playlist: Teoman-Çoban Yıldızı.
Son defa sıcak bir tebessüm bahşettim İstanbul'un soğuk sularına. Elveda dermiş gibi.
Boş ve karanlık sokakta topuklu ayakabılarımdan çıkan sesi gerimde bırakarak yürüyordum. Gece ayazı üzerimdeki ceketi yok sayarak bedenimi sarıp titrememe neden oluyordu. Kaldırımda sızmaya başlayan bir kaç adamın edepsiz bakışlarına maruz kaldıysamda umursamadan ilerlemeye devam ettim. Sokağın sonuna geldiğimde personeller için özel olan kapıdan girdim. Teoman'ın sesi kulağımı doldurduğunda istemsizce gülümsedim. Daha gürültülü bir müzik bekliyordum. Köşeye özenle ilişmiş bira fıçılarına bir bakış attıp dört basamaklı bir merdivenden çıkmaya başladım. Aralıkları büyük olan basamakları tırmanırken ceketin fermuarını açmaya çalışıyordum. Aklıma Savaş'ın karavandaki hali gelirken bedenim tanıdık hisle ürperdi.Son basamağa ayak basacakken bir bedene çarpmamla geriye doğru savruldum. Şokla ağzım aralanırken kollarımda hissettiğim ellerle dengemi zar zor sağlayabildim. Kafamı kaldırdığımda esmer bir çocukla göz göze geldim. Kahverengi gözleri endişeyle bana bakıyordu.
"İyi misin?" dediğinde başımı olumla anlamda salladım. Ellerini kollarımdan çekerek geri çekildi.
"Kusura bakma. Acelem vardı görmedim." dedi mahçup bir sesle. Üzerinde benim kıyafetlerimle aynı renk kıyafetler vardı. Burada çalışıyor olmalıydı.
"Önemli değil. " dediğimde onunda bakışları kıyafetlerime takıldı.
" Sen yeni barmensin, değil mi? Raina geleceğinden bahsetmişti."
"Onu tanıyor musun?" diye sordum. Onunla bir bağlantısı olması bende ki bütün sempatisini alıp götürmüştü anında.
"Evet, burada çalışıyor. Senin işe girmeni sağlayanda O. " dedi şüpheli ses tonuyla.
"Biliyorum."dedim şüpehici bakışlarını yok etmek için. "
"Bu arada adım Serdar." eski sevecenliğini kazanırken.
Adım Mina." sahte kimlikteki adımı söylediğimde kulağa çok garip gelmişti.
"Her neyse gelde şunu taşımama yardım et. " dedi beni arkasında bırakarak az önce gördüğüm bira fıçılarına doğru ilerlerken. Peşine takılarak arkasından ilerledim.
"Geç geldin. Normalde vardiyan yarım saat önce başlıyordu." dedi varilin bir tarafını tutarken. Diğer ucunuda ben elime alarak havaya kaldırdık. "Senin yerine baktım. Allahtan içerisi daha kalabalık olmadı. Patron farketseydi işe başlamadan kovulurdun." çok komik bir şey söylemiş gibi kıkırdadığında ona eşlik ettim.
"Teşekkür ederim o zaman." dedim bende gülerken. Pek ağır olmayan fıçıyı neden iki kişi taşıdığımıza anlam veremesemde sesimi çıkarmadım. Kazasız bir şekilde az önceki merdivenlerden çıkarak içeri girdik.
"Şurdan dön, masanın arkasına bırakacağız." o beni yönlendirirken bende loş ortamda düşmemeye gayret göstererek dediklerini yapmaya çalışıyordum. Sonunda fıçıyı yere bıraktığımızda etrafa bakabilme şansım oldu.
Ortam o kadarda dolu değildi. Bir kaç kişi hala çalmakta olan Teoman şarkısıyla dans ediyordu, bir kaç kişi ise önümüzdeki bar bölümünde içkilerini yudumlayıp çakır keyfi bir şekilde gülüşüyordu.
Görüş alanıma çakma sarı saçlar girdiğinde kaşlarımı çattım. Üzerinde benimkiyle aynı olan bustiyer ve mini etek vardı ancak kıyafetlerin onun üzerindeki duruşu benimkilerle alakası bile yoktu. Büyük bir zariflik ve memnuniyetle taşıyordu kıyafetleri, ben ise bitse de çıkarsam havasındaydım. Kıvrak hareketlerle bir kaç kişiye içki servisi yapıyordu. Arkasını döndüğünde göz göze geldik. Bana sinir bozucu gülümsemelerinden birini gönderdiğinde aynı şekilde bende ona gülümsedim. Birbirimize 'senden nefret ediyorum' bakışlarını gönderirken Serdar'ın sesiyle ona döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL
Teen Fiction"Bana ölmeyi öğret bu gece adam. İlmiği boynuma değilde ruhuma geçireyim, bitsin bu ızdarap dolu yalnızlık." İçimde ruhum çığlık çığlığa yalvarırken dudaklarımdan dökülen acı dolu bir fısıltı oldu. Namluyu anlımdan çekerek kendi şakağına dayadı bu...