Gözlerimi yavaşça aralayıp etrafta gezdirdim bakışlarımı. Yolculuk devam ediyordu ancak hava kararmış, güneş batmıştı. Bakışlarım Erdem'in yan profilinde durdu. Kahvesinden bir yudum daha alırken bakışlarını bir an olsun yoldan ayırmıyordu.
"Günaydın komutan." Mırıldanarak uyandığımı anlaması için konuştuğumda Erdem genişçe gülümsedi. Kahvesini arabanın içecek tutucusuna sabitleyip elini bacağımın üzerine bıraktı. Elini ellerimin arasına alıp sıcak elinin parmaklarıyla oynamaya başladım. "Yorulduysan ben geçebilirim."
"Günaydın dünyalar güzeli, ayrıca gerek yok. Yorulmadım." Parmaklarıyla oynamaya devam ederken bir yandan da gözlerimi kırparak kendime gelmeye çalışıyordum. "Çok güzel uyudun."
"Saat kaç ki?" Elini yanağıma götürüp gözlerimi kapattım. Baş parmağıyla yanağımı okşadı.
"Biri altı geçiyor." Gözlerimi ovuşturup arkama yaslandım. "Sabah 9 gibi İzmir'de olacağız."
"Eğer uyumak istersen ben sürebilirim." Diyerek aynı teklifi bir kez daha sunduğumda genişçe gülümsedi. "Yorgun olmanı istemem."
"Yorgun değilim dünyalar güzeli." Vazgeçmişlikle kafamı onaylar şekilde salladım. Bir elimi elinden ayırarak şarkı listesini açtım. Yalan Dünya çalıyordu. Sevdiğim bütün şarkıları bulmayı nasıl başarıyordu? "Birazdan istasyonda mola vereceğim, kahve ister misin?"
"Çok iyi olur." Gülümseyerek onu onayladıktan sonra cebimden telefonumu çıkardım, internette gezinmeye başladım. Ancak bir elim hâlâ elinin üzerindeydi. Üstten bilinmedik bir numaradan mesaj gelmesiyle kaşlarımı çatarak mesaja tıkladım.
-🩶-
05** *** ** **: Alev, ben Eren. (01.57)
05** *** ** **: Bu saatte rahatsız ediyorum kusura bakma. Yolculukta olduğunu biliyorum ancak haberinin olması gerek.
05** *** ** **: Altay'ın odasını boşalttık bu sabah, Altay'ın yerine gelecek asker için.
05** *** ** **: Ancak dolabının bir gözünde senin fotoğraflarını bulduk. (Görüldü.)
05** *** ** **: Senin vermediği biliyoruz, eğer Altay ile hâlâ konuşuyorsan diye bilmeni istedim.
05** *** ** **: Çünkü sizin ilişkiniz biraz farklı. (Görüldü.)
Siz: Hayır Eren, konuşmuyoruz.
Siz: Ayrıca fotoğraflardan da haberim yoktu, şu an senden öğreniyorum.
Siz: Onları atarsan sevinirim.
Siz: Ve Altay'la da hiçbir zaman farklı bir ilişkim olmadı, o benim arkadaşım, kardeşimdi.
05** *** ** **: Fotoğrafları zaten attık Alev.
05** *** ** **: Ve bu konuyu Erdem'e söylemedim. Sen söylersin.
05** *** ** **: Aranızdaki ilişki konusunda da, sen öyle diyorsan öyledir. İyi yolculuklar.
Siz: Ben Erdem'le konuşurum, teşekkürler.
Siz: İyi akşamlar. (Görüldü.)
-🩶-
"Bir sorun mu var? Kaşlarını çatıyorsun." Telefonu kapatıp kaşlarımı ve bakışlarımı düzelttim. Başımı onaylamaz şekilde sallarken bakışlarımı önüme çevirdim.
"Bir sorun yok." Erdem'e tabii ki de bundan bahsetmeyecektim. Boşuna aramızı Altay yüzünden bozmak istemiyordum. Zaten artık Altay da hayatımızda değildi, hayatımda olmayan birisi için sevgilimle aramı bozamazdım.
Fotoğraflarım onda ne arıyordu? Aramızda hiçbir zaman tahmin edilen gibi bir ilişki olmamıştı. Ben her zaman ona kardeşim gibi yaklaşmıştım, o da bana karşı öyleydi.
Yani öyle sanıyordum.
"Alev, bir şey olduğu belli. Annemler mi yazdı yoksa?" Hızlıca başımı onaylamaz şekilde salladım. Bu olayı es geçerek gülümsemeye çalıştım.
"Hiçbir şey olmadı Erdem, cidden." Bana pek inanmasa da daha fazla üstüme gelmeyerek sessiz kaldı. Yol sessizce ilerlemeye devam ederken konuyu değiştirmeye çalıştım. "Aç mısın? Bir şeyler verebilirim."
"Molada kendime alırım." Evet, sinirlenmişti. Derin bir nefes verip başımı onaylar şekilde salladım. Dizimdeki elini çekip direksiyona götürdüğünde kaşlarımı çattım.
"Erdem, bana trip mi atıyorsun?" Hiçbir şey demedi. Bu sefer bedenimi ona çevirdim, bakışlarını yüzünden ayırmayarak devam ettim. "Neye kızdın?"
"Benden bir şey gizlemenden nefret ediyorum." Sinirle mırıldandığında derin bir nefes verdim. "Bir şey olduğu bariz belli. Ben senin sevgilim Alev, merak ediyorum."
"Eren yazdı, yeni gelecek komutan için Altay'ın odasını boşaltıyorlarmış." Erdem sessizleşerek beni dinlemeye başladığında devam ettim. "Evinin bir yerinde fotoğraflarımı bulmuşlar. Ancak cidden haberim yok, Eren haber vermek için yazdı. Ben de kaşlarımı çattım, anlam veremedim. Hepsi bu."
"Altay'ın senden hoşlandığını bir sen anlamadın zaten." Sinirle mırıldandığında kaşlarım havalandı. Cidden anlamamak benim aptallığımdı, farkındaydım ancak bu kadar büyük bir tepki vereceğini tahmin edememiştim. "Senin bir suçun yok, biliyorum. Kardeş gibi yanaştın ama o piç öyle algılamıyor!"
"Bana bağırma." Bana bağırılmasından hoşlanmıyordum, ve bağıran kişi Erdem'di.
"Özür dilerim." Diye mırıldandı ancak içinde büyük bir sinir yatıyordu. İstasyona girip durdu ve hızlıca arabadan çıktı. Kendi kendine mırıldanarak kapıyı kapattı. "Öldüreceğim o piçi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Mesaj|Texting
RomantizmAlev Sönmez, 21 yaşındaki bir ilkokul öğretmenidir. Kuzenleriyle eğlenirken gelen can sıkıntısıyla tanımadığı bir adama yazar. Kuzenleri gittikten sonra engellemeyi planladığı adamı, içinden gelen sesten dolayı engelleyemez. Hatta yazmaya devam eder...