Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Olaylar henüz gelişmedi. Bir kaç bölüm sonra asıl olaya geleceğiz. okuyan ve oy veren herkese çok teşekkür ederim. Yorum yaparsanız sevinirim yorumlarınız benim için çok önemli. Yazım yanlışlarım olabilir, özür dilerim.
***
"Bir noktadan sonra, geri dönüş yok. İşte tam o noktadayız."-Franz Kafka
Gece kadar karanlık gözlerinden gözlerimi alamazken zaman durmuş da siyah gözlerinin karanlığında kaybolmuşum gibi hissettim. Şuan olanları idrak edemeyecek kadar karışık bir haldeydim. Az önce polislerden kaçıyordum ve şimdi bir merdiven boşluğunda önümde siyahlara bürünmüş bir bedenin ağırlığını hissediyorum. Soğuk ellerinin aksine yüzüme değen sıcak nefesi düşünme işlevimi yok ediyordu adeta. Saniyeler sonra olanları anlamamla çırpınmaya başlamayı akıl edebilmiştim. Ağzımı kapatan büyük eller nefes almamı zorlaştırırken zaten korkudan doğru düzgün nefes alamadığımı farkettim. Ellerimi göğsüne koyup ittirip ağzımdaki büyük ellere rağmen çığlık atacaktım ki sokakta ki koşan ayak sesleri Bir anda donmama sebep oldu. Gözlerimi siyah gözlerinin gölgesinden alıp karanlık merdiven boşluğundan olabildiğince sokağa bakmaya çalıştım.
Ayak sesleri daha çok yakından gelmeye başlamıştı. Sinir bozucu telsiz sesini duymamla kalbim mümkünmüşcesine dahada hızlı atmaya başlamıştı. gözlerimi tekrardan önümdeki gözlere çevirdiğimde gözlerini hiç kırpmadan bana baktığını gördüm. Benim aksime fazlasıyla sakindi. İfadesiz yüzünden hiç bir şey anlayamıyordum. Yüzü kadar ifadesiz bakan gözleri beni yerime çivilemişti. En ufak yanlışımda ağzımdaki elleriyle boynumu kırabilirmiş gibi bakıyordu.
Siyah gözlerinin ve düşüncelerimin etkisinden çıkmamı sağlayan yine adım sesleri olmuştu. Ama sefer diğerini aksine sesler gittikçe uzaklaşıyordu. saniyeler sonra sesler tamamen yok olmuştu ama biz hala yerimizden çıkmamıştık. Orada öylece birbirimize bakıyorduk. O gözlerimin içine ifadesiz ve boş bir şekilde bakarken ben acaba gözlerini şuana kadar hiç kırptımı diye düşünüyordum. Çünkü onun aksine ben korkudan dolan gözlerimi kırpmamak için insan üstü bir çaba sarfediyordum.
Sonunda bu tuhaf atmosferi bozan karşımdaki siyahlar içindeki adam oldu. Elini omuzumdan çekip sokağın boş olup olmadığını kontrol etmek için kafasını merdiven boşluğundan çıkarıp sokağa Baktı. Sokağın boş olduğuna emin olduktan sonra diğer elinide ağzımdan çekti. Elini ağzımdan çekmesiyle sanki dakikalardır nefes almıyormuş gibi nefes nefese kalmıştım. oksijenin kurumuş boğazıma yaptığı baskıya aldırmadan konuşmaya başladım.
"Sen..." dedim ama cümlemi bitirmeme izin vermeden konuşmaya başladı.
"Bir daha böyle bir durumda kalırsan daha hızlı koşmanı tavsiye ederim. bu sokaktan çıkamadan yakalanacaktın. "
Benden bir adım uzaklaştığında dediklerini anlamak için kendime bir kaç saniye verdim. kaşlarım çatık bir şekilde cevap verdim.
"Bir daha ki sefer diye bir şey olmayacak. Az önce senin yüzünden polislerden kaçıyordum." dedim
Az önce birisini bıçaklayan birine karşı çıkmak ne kadar doğru bilmiyorum ama zaten şuan sağlıklı düşünemiyordum. merdiven boşluğundan tamamen cıkmasıyla bende onu takip edip çıktım. Karanlıkta yüzünü çok iyi göremiyordum ama gün ışığına çıkıncı onu inceleme fırsatım oldu.
Gözleri kadar koyu bir siyaha sahip saçları vardı. Saçları uzun ve dağınıktı bu ona daha umursamaz bir hava katmıştı. Keskin ve erkeksi yüz hatlarına sahipti. Burnu fazlasıyla düzgün ve yapılıydı. Başta beni olmak üzere çoğu kızı kıskandıracak elmacık kemiklerıne sahipti. insanin içine işleyen siyah gözlerinden bahsetmiyorum bile. Bir yerde insanların siyah göz renginin olmadığını okumuştum. Bunu söyleyen karşımdaki adamı es geçmiş olmalıydı sanırım. Ergence düşüncelerimden beni çıkaran yine karşımdaki adamın sesi olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL
Teen Fiction"Bana ölmeyi öğret bu gece adam. İlmiği boynuma değilde ruhuma geçireyim, bitsin bu ızdarap dolu yalnızlık." İçimde ruhum çığlık çığlığa yalvarırken dudaklarımdan dökülen acı dolu bir fısıltı oldu. Namluyu anlımdan çekerek kendi şakağına dayadı bu...