꧁Jadira꧂

90 8 71
                                    

İyi okumalar...

☾ ☾ ☾ ☾ ☾ ☾

Bir yatak odasındaydım.

Tüm odaya siyah ve tonları hakimdi. Siyah ahşaptan parkelerin üzerinde dört direkli, çift kişilik bir yatak vardı. Direklerden siyah tül perdeler, yatağın rahat, siyah nevresimlerinin üzerine dökülüyordu. Yatakta genç bir kız yatıyordu. Siyah saçları, çift kat yapılmış yastığa dağılmıştı. Yüzü hastalıklı bir şekilde solgundu, dudakları mosmor olmuş ve çatlamıştı. Göğsünün inip kalktığını fark etmeseydim, onun ölü olduğunu söyleyebilirdim.

Kapının tıklandığı duydum. Birkaç saniye sonra kapı yavaşça açıldı. Aralığın ardından bir yüz gözüktü. "Jadira?"

Cevap gelmeyince kapıyı ardına kadar açtı. Yavaşça yatağın yanına geldi, bu sayede onu daha yakından görebildim.

Solgun tenli, koyu saçlı bir oğlandı, tahminimce on altı yaşlarındaydı. Sıskaydı ve boyu yaşıtlarına göre biraz kısaydı. Kemikli elini kaldırdığında, parmağındaki kuru kafa yüzüğünü gördüm. Oğlan, elinin tersini kızın alnına değdirdi. Hafifçe gülümsedi. "Eh, ateşin biraz daha düşmüş. Bu iyi haber." Kızın kollarının arasındaki siyah çarşafı sıyırdığında, kızın çıplak göğsünün hemen altında bir bandaj gözüktü. Bandajın ortalarında yer yer kahverengilikler vardı.

"Ah, evet. Bunu değiştirmemiz lazım."

Kızı hafifçe doğrulttu ve bandajı kopçasından çıkardı. Bandaj tamamen çıktığında, göğüs kafesinin ortalarında, sola yakın bir pansuman gözüktü. Pansuman, hafif bir sarılık ve minik kurumuş kan damlaları haricinde temizdi.

Pansumanı köşelerinden dikkatlice çıkardı. Ortaya küçülmeye yüz tutmuş, dikiş atılmış bir şerit çıkmıştı. Şeritin etrafındaki et kırmızıya yakın bir pembeydi. Yaranın köşelerinde, dikiş atılan yerlerde, pıhtılaşmış kanlar vardı.

Yarayı bir pamuk ile yumuşak baskılar ile temizledi. Yerine yeni bir pansuman yaptı ve bandajla etrafını sardı.

Doğrulttuğu kızı yatağına geri yatırırken kızın ağzından zayıf, inlemeye benzer bir ses çıktı. "Nico?"

Nico, kızın yüzüne gelen saçlarını kenara çekti. "Günaydın."

Kızın gözkapakları titreyerek aralandığında, ortaya yemyeşil gözleri çıktı. Yeşim taşını andıran gözleri o kadar güzeldi, o kadar muhteşemdi ki onları sonsuza kadar seyredebileceğimi hissettim. Neredeyse ilahi diyebileceğim bir güzellikti bu.

Kıskandığımı söylemeliyim.

Gözleri yorgunca etrafı taradı. "Neredeyim ben?" diye fısıldadı.

"Benim evimdesin." dedi Nico.

Jadira kaşlarını çattı. "Canavarlar..." dedi. Doğrulmaya çalıştı. "Onlarla dövüşüyordum."

Nico, onu o omuzlarından yatağa geri bastırdı. "Evet, sonra seni İlahi Bronz ile şişlenmiş bir şekilde kapımın önünde buldum."

Yüzünü buruşturdu. "Tanrılar aşkına..." Kafasını, yarasını görmek için aşağı doğru indirdi. "Bandaj sarmışsın bana... Ve tamamen çıplağım."

Nico dert değil dercesine elini salladı. "Canlı anotomisinden farklı bir şey değil. Birkaç saat önce Nektar vermiştim sana. Daha iyi gözüküyorsun şimdi."

"Ben... Teşekkürler."

Gülümsedi. "Rica ederim. Şimdi asıl konumuza gelecek olursak... Nasıl dirildin?"

Luna Black // White Carnation (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin