Nihayet neredeyse tüm öğrenciler okuldan ayrılınca Ambar ile lavaboda bir süre daha bekledik. En az yirmi dakika beklemeden sonra hiç ses çıkmayınca lavabodan çıktık. Evet, sonunda herkes gitmişti. Şimdi Stiles ve diğerlerini bulsak iyi olurdu.
Ambar'a döndüm, "Sen sağ ben sola gideyim, daha kolay buluruz." başını salladı ve o sağ koridora giderken ben de diğer taraftan koşmaya başladım. Ne kadar çabuk bulursak onları, o kadar iyiydi. Belki de onlar hâlâ saklanıyordu.
Hızla koşmaya devam edip sol koridorda döndüğüm an önüme çıkan Tom'un göğsüne çarptım. Neyse, en azından onu bulmuştum. Hemen toparlandım,
"Ha, biz de sizi bulmak için ayrılmıştık. Stiles ve Jackson nerede?" gülümsedi, "Hâlâ saklanıyorlar. Gelirler şimdi. Ambar nerede? Onu da bulalım." Başımı salladım. Ve sonra yeni aklına gelmiş gibi telefonunu çıkartıp Ambar'a yemekhaneye gelmesini söyledi. Ve Jacksonla Stiles'a da.
Tom ile yemekhaneye inmek üzere merdivenlerden inerken önümüze çıkan dörtlüydü görmeyi kesinlikle beklemiyordum.
OF! CİDDEN Mİ?!
Bizi fark etmesinler diye arkadamdaki Tom'u durdurdum ve oraya baktım. Konuşmalarını çok net duyamıyordum. Tom'a döndüm, kaşlarını çatmış bir şekilde onlara bakıyordu, sonra bana döndü,
"Ne konuştuklarını duyuyor musun?" başımı iki yana salladım ve, "Hayır?" dedim. Gözlerini kıstı,
"Ama ben duyuyorum." Şaşkınlıkla ona baktım, kulakları benimkilerdne daha da sağlıklıydı herhalde. "Ne konuşuyorlar?" dedim merakla. Tom biraz daha dinledikten sonra ve onlar gittiklerinde bana döndü,
"Bizim burada olacağımızı duymuşlar ve onlar da kalmaya karar vermişler. Ama bizi görememişler, sanırım gittiğimizi sanıyorlar." Hah, aynen burada da olup içine etsinler her şeyin...
"Neyse," diye mırıldandım, "Umalım da yemekhaneye gelmesinler..."
°•°•°
Yemekhaneye bizden önce diğerleri çoktan gelmişti. Ambar ve Jackson, biraz flörtleşiyor gibi kendileri takılırken hemen yanlarında oturan Stiles'ın suratındaki ifade görmeye değerdi.
Aslında gerçekten üzülüyordum, Stiles için. İlk defa bir kızı bu kadar çok sevdiğini anlıyordum, o kızın başkasına âşık olmasına rağmen... Zordu, ve bunun sonunda ne olurdu, Stiles'ın kalbi kırılır mıydı, bilmiyordum. Ama zaten onun için bu görüntü bile canının yanmasına yeterdi. Yine de umursamıyor gibi durmaya çalışıyordu...
Yanlarına geldiğimizde oturduk ve bir süre ettiğimiz sohbetten sıkılınca Jackson çantasından bir şişe çıkartıp masaya koydu,
"Yeter bu kadar sohbet, biraz da birbirimizi tanıyalım." dedi ve şişenin ucunu gösterdi, "Ucu sorar, diğer tarafı cevaplar," dedikten sonra masanın üstünde şişeyi çevirdi. Şişenin ucu Stiles'a, diğer tarafı Ambar'a çıkmıştı.
"Doğruluk," dedi Ambar daha Stiles sormadan. Stiles bir süre durdu.
"Âşık olduğun kişinin sana değil de başkasına âşık olduğunu fark ettiğinde ne yapardın?" Sorunun arından Jackson dışında hepimiz duraksadık. Stiles tam olarak kendisinin yaşadığı olayı örnek gösteriyordu ve tamamen düz bir şekilde Ambar'a bakıyordu. Cevap bekliyordu.
Ambar derin bir nefes aldı, dudaklarını ıslattı ve başını kaldırdı,
"Bazen herşey istediğin gibi yürümez, ne yapabilirdim? Benim bir aşk hayatım yok diye olanı bozmaz ve bunu kabullenirdim, zamanla. Ve bana âşık olmayanı bırakıp bana aşık olanın peşinden koşardım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•THE NOGITSUNE•
Teen Fiction•Eğer o gün o kolye düşmeseydi, o yarasa orada olmasaydı... Her şey farklı olabilir miydi? Aynalar, camlar, su ve yansımamı gösteren her şeyden bu kadar korkacağımı nereden bilebilirdim? Yardım edecek birisine ihtiyacım var, benim gibi olan birisine...