Babam küçükken asla beni maça götürmezdi, bunun nedenini şu an daha iyi anlayabiliyordum. Maçın 40. dakikalarındaydık ve hayatım boyunca duymadığım kadar küfürü bugün duymuştum. Maç 1-1'di, gerginlik bir an olsun bile azalmıyordu.
Erdem benim için ayırdığı yer en önde olduğu için maçı rahatlıkla izleyebiliyordum ancak taraftarların ettiği hakaretler ve yaptığı hareketler beni korkutmaya başlanmıştı. Güvenlikler bir tartışmanın çıkabileceğini tahmin etmiş olmalı ki etrafa dizilmişlerdi.
Oflayarak kollarımı göğsümde birleştirdim, maçta adeta aktif dinlenme vardı. Sadece paslaşmalar vardı, ne atak ne de savunma vardı. 45. dakikada 3 dakika daha uzatma verilmişti. Ancak bunun bir şey değiştireceğini sanmıyordum.
Erdem ne kadar hücum için hazırlansa da hücuma çıkması zordu. Son hücuma çıktığında iyi ilerliyordu. Heyecanla Erdem'i izlemeye başladım. Gol atmak için şut çektiğinde dışarıya çıkmıştı. Hakaretler ve bağırışlarla yüzümü ekşittim. Bu ortamda olmaktan cidden rahatsızdım. İlkyarı bittiğini anladığımda bakışlarım Erdem'i buldu. Kaşlarını çatarak benim olduğum yere bakıyordu. Yedekte oturan Eren'i yanına çağırdı ve bakışlarını benden ayırmadı. Birkaç şey söyleyip takım arkadaşlarıyla birlikte sahadan ayrıldılar.
"Alev, iyi misin orada?" Erdem yanıma geldiğinde gülümsemeye çalışarak başımı onaylar şekilde salladım. "Erdem gönderdi, korkmuş gibi gözüküyorsun."
"Böyle bir ortamda olmaya alışık olmadığım için bağırmalar beni şaşırttı. Sorun yok." Eren başını onaylar şekilde sallayıp yedek kulübesine geri döndü. Bıkkınlıkla nefesimi verirken titreyen telefonumu çantamdan çıkardım. Kimin yazdığına bakabilmek için ekranı açtım, Altay'dı.
Altay Aslan: Birazdan göreve gideceğim.
Altay Aslan: Müsait misin? Biraz konuşsak?
Mesafe sohbetinden sonra konuşmamıştık, doğrusu sorusunu geçiştirmiştim.
Siz: Ne zaman gideceksin göreve?
Siz: Ayrıca tabii ki konuşabiliriz.
Siz: Maçtayım, Erdem davet etti.
Altay Aslan: İki saat sonra.
Altay Aslan: Son dakika haber verildi. Önemli bir görev sanırsam.
Altay Aslan: Maça gelemedim, kırılmamışlardır umarım.
Siz: Neden kırılsınlar Altay? :D
Siz: Maç zaten oldukça sıkıcı.
Altay Aslan: Doğru hatırlıyorsam final maçıydı?
Siz: Evet, herkes çok gergin. Hayatım boyunca duymadığım hakareti burada duydum.
Altay Aslan: Rahatsız oldun mu?
Siz: Aramızda kalsın, evet. Erdem kırılmasın diye son dakikaya kadar bekleyeceğim ancak çok sıkıntı.
Altay Aslan: Seni hemen şimdi alabilirim. İster misin?
Siz: Kibarsın Altay, ancak olmaz. Teşekkür ederim. :)
Altay Aslan: Orada kendine dikkat et, erkekler çok kaba olabiliyor.
Siz: Olmaya çalışıyorum. Asıl sen kendine dikkat et Altay, göreve gidiyorsun.
Siz: Yanında bizim ekipten birileri olacak mı?
Altay Aslan: Hayır, sadece ben.
Siz: Endişelenmeli miyim?
Altay Aslan: Bilmiyorum. (Görüldü.)
Altay Aslan: İçimde tuhaf bir his var öğretmen.
Siz: Sağ salim dön Altay, lütfen.
Altay Aslan: Lütfen dedin, kesinlikle geleceğim. :)
Siz: Altay! Dalga geçme benle!
Siz: Senin için endişeleniyorum.
Altay Aslan: Endişelenme. İyi olacağım.
Siz: Bana söz verebilir misin Altay?
Altay Aslan: Söz veriyorum öğretmen, döneceğim.
Siz: Bekliyorum Altay, geldiğinde sana sürprizlerim olacak. :)
Altay Aslan: Sabırsızlanıyorum. :) (Görüldü.)
Altay Aslan: Şimdi çantamı hazırlamam gerekiyor.
Altay Aslan: Maç devam ediyor mu?
Siz: İlkyarı bitti, moladalar.
Siz: Tahminimce birazdan başlar.
Altay Aslan: Sence kazanır mıyız? :)
Siz: Çok zor, ancak neden olmasın?
Altay Aslan: Eğer kazanırsak, onları benim adıma tebrik et.
Siz: Ederim. (Görüldü.)
Siz: Bizimkiler geliyor, sanırım maç başlayacak.
Altay Aslan: Peki, zaten benim de çanta hazırlamam gerekiyor.
Altay Aslan: İyi eğlenceler.
Siz: Teşekkürler, iyi geceler.
Siz: Ve senden bir haber mesajı bekliyor olacağım.
Altay Aslan: Fazla bekletmem, görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Mesaj|Texting
RomanceAlev Sönmez, 21 yaşındaki bir ilkokul öğretmenidir. Kuzenleriyle eğlenirken gelen can sıkıntısıyla tanımadığı bir adama yazar. Kuzenleri gittikten sonra engellemeyi planladığı adamı, içinden gelen sesten dolayı engelleyemez. Hatta yazmaya devam eder...