꧁Değişen Hiçbir Şey Yok?꧂

58 9 83
                                    

İyi okumalar...

☾ ☾ ☾ ☾ ☾ ☾

Değişen hiçbir şey yoktu.

Ciddiyim.

Okula yeni biri geldi ve kimse bunu umursamıyor. Bu kişinin dikkat çekmekten keyif aldığı düşünülürse... Durum gerçekten anormaldi. Kimse onu yadırgamıyordu. Hatta herkes sanki o daha önceden de buradaymış gibi davranıyordu.

Bir çeşit illüzyon, bir sis gibiydi. Biz ise, Diego ve ben, bu sisin içinde değildik anlaşılan. Kendimi anladım ama Diego?..

Beyaz karanfili elimde döndürürken ofladım. Yakında kafayı yiyecektim.

"Yine mi o karanfil?"

"Pardon?"

Victoria, dalgalı saçlarını omzundan arkaya salmıştı. gömleğinin düğmelerini ilikliyordu. "Nereden buldun onu?" diye sordu, kaşları çatıktı.

"Babamdan kalma bir hediye... Niye herkes bunu sorguluyor ki?" Karanfiliyle konuşan bir kız normal bir görüntü olmasa gerek.

Kaşları gevşedi, gözleri devrildi, küfreder gibi mırıldandı. "Aptal Regulus..."

"Hey!" Durup dururken niye böyle bir şey söylemişti ki? "Babam hakkında böyle konuşamazsın!"

Gözleri kısıldı. "Ya... Tanıyor muydun ki onu?"

"O... Sen tanıyor muydun?"

Sorumu duymamazlıktan geldi. "O karanfilin anlamını biliyor musun, çocuk?"

"Dedim sana, babamın bir hediyesiydi."

Gözlerini devirdi. "Bu saçmalığı kim uydurdu?"

"Anlamıyorum."

" Ölümlü? Şuna bak, kendi kendiyle konuşmaya başladı şimdi de."

Görüşüm bulanıklaştı, öyle ki hiçbir şey göremez oldum. Gözlerimi sıkıca yumdum, başım dönüyordu.

Karanlık.

Gözümü kapatmayı sevmiyorum, her yer karanlık oluyor.

Omuzlarım kontrolsüzce sarsılıyor. Karanlıkta yüzler görünüyor, kahkaha atıyor, fısıldıyorlar. Yıldızlar gözüküyor ve aniden yok oluyorlar.

Derinlerden gelen bir ses... Sanki yeraltından çıkmış...

Gözlerim açıldı.

Nefes aldım.

"BEN - B-Ben!"

Victoria'yı gördüm. Sıra dışı bir ifade vardı yüzünde. Tekrar yaşanan bir anı gibi... Nasıl anlatacağımı bilemedim.

"Beni duyabiliyor musun?"

"Evet." Burnumdan soludum.

"Ne gördün?"

"N-Ne..."

"Az önce bir görü gördün. Neydi o?"

Yüzümü buruşturdum, gözlerim acıyordu ve yüzümde bir ıslaklık vardı. Ağlamış mıydım? Ellerimi yüzüme götürmüştüm ki Victoria ellerime bir şaplak attı. "Kendine gel! Yakında unutacaksın ve benim bunu bilmem gerek."

Canım acıyordu, niye vurmuştu ki bana?

Benimle yüz yüze gelmek için dizlerini yere koydu ve bana yaklaştı. "Hadi, çocuk!"

Ne diyordu? Kelimeler karışıyordu ve beynim onları algılamakta güçlük çekiyordu.

Kolumu kaldırdım ve ıslaklıktan kurtulmak için yüzümü sildim. Bravo bana, şimdi de gömleğim ıslanmıştı. Baktım, belki de çok ciddi değildi.

Luna Black // White Carnation (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin