꧁Anahtar꧂

100 11 116
                                    

İyi okumalar...

☾ ☾ ☾ ☾ ☾ ☾

Yıl 1984, Tonks evinde sıcak bir yaz
günü...

Andromeda Tonks'un havaya kalkmış
elinde kıpkırmızı bir elma var. Neşeyle, karşısındaki ağzı sulanan, elmayı kocaman gözlerle süzen iki çocuğa bakıyor.

"Bunu mu istiyorsunuz?" Çocuklar heyecanla başlarını sallıyorlar.

"Ben de tam bunu, bunun ismini söyleyebilen kişiye hediye etmeyi düşünüyordum..."

Andromeda ve vazgeçmek bilmediği Fransızca dersleri...

Çocukların yüzlerinin asıldığını gören genç kadın, ağzını açıyor ve elmayı
kendine yaklaştırıyor. "Yoksa ben mi
yemeliyim?"

"Pomme!" diyor Diego, endişeyle.
"Pomme!"

"Doğru cevap!" diyor Andromeda.
Elmayı uzattığı anda Diego aç bir
ayıymışçasına kapıyor onu. Luna göz
deviriyor ve kollarını kavuşturuyor.
"Peki ya ben? Benim niye elmam yok?"

Diego konuşmak için ağzını açtığında,
tükürüğüyle karışık elma parçaları
etrafa saçılıyor. "Bonom kodor zoko
olmodoğon oçon son onco ovcono
yolorson."

Luna, gördüğü manzara karşısında iğreniyor ve yüzünü buruşturuyor. "Anlayamadım?"

Diego, lokmasını zar zor yutuyor ve
nefes nefese konuşuyor. "Benim kadar zeki olmadığın için sen anca avcunu yalarsın!"

Luna'nın kavuşmuş kolları, duyduğu
hakaretin karşısında birbirinden
ayrılıyor. Elleri belinde yer bulurken
bilmiş yüz ifadesini takınıyor. "Sen mi? Sen mi benden zekisin?"

"Evet!" dedi Diego, "hem senden
zekiyim, hem de senden büyüğüm!"

"Büyük olan benim akıllım! Sen dört
yıl önce doğdun."

"Sen de dört yıl önce doğdun!"

"Ben 1979'da doğdum ama!"

"Aralık ayı, ne fark eder?"

O sırada, Ted Tonks'u görüyor Luna.
Diego'nun hemen arkasında, koca bir
top dondurma tutuyor. Andromeda'nın kolunu çekiştiren kız, dondurmayı gösteriyor. "Glace."

Andromeda, şaşkınlıkla kıza bakıyor.
"Evet," dedi. "Haklısın..." Ted'in elindeki dondurmayı o yemeden kapıyor (Ted dehşetle Andromeda'ya bakıyor) ve kıza uzatıyor. "Hey!" diyor Diego, sitemle. "Bu haksızlık!"

"Benim kadar zeki olmadığın için sen
anca avcunu yalarsın!" diyor Luna, gülerek.

Ve geçmişe ait bu anıya kabusun kara dumanları giriş yapıyor. Sahne değişiyor, etraf kararıyor.

Ben artık o küçük Luna değilim.

Bir savaş alanı burası. Kanlar her yerde, havada lanetler, kara büyüler uçuşuyor...

Tüm o büyülerden kaçarken ikinci sınıfta tanıştığım çocuğu görüyorum, Creevey'i... Her şey ağır çekimde yaşanıyor sanki. Sarışın çocuk, ona
gelmekte olan lanetin farkında değil. Bir kalkan büyüsü yapmak istiyorum ona, korumak istiyorum... Ama ne yapsam boş olacağını biliyorum. Öldüren laneti engellemek için yapabileceğim bir şey yok...

Luna Black // White Carnation (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin