( Aurie'nin Anlatımı)
" Evet! Bi kapatın çenenizi artık! Duyuru yapacağım çocuklar!" Beden hocası Bay Adrian yine tüm sınıfı susturdu. Ve devam etti,
" Evet, okulun düzenlediği ve tüm son sınıfların katılacağı bir etkinlikten, daha doğrusu bir geziden bahsedeceğim şimdi size çocuklar. Her sınıf ayrı otobüste olacak şekilde uzun, yaklaşık 4 saatlik bir yolculuk yapıp bir otele geleceğiz. Otel o gün bizim için ayarlanmış olacak ve orada bir konser de olacak. Sınav haftasında çok yorulduğunuzu bildiğimiz için bunu ayarladık. Herkes gelecek. Ayrıca size oda kartları da dağıtacağız, ama eğer itirazı olan olursa istediği kişi ile değiştirebilir. Orada 2 gün kalacağız. Yanınıza ihtiyacınız olacağını tahmin ettiğiniz şeyleri alın. Ve yarın cumartesi saat 17.00'da okulun bahçesinde olun."
Hoca konuşmayı bitirince herkes bir anda konuşmaya ve plan yapmaya başladı. Sıkıntıyla Ambar, Stiles, Jackson ve Tom'a baktım.
Hepimiz o gün gördüğümüz rüyaları birbirimize anlatmak istemiştik, ama yarısından fazlasını unutmuştuk. O Hale adındaki adam o günden sonra asla karşımıza çıkmamıştı. Ama o dörtlüydü de bir daha hiç görmemiştik. Zaten en fazla iki hafta olmuştu.
Herhangi bir sorun yoktu. Ve bu biraz garipti.
"Ne yapıyoruz?" dedi Tom. Ama Ambar hemen öne atladı,
"Ne demek ne yapıyoruz? Gidiyoruz tabi başka ne yapacağız!" dedi. O kadar şeye rağmen hayatına devam ediyordu ve zaten hepimizin de yapması gereken şey tam da buydu.
Zil çaldığında hepimiz anlaşmıştık. Gidecektik tabi, öyle şeyler yaşadık diye hayatımızı da yaşamayı bırakacak değildik herhalde.
°•°•°
"Tamam! Herkes sırayla binsin!"
Cumartesi günü gelmişti ve herkes heyecanla yolculuk için otobüse biniyordu. Biz de bindik. Ben ve Ambar biraz öndeydik, Stiles, Tom ve Jackson da arkadaydı.
Bu aralar Jackson'ın Ambar'a karşı neden ters olduğunu bir türlü anlamıyordum. Ambar ile sürekli kavga ediyordu ama beni ilgilendirmez diye sormuyordum.
"Evet! Herkes bindi mi? Neyse çok umurumda değil zaten. Kemerleri takın çünkü bu uzun bir yolculuk olacak!" Bay Adrian bize eşlik edecekti ne yazık ki...
°•°•°
Henüz daha bir ya da iki saat geçmişti ki biraz arkamızda oturan Bob, hocaya seslendi. Sesi biraz inliyor gibi çıkıyordu. Ayrıca da terlemişti ve ter damlaları alnından aşağı akıyordu. Klima açık olmasına rağmen?
"Ee... Bay Adrian, hocam? Beni araba tutuyor... Lütfen, bir mola verebilir miyiz?" Deyince Bay Adrian hızla yanına geldi,
"Çocuğum, araba tutuyorsa niye buradasın sen? Sakın kusayım falan deme!"
Bob iyice yüzünü buruşturdu, "Hocam! Lütfen! Kusmaktan bahsetmeyin!"
"Ah öyle mi? Ama bu yüzüne uyan başka bir açıklama bulamıyorum Bob sakın koltuklara kusma çünkü şuan duramayız!"
"HOCAM SUSUN LÜTFEN!" Bob hafifçe öğürünce Ambar ile korkuyla birbirimize baktık, şuan Bob'a en yakın oturan bizdik!
Hayır lütfen!
Ambar endişeyle çantasını açıp Bob'a hap verdi, "İç şunu ve eğer üzerime kusarsan kıyafetin parasını verirsin!"
"Lütfen artık kusmaktan bahsetmez misiniz!" Bob hızla hapı alıp su içmeden yuttu.
°•°•°
Bir saat daha geçmişti ama Bob her an kusacak gibi duruyordu! Ayrıca Bay Adrian da uyuyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•THE NOGITSUNE•
Ficção Adolescente•Eğer o gün o kolye düşmeseydi, o yarasa orada olmasaydı... Her şey farklı olabilir miydi? Aynalar, camlar, su ve yansımamı gösteren her şeyden bu kadar korkacağımı nereden bilebilirdim? Yardım edecek birisine ihtiyacım var, benim gibi olan birisine...