꧁Cevaplar ve Boşluklar꧂

130 11 166
                                    

İyi okumalar...

☾ ☾ ☾ ☾ ☾ ☾

Bir odadaydım, oldukça tanıdık gelen bir odada. Bir rüyanın içinde olduğumu, karşımdaki yatakta yatan kendimi görmemle anladım.

Benden birkaç yaş büyük olan Luna (yaklaşık on dokuz yaşlarındaydı) gözlerini açtığında gözlerine gelen gün ışığıyla, ellerini gözlerine siper etti. Yüzünü buruşturdu ve gerindi. Bir süre sonra kolu yanına düştü. Boşluğu algılayınca kaşlarını çattı ve doğruldu. Çift kişilik yatağın boş kısmını süzdü. Terliklerini ve mavi sabahlığını giydi, yatak odasından çıkarken ben de onu takip ettim. O, asasıyla sessizce aşağıya inerken ben de burasının neden bu kadar tanıdık geldiğini anladım. Chachette'deki büyüyle gizlenmiş, doğduğum evdi burası. Ailemin eviydi.

Büyük Luna, aşağıya indiğinde, temkinlice seslerin geldiği yere, mutfağa doğru yürüdü. O sırada arkasını dönmüş bir kişiyi gördüğünde rahatladı ve asasını cebine koydu. Sinsice sırıttı sonra. Anlayamadım neden olduğunu, sadece onu izledim. 

Terliklerinin sesini minimum derecede tutarken yavaş yavaş, ondan birkaç santimetre uzun olan, kahverengi saçlı bir adamın yanına yaklaştı. Adamın elinde bir tava vardı, bir omlet hazırlamaktaydı. Ancak bir anda tavayı ocağa bıraktı ve büyük halimi öptü. "Ben de diyordum, güneşim nerede..."

Yok...

Yok, olamaz...

Olamaz, değil mi?

Olmasın!

Ah, Merlin'in kırmızı benekli donu adına...

Hafifçe uzun, kahverengi saçlar, şekilli bir çene, kahverengi ile yeşil arasında gidip gelen gözler...

Aman Tanrım! 

AZ ÖNCE EN YAKIN ARKADAŞIM BENİ ÖPTÜ!

"Tam olarak buradayım." dedi kıkırdayarak. "Omlet mi yapıyordun?"

Diego başını salladı. "Evet." Tavayı tekrar eline aldı ve omleti ters çevirdi.

"Beni neden uyandırmadın peki?"

Hafifçe sırıttı. "Çünkü çok tatlı uyuyordun. Uyandırmayayım dedim."

"Güneş tarafındansa senin tarafından uyandırılmayı yeğlerdim."

Muzipçe sırıttı. "Ya, öyle mi... Peki, sonra öyle yaparım..." O kızarırken Diego güldü.

"Luna."

Harry'nin sesine benziyordu. Dürtülüyor olmalıydım. Rüya kesilmeye başladı.

"Uyansana!"

"Kapa şu lanet çeneni, Potter. Uyumaya çalışıyorum."

"Sana da günaydın."

Gerinerek doğruldum ve etrafıma baktım. Küçük bir oda... Yatağın başında, gün gün işaretlenmiş takvimi gördüm. Bir Gryffindor atkısı vardı dolabın üzerinde... Bu evde başka büyücü olmadığına göre Harry'nin odasındaydım. Sanırım yorgunluktan uyuyakalmıştım... Hızır Otobüs pek konforlu bir ulaşım aracı sayılmazdı sonuçta.

Gözlerimi ovuşturarak doğrulurken sordum. "Saat kaç?" 

Omuz silkti ve suçlayıcı bir biçimde konuştu. "Saatim yok ama en son ondu... Birkaç saat önce."

"Yaşayıp yaşamadığını kontrol etmek amacıyla rahatımı bozup altmış dört kilometre geldiğim için üzgünüm, Potter." Gözlerimi kıstım ve onu süzdüm. 

Luna Black // White Carnation (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin