Birkaç gün sonra...
"Her şeyi yanımıza aldık değil mi?" Başımı onaylar şekilde sallarken emniyet kemerimi takıp arkama yaslandım. Annemlerle görüşmüş ve Erdem'le geleceğimi söylemiştim, şimdiyse yola çıkmak üzereydik.
"Aldım bitanem." Erdem sürücü koltuğuna yerleşip kapıyı kapattığında başımı Erdem'e çevirdim. Arabayı çalıştırırken bense onu inceliyordum. Tahmin ettiğimden daha gergin gözürdü. "Komutan, eğer istemiyorsan hemen arayabilirim."
"Çok istiyorum." Diyerek hızlıca sözümü kestiğinde gülümsedim. Gerginliği her halinden belli oluyordu. Bacağının üzerindeki elini iki elim arasına aldım. Bakışlarını yoldan hiç ayırmıyordu.
"Şarkı açabilir miyim?" Gülümseyip beni onayladığında heyecanla şarkı listesini açtım. Müslüm Gürses'in Tutamıyorum Zamanı çalmaya başladığında gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. "En sevdiğim şarkı."
"Şansına öyle gelmiştir." Erdem gülümserken ellerimdeki elinin baş parmağıyla elimi okşadı. Çalma listesinin adına tıkladığımda Dünyalar güzeli yazıyordu. Bunu fark ettiğimi anlamış olmalı ki genişçe gülümsedi. "Uzun bir yolculuk yapacağız, sıkılma istedim."
"Bu kadar düşünceli olman beni bitiriyor." Erdem genişçe gülümsediğinde bedenimi ona çevirerek oturdum. Elini hâlâ bırakmamıştım. "Ancak ben şarkı dinlemek yerine seninle konuşmak istiyorum."
"Konuşalım bitanem, ne konuşacağız?" Düşünmeye başladım heyecanla, ne konuşabilirdik ki? Neredeyse her gün mesajlaşıyorduk, konuşuyorduk. "Baban katı birisi midir?"
"Gerginliğin anlaşıldı." Erdem annemle bir kez oturup konuşmuş, kardeşimle de bir kez kapıda karşılaşmışlardı ancak hiç babamla karşılaşmamışlardı. "Fazla değil, beni mutlu ettiğini fark edince üzerine gitmez."
"Umarım." Derin bir nefes verip ışıklarda durdu. Bakışlarını bana çevirdiğinde yanağına küçük bir öpücük kondurdum.
"Aslında babam seni daha önceden gördü, adını da biliyor." Erdem'in gözleri şaşkınlıkla büyüdüğünde keyifle gülümsedim. "Berat'la olan maçında, hep senin adını sayıkladı."
"İyi geçirmiştir o bana." Ne ima ettiğimi anladığında gülümsedim. Başımı onaylar şekilde salladığımda sahte bir kızgınlıkla devam etti. "Hiç de korumadın heralde sevgilini."
"Yok yok, korudum. Yani korumaya çalıştım. Ancak bir şey değişmedi. " Babam maç izlerken kendini kaybeder, aklımın ucundan bile geçmeyecek hakaretleri sıralardı. Erdem kaşlarını çattığı sırada yeşil ışık yanmış, bakışlarını önüne çevirmişti. "Aç mısın yanımıza birkaç şey aldım."
"Fazla aç değilim, sen yiyebilirsin." Alya ve Erdem'e yaptığım poğaçayı, sarmayı ve tuzlu kurabiyeleri almıştım yanıma. Arkaya uzanıp saklama kaplarının olduğu poşeti aldım.
"Sen de yiyeceksin, sabah da bir şey yemedin zaten." Sarmanın olduğu kabı açıp bir tane sarma aldım. Ağzına doğru uzattığımda elimi öpüp aldı sarmayı. Gülümseyerek ağzıma bir sarma attım. "Ne kadar kaldı yolun bitmesine?"
"Yola daha yeni çıktık. Ayrıca Hakkari'den İzmir'e de az yok, tahmini 21 saat." Gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Ben Hakkari'ye gelirken yol boyunca uyumuştum, bu nedenle de yolculuk ne kadar sürerdi bilmiyordum. "Yolda uyursun istersen."
"Sen? 21 saat yol gidemeyiz. Ben sürerim istersen?" Erdem gülümseyerek başını onaylamaz şekilde salladı. Kaptan bir sarma daha alıp ağzına yaklaştırdığımda yine elimi öperek aldı.
"Benim komutan olduğunu unutmuyorsun. Dayanabilirim." Sarmasını yutup konuştuğunda başımı onaylar şekilde salladım. Kendisi ne kadar zor şartlar altında görev yapıyordu biliyordum, dayandığını da biliyordum ancak yine de kıyamıyordum. Şarkılar eşliğinde sohbete devam ediyorduk, ben de arada ağzına sarma tıkıyordum.
"Komutan." Diye mırıldandım sarmaların bitmesiyle. Erdem beni dinlediğini belli edecek bir baş hareketi yaptığında devam ettim. "Ben uyumazsam sanırım arabana kusacağım."
"Kenarda durmamı ister misin?" Başımı onaylamaz şekilde salladığımda devam etti. "Sen bilirsin dünyalar güzeli, uyandırırım ben molada."
"Teşekkür ederim." Elindeki kapları arkaya bırakıp Erdem'e doğru çevirdim bedenimi, gözlerimi kapattım. "İyi yolculuklar tatlı komutan."
"İyi uykular dünyalar güzeli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Mesaj|Texting
RomansaAlev Sönmez, 21 yaşındaki bir ilkokul öğretmenidir. Kuzenleriyle eğlenirken gelen can sıkıntısıyla tanımadığı bir adama yazar. Kuzenleri gittikten sonra engellemeyi planladığı adamı, içinden gelen sesten dolayı engelleyemez. Hatta yazmaya devam eder...