalde. Sen demedin mi armalar ışık lordunda diye, bende saraya gidip onları gizlice alabilirim" 

"Buna izin vermem. Asla böyle bir şey olmayacak!" 

"Öyle mi? Otur ve izle!" dedi ve tekrar içeri daldı. Ben bunca zaman onu korumak için uğraşırken o kendi canını iki saniyede hiçe sayabiliyordu. Ardından sinirle içeri daldım. 

"Senle gelmeyecek!"

"Ah evet gelecek" dedi ve adamlarına dışarı çıkmaları için işaret verdi. Suratımın sinirden kızardığını hissedebiliyordum. Avucumda yumruğumu sıkmaktan oluşan tırnak izleri vardı. Gözlerim Mark, Rowan ve Luis ile buluştu. Eğer güçlerimizi birleştirebilirsek zamanı durdurabilirdik. Aynı anda bunu yapmayı başarabilmiştik. Üçümüz hariç herkes donmuştu. Bunu prenslerden başka kimse yapamazdı. Yürüyerek diğer üçünün yanına gittim. Hızlı olmalıydım çünkü süremiz kısıtlıydı.  Ellerini çözdükten sonra hep birlikte dışarı çıktık. Derin'i de kucağıma aldım ve sığınağa geldiğimizde süremiz dolmuştu. 

"B-Biz... buraya nasıl geldik?" dedi Derin kafasını kaşıyarak şaşkın bir şekilde. 

"Eğer bir daha kendini tehlikeye atarsan seni bir daha buraya getirmem!"

"Ben sadece armaları alacaktım!" dedi sinirle ve kollarını birleştirip koltuğa oturdu. Burası dayalı döşeli bir ev gidiydi. Ama fazlasıyla küçüktü. Birazdan çete de burada olacaktı. Onlar da geldiğinde doğru dürüst bir plan yapabilirdik. 

"Birlikte gidelim o zaman. Ne yaparsam yapayım vazgeçmeyeceksin bunu biliyorum. O yüzden ya benle gidersin ya da gidemezsin!" dedim ve yavaş adımlarla yanına oturdum. 

"Hadi gidelim" dedi ve aniden ayağa fırlayıp beni de kolumdan çekiştirmeye başladı. Sesli bir şekilde nefes vererek kafamı iki yana salladım. 

"Önce plan yapmalısın. Plansız hiç bir şey yapamazsın"

"Hayat tesadüflerle doludur. Plansız yaşamaya alışmalısın" diyerek karşılık verdi. O sırada açılan kapı ikimizin de kapıya yönelmesine neden olmuştu. Sonunda çetem gelmişti ve bir plan yapabilecektik. Tabi bütün çeteyi buraya sığdıramayacağım için sadece birkaç temsilci geliyordu. 

"Ares, Mins ve Sheela hoş geldiniz" dedim ve ayağa kalktım. Çetede fazla kız yoktu. Sadece Sheela vardı. 

"Plan yapmam lazım bana yardım edin" dedim. Daha sonra herkes masaya oturdu ve konuşmaya başladık. 

Herkes derken Derin değil...

"Eğer gizlice girmek istiyorsanız önce sistemleri halletmeliyiz. Ares bunu yapabilir ve geri kalanlar da dağılıp adamlara bakar. Ben de uçarak duruma bakarım" dedi Sheela. Aramızda uçabilen sadece o vardı. Aslında burada kimse uçamazdı. Ama o dünyasında ki savaştan kaçıp buraya sığınmıştı. Bu çok tehlikeliydi. Ama en iyi fikir bu gibiydi.

"Hadi gidelim o zaman" dedi Mins ve ayağa fırladı. O sırada hepsinin Derin'e baktığını fark ettim. Bu halleri beni oldukça güldürmüştü. 

"Derin kendini tanıtmak ister misin?" dedim adeta kahkaha atarak. O ise ellerini önünde birleştirmiş yere bakıyordu. 

Yakışıklı YalancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin