"Başka yerlerdeyim aslında paramparçayım.. İyi değilim... Çok şeye sahip olabilecekken hiçbir şeyim yok, bir hiçim... "
***Hayatta hep kaybettiklerim kazandıklarımdan daha fazlaydı. Her zaman korkularım umutlarımdan daha fazlaydı. Kalabalıktan oluşan bir yalnızlığım vardı. Işığın aydınlatmaya tenezzül etmediği kırmızı bir çizginin ardında karanlığı kucaklayıp benimsemiştim. Kaybedecek çok şeyim yoktu ama yaşamak zorunda olduğum bir hayatım vardı. Dünü kaybetsemde yarın için yaşamam gereken bir bügün var. İyi günler zor günlerin arkasında saklıdır derler. Bu geçirdiğim zor günlerin yarınlarında iyi günleri göremiyordum. Korkuyordum. Önceden gölgelerin arkasına sakladığım korkularım şimdi gün yüzüne çıkıp kemiklerimi titretirken ben sıcak suyun altında huzur bulmaya çalışıyordum. Aradığım huzurdan kilometrelerce uzak olduğumu biliyordum. Sadece gözlerimi kapatıp anlıkta olsa her şeyi unutmayı diliyordum. Sıcak su yaralarımı sızlatırken küvette dahada yayıldım.
Gözlerimi kaptıp kafamı küvetin kenarına yasladım. Gözlerimi kapatmamla kanlı görüntüler beynimi işgal etti. Sadık bey'in bedeninden süzülen kanlar yerini annemin gözlerinden süzülen yaşlara bıraktığında gözlerimi hızla açtım.Önceden sığındığım karanlık şimdi gözlerimi kapattığımda bana ihanet ediyordu. Gözlerimi açtığımda suyun üstündeki köpüklerin kırmızıya boyandığını farkettim. Çığlığımı dudaklarımı dişleyerek son anda susturdum. Elimle kırmızı köpükleri dağıtmaya çalıştım. Kırmızı köpükler suyun üzerinde bedenime değip ateş misali yakıyordu.Kollarımı suyun içinde savururken karnımdan suya karışan kanı farkettim. Halüsinasyon gördüğümü sanmıştım,meğerse akan benim kanımmış. Nefesimi dışarıya sesli bir şekilde verdim. Kafamı geri yaslayıp küvetin kenarına defalarca vurdum. Sanki bu çektiğim acılar yetmiyormuş gibi acıyı hissedip kendime gelmem gerekiyordu. Şimdi de deliriyordum. Bunların hiç biri gerçek olamayacak kadar kokunçtu ama hayal ürünü olamayacak kadarda acıtıyordu.
Hızla küvetten çıktım. Soğuk hava bedenime taruza geçerken giyinmek için Savaş'tan aldığım temiz kıyafetleri kurulandıktan sonra üzerime geçirdim. Üzerimde elbise gibi duran siyah tişörtü gri eşofmanın üzerine geçirdim. Eşofmanda oldukça büyük olduğu için paçalarını kıvırmak zorunda kaldım. Islak saçlarım dahada koyu bir tona bürünüp kırmızı dalgalar halinde omuzlarıma değip tişörtü ıslatıyordu.Saçlarımı tepeden topuz yaparak aynaya bakmadan banyodan çıktım. Cama yansıyan görüntüme bile bakmaktan kaçıyordum. Çöktüğümü hissedip buna aldırmayabilirim ama çöktüğümü izlemek daha ağırdı.
Krem rengine boyanmış eski koridordan geçerek oturma odasına geçtim. Bu evdeki neredeyse ikinci haftamdı. İki haftadır sürekli uyudum. Nadiren tuvalet ve yemek için yataktan çıkıyordum. Buraya geldiğim ilk gün Savaş'la konuşmamızdan beri onu bir daha doğru düzgün görmedim. Genelde dışarıda olurdu. Bazen beni bıraktığını düşünürdüm ama gece geç saatlerde gelen sesler ve sigara kokusundan eve geldiğini anlardım. Eve gelir, dolaptan birasını alır odasına çıkardı. Bende sabaha kadar kabus görmemek için gözlerimi kırpmazdım. Taki göz kapaklarım ağırlaşıp kapananadek. Savaş'ın karanlığından ilham alan kabuslarla dolu uykularımın sonunda göz yaşlarımla karşılıyordum güneşin aydınlığını.
Korkunç gelen şeyse varlığına alıştığımdı. İki haftadır kendi yansımamdan bile kaçarken arada onun karanlıkla bütünleşmiş siyah gözlerine denk geldiğimde her şeyi başa sarıp tekrardan yaşıyordum. Siyah gözler tekrardan kaybolduğunda evin uğursuz sessizliğiyle başbaşa kalıyordum. Günlerdir tek kelime konuşmamış olmama rağmen içimde varlığını yeni farkettiğim bir yanım susmak bilmemişti. Bencil diye hakırıyordu her fırsatta. Sırf daha fazla yaşayabilmek için çok şeyden vazgeçmiştim. Başta hayatımı ayaklarının önüne sermiştim ama o ısrarla gururumu ve ruhumu çiğneyip geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL
Teen Fiction"Bana ölmeyi öğret bu gece adam. İlmiği boynuma değilde ruhuma geçireyim, bitsin bu ızdarap dolu yalnızlık." İçimde ruhum çığlık çığlığa yalvarırken dudaklarımdan dökülen acı dolu bir fısıltı oldu. Namluyu anlımdan çekerek kendi şakağına dayadı bu...