- 1.8 -

20.7K 711 13
                                    

Erdem gideli birkaç saat olmuştu ancak uyku tutmamıştı. Okula gideceğim için uyusam iyi olacaktı, ancak bunun için geç kalmıştın. Şimdiyse Erdem'in bana verdiği menekşe yaprağını uygun şekilde suya koyuyordum. Birkaç dakikadır menekşeyi nasıl büyüyebileceğime bakıyordum.

"Sanırım oldu." Diye mırıldandım kendi kendime, internette bahsedildiği gibi duruyordu. Geri çekilip başarıyla gülümsedim, su bardağının içine bardağın yanlarıyla paralel gelecek şekilde yerleştirmiştim. Menekşenin yanındaki kitabımı alıp kanepeye uzandım. Belki kitap okumak uykumu getirebilirdi.

-🩶-

"Ela abla, eğer aramazsan çok kırılırım." Telefonu kulağımdan ayırmazken sınav kağıtlarını kontrol etmeye devam ediyordum. Ela abla perde asmaya bile beni çağırmaya utanıyordu, çekiniyordu. "Benim diğerlerinden bir farkım var mı?"

"Cılız bir kızsın, kuzum. Sana bir şey olmasın." İstemsizce gülümserken okuduğum diğer bir sınav kağıdını yana bıraktım. Oturduğum yerden kalkmak adına sandalyemi sağa çevirdim. Kağıtları dosyaya sıkıştırırken devam ettim.

"Bakma böyle olduğuma Ela abla, o oğullarından daha çok iş yaparım ben." Ela abla güldüğünde gülümsedim. Bileğimdeki saate baktım, mola saatimdi. "Ben şimdi kapatıyorum Ela ablam, akşam yanına uğrarım."

"Beklerim kızım, görüşürüz." Vedalaşıp telefonu kapattım. Hızlıca hırkamı almak için askılıklara doğru ilerledim. Öğretmen arkadaşlarımla vedalaşıp okuldan ayrıldım. Öğleden sonraki ilk iki dersleri bedendi, beden hocaları farklı olduğu için zamanım vardı. Aklımdaki ilk yere gidecektim, öğrencilerimin bana önerdiği, manzarası güzel yüksek bir yer vardı.

Okuldan ayrılır ayrılmaz bir taksi çağırıp, öğrendiğim yeri tarif ettim. Taksi şoförü ilk başta şaşırdı, ardından sesini çıkarmayarak arabayı çalıştırdı. Neden şaşırdığına anlam veremezken arkama yaslandım. Bakışlarımı camdan dışarıya çevirdim, hava oldukça güzeldi. Tek yönü rüzgarlıydı, o da Hakkari'nin özelliğiydi. Üzerimdeki deri cekete daha çok sarıldım.

"Abla geldik." Taksi şoförünün sesiyle daldığım yerden uzaklaştım. Dağda bir yerde durmuştuk, kaşlarımı çattım. Buraya gelmek istemekle pek doğru bir karar vermemiştim. Çantamın fermuarını açıp taksimetrede yazan parayı uzattım. Hızlıca taksiden inip kapıyı nazikçe kapattığımda araba uzaklaştı.

Bakışlarım çantamın içindeki kitabı buldu, hava ne kadar rüzgarlı olsa da kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. Bakışlarımı etrafta gezdirdim, ağaçlık bir alanda bir tane bank vardı. Ağaçlardan dolayı rüzgarın azalacağını umarak ağaçlık alana doğru ilerledim. Ayrıca oradaki banka oturabilirdim.

Ağaçların arasından geçerek banka ilerledim, oturmadan önce etrafta gezdirdim bakışlarımı. Ağzım şaşkınlıkla açılırken hayranlıkla manzarayı izliyordum. Denildiği kadar olan, harika bir manzara vardı karşımda. Küçük küçük evler ve karıncalar gibi dolanan insanlar buradan daha güzel gözüküyordu.

Banka oturup çantamdan kitabımı çıkardım. Ağaçların arasında olduğum için, tahmin ettiğim gibi, rüzgar esmiyordu. Kitabımın kapağını açarken derin bir nefes verdim, sıkıntılardan kurtulmak istiyormuşum gibi.

Erdem Komutan: Seni meraklandırmak veya endişelendirmek istemediğim için zar zor telefonu aldım.

Erdem Komutan: Tahmini 2 ay olmayacağız. Sana mümkün olduğu kadar yazmaya çalışırım.

Erdem Komutan: Sanmıyorum ancak, deneyeceğim. (12.45)

Siz: Beni düşünüp yazdığın için teşekkür ederim komutan. :) (12.46)

Siz: Ancak neden bu kadar uzun sürecek?

Siz: Bir sorun mu var? Lütfen olmasın.

Erdem Komutan: Endişelenme Alev.

Erdem Komutan: Diğer görevlerden farksız.

Siz: Senin sözüne güvendiğim için umarım pişman olmam.

Erdem Komutan: Güvenini boşa çıkarmam. :)

Erdem Komutan: Yazabilme şansım çok düşük. (Görüldü.)

Erdem Komutan: Telefonu neredeyse hiç elimize alamayacağız. Alsak da tahminince, şu anki olduğu gibi, 15 dakika.

Erdem Komutan: Yani kısacası, ne benden mesaj bekle ne de benden bir cevap. :)

Siz: Bu sence de benim için zor olmayacak mı komutan?

Siz: Ancak yine de teşekkür ederim. Bana bunları söylediğin ve 15 dakikanın 15'ini de bana harcadığın için.

Erdem Komutan: Yazabileceğim tek kişisin Alev, beni bekleyen...

Erdem Komutan: Asıl benim teşekkür etmen gerekiyor.

Siz: Çok tatlısın, komutan. (Görüldü.)

Erdem Komutan: Artık gitsem iyi olacak, Allah'a emanet.

Siz: Sen de, dikkat et orada kendine. (Gönderilmedi.)


Son Mesaj|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin