Çekilecek kız değilim aslında, takıntılarım var bir kere. Bazen çok konuşurum bazen ise tek kelime konuşmak istemem. Çok düşünürüm sürekli kendime kızarım, kafaya takarım. Aniden sinirlenirim kimse neden olduğunu anlayamaz. sevdiklerime trip atmayı çok severim ama atamam. Bazen çok olgun bazen çocuk gibi davranırım. Dışarıdan bakıldığında hep itici gözükürüm. Kimseyi kırmayayım diye hep kendimden ödün veririm, günün sonunda olan yine hep bana olur. Kısacası çekilecek kız değilim aslında.
Çevremde belki de bu yüzden az kişi var idi. Belki de bu yüzden hiçbir zaman gerçekten sevilemiyorum? Yada önce şu soruyu cevaplamak gerekiyor;
Ben sevebiliyor muyum?
***
Göz pınarlarımdan akan yaşları elimin tersiyle silip duruyordum. Ateş ile Can dün akşamdan beri eve gelmemişlerdi. Coeur bana zorla kahvaltı yaptırmışken şirketten gelen telefon ile hızlıca hazırlanıp evden çıkmıştım.
Yol üzerinde gördüğüm taksi'yi durdurup şirket'in konumunu vermiştim.
Gözlerimden akan yaşlar dudaklarıma doğru kayarken tuzlu gelen tat ile yüzüme buruk bir gülümseme gelmişti.
Dün gece gördüğüm rüyamı hiç kimseye anlatmamıştım.. doğrusu anlatamadım.
Carina'ya anlatsaydım beni tek başıma dışarıya bırakmazdı. Ateş'e anlatmak istedim ama o da yanımda yok idi..
Şirket'in önüne varınca taksiden inip etrafa bakındım. Yakınlarda olup görünen park'a baktığımda bir baba küçük kızına bisiklet sürmeyi öğretiyordu, kız yere düşünce yüzümü biraz buruşturmuştum. O küçük kız da baba.. diye ağlamaya başlamıştı, babası gülerek onu kucağına aldığında bende gülerek onları izledim.
Bu gülüşün altında ufak bir burukluk da vardı aslında.
Kollarımı göğsümde birleştirmiş onları izlerken biri arkamdan gelip koluma dokunmuştu."Hatıraların mı gözlerinin önünde canlandı yoksa?"
Dokunuşu Ateş'e benziyordu. onun kadar nazik, onun kadar işte. Sanki o gibiydi.
"Ateş-" derken arkamı döndüğümde karşımda sırıtarak bana bakan Özkan ile göz göze gelmiştim.
Kafasını hafifçe yukarıya doğru kaldırıp dudağını sarkıttı."Yapma Coeur!"
Bir adım geri çekilip aramıza mesafe koyduktan sonra elimi kendi alnıma götürüp kaşımış gibi yapmıştım."Afedersin.. Özkan."
Kollarını birleştirip kaşlarını çatarak bana baktı."Affetmem."
-"Ama-" sözümü yarıda kesmişti.
Özkan gülerken burnuma dokundu"Eğer iş toplantımızı şirket dışında yaparsak seni affedebilirim."
Dokunuşu ile gülümsemiştim."Şirket dışında mı?"
Kafasını salladı.
-"Ama Ateş henüz gelmedi, dışarı da babam ile yapmış olduğunuz anlaşmayı bilen kişi de o."
Özkan birşey diyecekken birden hıçkırarak ağlamaya başlamam ile onun göğsüne sarılmıştım.
Şaşırdığını dokunuşundan anlamıştım çünkü ellerini nereye koyacağını bilememişti."Coeur, sen iyi misin?"
Kafamı hayır anlamında salladığımda göz yaşlarım hala akmaya devam ediyordu."Ben babamı çok özledim, canım çok yanıyor.." Bir kaç saniye konuşmayı bırakıp nefes almayı denemiştim Özkan ise sabır ile beni dinlemeye devam ediyordu."Ben rüyamda babamı gördüm ve bunu kimseye anlatamadım, Ateş'e anlatmak istedim ama o da yanımda değil.. onu da çok özledim Özkan.."