27. Bölüm: Bunu nasıl yapıyor?

42 10 21
                                    

"İyi misin sen? Neden ilerlemiyorsun?" dedi Fatih arkamdan. Tabii arkamda olduğu için benim gördüğüm korkunç manzarayı görmemişti. 

"F-Fatih? Ali... Ali bize ihanet etmiş" dedim. Kelimeler ağzımdan güçlükle çıkıyordu. İçimde çok büyük bir öfke ve kırgınlık patlaması vardı. 

"Ne?!!" dedi ve biraz daha öne doğru yanaşıp kafasını yere dayadı ve tıpkı benim gibi konuşmaları dinledi. Bütün bunların suçlusu gerçekten Ali'ydi. 

"Tamam sonra hesabını sorarız. Şimdi ilerlememiz gerekiyor" dedi ve bizde ilerlemeye devam ettik. Ama ilerlediğim her adımda gözyaşlarım daha da çok artıyordu. Ali bunu neden yapmıştı? Bunca yıldır onu nasıl tanıyamamıştık?  Daha sonra Fatih'in sesini duydum.

"Hop! Nereye? Buraya atlayacağız" dedi ve benden tekrar arkaya doğru emeklemek zorunda kaldım. Kafam o kadar dağılmıştı ki fazladan yol gittiğimin farkında bile değildim.

"Burası nereye çıkıyor?"

"Burası Anıl'ın tutulduğunu tahmin ettiğim yer" dedi ve içeri doğru atladı. Ardından her ne kadar korksam da belli etmemeye çalışarak kendimi küçük boşluktan aşağı bırakıverdim. İçerisi çok karanlıktı ve bir o kadar da kötü kokuyordu. Yolun her iki tarafında da yüzlerce kapı varmış gibi görünüyordu. Bu kadar kapı içinde Anıl'ı nasıl bulacaktık? 

"Anıl'ı nasıl bulacağız?" 

"Sen o işi bana bırak" dedi ve iki parmağını dudaklarına götürüp tiz ve güçlü bir ıslık çaldı. Ama bu ıslık tamı tamına 7 defa tekrar ettiğinde onun normal bir ıslık değil de bir tür mesaj olduğunu anlamıştım. Aradan neredeyse hiç zaman geçmemişti ki aynı şekilde 3 adet ıslık duyuldu. Bu Anıl'ın sesi miydi? Birbirlerine ne demişlerdi?

"Sanırım çok ileride" dedi Fatih ve yürümeye başladık. Biz yürüdükçe yanımızdaki ve arkamızdaki sesler çoğalıyordu. Onlara aldırmadan yürümeye devam ettik. 

"Saklanmamız lazım muhafızlar geliyor" dedi Fatih ve etrafına bakınmaya başladı. Ben de bakıyordum ama sanırım saklanacak hiç bir yerimiz yoktu. İşte şimdi sonumuz gelmişti. 

"Derin neredesin?"

"Buradayım" dedim Fatih'e şaşkınca bakarak. O beni görmüyor muydu?

"Seni görmüyorum. Güçlerini kontrolsüzce kullanıyorsun. Şimdi beni dinle odaklan ve beni de yanına al. Bunu yapabilirsin. Gözlerini kapat ve odaklan ama çabuk ol" dedi. Daha sonra Fatih'i kolundan çektim ve yanıma, duvara yapıştırdım. Gözlerimi kapattım ve odaklanmaya çalıştım.  Ne yaptığım ve nasıl yaptığım hakkında en ufak fikrim yoktu. Ama bu bilinçsizce yaptığım sihir bizim hayatımızı kurtarabilirdi.

"Aferin. Biraz daha sabret" dedi Fatih. Sesindeki korkunun bana fısıldadığını duyabiliyordum. O anda kafamın içinde sessizce fısıldayan bir ses duymaya başladım. 

Yapamayacaksın. Güçlerin seni ele geçirecek. 

"Tamam. Gittiler. Şimdi tekrar gözlerini açabilirsin" dedi Fatih. Yavaş ve ürkek bir şekilde gözlerimi açtım. Şaşkınca bana bakıyordu. Sanırım bunu nasıl yaptığımı o da bilmiyordu. 

Her şeyi berbat edeceksin. Başaramayacaksın. 

Kafamdaki sesler canımı da yakmaya başlamıştı. Artık duyduğum acı dayanılmaz bir hale geldiğinde yürümeyi kestim ve elimi karnıma bastırdım. Bıçak darbesi yesem sanırım canım daha az yanardı. 

"İyi misin? Ne olduğunu söyle" dedi Fatih ve koşarak yanıma geldi. 

"B-Ben bilmiyorum. Kafamın içinde bazı sesler var ve canım yanıyor" dedim ve aradan henüz birkaç saniye geçmişti ki yere oturuverdim. Ayaklarım yerden kalkmayı reddediyordu. Ayağa kalkmayı denedikçe canım yanıyordu. Bacaklarım tıpkı kesilmiş gibiydi. Kan akmıyordu ama kan aktığına emin gibiydim. 

Yakışıklı YalancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin