Birkaç gün sonra...
Siz: Bakabileceğini sanmıyorum ancak yazmak istiyorum.
Siz: Sana söyleyeceğim birkaç şey var. :)
Siz: Heveslenme, önemli bir şey değil.
Siz: Döndüğünüzde konuşacağız, komutan. (02.03)
Erdem Komutan: Ne konuşacağız? (03.23)
Erdem Komutan: Ne olur uyumadığını söyle.
Erdem Komutan: Senle konuşmak istiyorum. (Görüldü.)
Siz: Hayır komutan, uyumadım. :)
Siz: Nasılsınız?
Erdem Komutan: İyiyiz Alev. Dönmemize birkaç gün kaldı. Sen nasılsın?
Siz: Biliyorum, onun heyecanı da üzerimde.
Siz: İyiyim, bu hafta annemler gelecek. Onların hazırlığını yapıyorum.
Siz: Bir yandan da sana yapacağım sürprizi hazırlıyorum.
Erdem Komutan: Sürpriz? :)
Erdem Komutan: Beni meraklandırıyorsun, Alev!
Siz: Birkaç güne geleceksiniz, öğrenirsin.
Erdem Komutan: Ve seni rahatlatabilir belki bilemedim ama artık tehlikeli kısımı bitirdik. Dönmek için hazırlıklara başladık.
Erdem Komutan: Yani hepimiz iyiyiz. (Görüldü.)
Siz: Beni ne kadar rahatlattın bilemezsin Erdem.
Siz: Çok sevindim.
Erdem Komutan: Arayayım mı seni? (Görüldü.)
Erdem Komutan: Yani, müsaitsen? Biraz zamanım var.
Siz: Tabii arayabilirsin.
Erdem Komutan: :)
-🩶-
Telefon çalmaya başladığında yutkundum, bu bir görüntülü aramaydı. Açmak ve açmamak arasında kaldım, şu an balkonda sigara içerken aranıyordum. Ancak onu çok özlemiştim, daha fazla dayanamayarak görüntülü arama isteğini onayladım. Saçlarım rüzgarla savrulurken telefonun karşısındaki Erdem belirdi. Büyük ihtimalle nöbet tuttuğu için dışarıdaydı.
Yeşil ona çok yakışıyordu.
"Alev? Sen dışarıda mısın?" Erdem'in şüpheli sesiyle yutkundum. Yeni çıkmaya başlayan sakalları ve ciddi bakışları dikkatimi dağıtmıştı. Başımı hızlıca onaylamaz şekilde salladım.
"Hayır, balkondayım." Kamerayı balkon olduğunu göstermek için arkamdaki kapıya doğru çevirdim. Ardından tekrar yüzüme çevirip Erdem'in tepkisini bekledim. Kaşları anlamamazlıkla çatıldı.
"Hava buz gibi, ne yapıyorsun sen balkonda?" Sessiz kaldım ve bitmek üzere olan üçüncü sigarayı küllüğe bıraktım. Tabii ki bunu Erdem'in bilmesine gerek yoktu. Sessizliğimden rahatsız olmuş olmalı ki başka bir soru daha yöneltti. "Uyuyamıyor musun?"
"Birkaç gündür böyle, anlatabilmiş değilim." Dedim zorlukla gülümseyip, gece 2-3 gibi artık anca uyuyabiliyordum. Konuyu değiştirmek adına gülümseyerek devam ettim. "Sen nasılsın? Ne zaman gelmeyi düşünüyorsunuz?"
"İyiyim be Alev'im, sadece biraz yorgunum. Ve tahminimce haftasonu sizinleyiz." Telefonu suluğuma yaslayıp arkama yaslandım. Telefonu tutmaktan kolum uyuşmuştu. Erdem'in haftasonu geleceğini öğrenmemle daha da gülümsedim.
"Yorgun olman normal komutan, gelince dinlenirsin. Ayrıca hafta sonu gelmen..." Cümleme aklıma gelen planla duraksamak zorunda kaldım. Bu hafta sonu annemler gelecekti, hayatta yanına gidemezdim. "Hafta sonu annemler gelecek!"
"Ne güzel işte, onları özlemiyor muydun?" Erdem anlamadığını belli edecek bir rahatlıkta gülümsediğinde gülümsedim. Başımı onaylamaz şekilde salladım.
"Siz de hafta sonu geleceksiniz, yanınıza gelemeyeceğim." Diye mırıldandım sessizce. Erdem'in gülümsemesi yavaş yavaş yok olurken sadece başını onaylar şekilde salladı, duraksadı. Kaşları çatıldı ve telefona daha fazla yaklaştı. Bunun nedenini anlayamazken sessizliği bozdu.
"Yanında birisi mi var? Duman nereden geliyor?" Şaşkınlıkla kaşlarım havalandı. Tam sönmemiş olan bitmiş sigaranın dumanını görmüş olmalıydı. Hızlıca söndürüp bakışlarımı tekrardan Erdem'e çevirdim. "Yanında kim var Alev?"
"Kimse yok, baksana." Telefonu hafifçe iki yana çevirip gösterdim, kimsenin olmadığını görünce rahat bir nefes aldı.
"Duman nereden geliyor, yanlış görmediğime eminim." Yutkundum, ne diyeceğimi bilemedim. Söylese miydim? Sonuçta kapana kısılmıştım. "Alev, lütfen tahmin ettiğim şeyi deme."
"Son zamanlarda sigara içmeye başladım, Erdem. Söylemeyin tercih etmemiştim ama artık söylemeliyim." Üzerimden büyük bir yük kalktığını hissederken başka birisinin sırtına yük koyduğumun farkında değildim. Erdem hayal kırıklığıyla bana bakıyordu. "Erdem?"
"Ne zamandır bu saçmalık var?" Sessiz kaldım, ne diyebilirim ki? Birkaç haftadır günde 3 sigara içiyorum mu diyecektim? "Alev, neden?"
"Birkaç haftadır, nedenini boş ver." Diye mırıldandım, Erdem sessizce suratımı inceledi. İlk defa onu bu kadar ciddi görüyordum. Derin bir nefes verdi başını kabullenmeye çalışıyormuşcasına salladı. "Erdem, seni bu kadar ciddi görmeye alışık değilim."
"Ne diyebileceğimi bilmiyorum çünkü, şaşkınım." Diye mırıldandı. Bıkkınlıkla nefesini verip bir elini ensesine götürdü. "Ve nedenini bilmediğim şekilde, üzgünüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Mesaj|Texting
RomanceAlev Sönmez, 21 yaşındaki bir ilkokul öğretmenidir. Kuzenleriyle eğlenirken gelen can sıkıntısıyla tanımadığı bir adama yazar. Kuzenleri gittikten sonra engellemeyi planladığı adamı, içinden gelen sesten dolayı engelleyemez. Hatta yazmaya devam eder...