Bölüm 16/Yitik Bir Adam

1.7K 93 104
                                    

Soğuk, ruhum cehennem alevlerini arzularken uzun zamandır bedenimi terk etmeyen tek varlığımdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Soğuk, ruhum cehennem alevlerini arzularken uzun zamandır bedenimi terk etmeyen tek varlığımdı. İyi hissettiriyordu bazen.Bazen ise bedenime değen günahkar dokunuşların hiç birini hissettirmiyordu.

Bir çocuğun çığlığını andıran şimşek gökyüzünde çakıp bütün sitemini yeryüzüne yansıtırken aceleci adımlarımı daha da hızlandırdım.Sanki varlığını belli etmek istermiş gibi esen rüzgar bedenimi sahiplenip kucaklarken üzerimdeki siyah kabana mümkün olduğunca daha fazla sarıldım ve yoluma devam ettim.Normalde binaların arkasında saklanan güneş bugün yüzünü gri bulutların arkasına saklanarak kapatmıştı İstanbul'a.

Şimşek bir kez daha çaktı gökyüzünde. Henüz yağmayan yağmura rağmen korkudan akan terler bedenimi ıslatmıştı.Rüzgardan korkan tek insan olmam utanılacak bir durumdu ama çocukluğumdan beri esen her rüzgar, yere sağlam basmayan bedenimi sürükleyerek götürecekmiş gibi hissetmekten kendimi alamıyordum.Korkularıma yarenlik eden düşüncelerim kurumuş göz pınarlarıma tırnaklarını geçirerek boğazımdaki sıkışıp kalan suskunluğu yokluyordu.

Sert rüzgar alay edermiş gibi yüzüme bir kez daha vurduğunda kurumuş dudaklarımı ıslattım ve kabanımın şapkasına sığındım.Sokak lambasının bile aydınlatmaya tenezzül etmediği ıssız İstanbul sokaklarında yürüyordum nereye gittiğimi bilmeden.Önemi de yoktu gerçi.Az önce su birikintisine bastığım için çamur lekeleriyle dolu olan botlarıma baktım.Dudaklarım hiç hali olmayan hasta bir çocuğun tebessümünü andıracak biçimde kıvrıldı.Bunun da bir önemi yoktu artık.

Elim emin olmak istermiş gibi her saniye kabanımın cebini yokluyordu.Mat renkli pasaport ve üstünde resmim bulunan bir kimlik.Diğer cebimde para destelerinin ağırlığını hissedebiliyordum.

Yaşadıklarım büyük bir şaka gibi geliyordu lakin gülmeye halim yoktu.

-*On yedi saat önce*-

"Enselenme ihtimalimiz nedir?" Savaş masanın üzerindeki kağıtlarda anlamadığım bir şeyler ararken cevabını umursamadığı bir soru yöneltti Alper'e.

"Ölme ihtimalimizle doğru orantılı." dediğinde bakışlarımı kirli halıdan kaldırarak odada yanyana oturan iki adama yönelttim.

"Yani?" diye sorduğumda uzun süreden sonra ilk defa konuşuyor olmamın tuhaflığıyla bana baktılar.

Depodaki olaydan sonra eve attığım ilk adımda gerçeklik somut bir şekilde bedenime çarpmış ve gerisinde sonu gelmeyen düşünceler bırakarak bütün duygularımı ardımdaki ormanın derinliklerine savurmuştu.Uzun süredir varlığımda oluşan ifadesizlik ve boşluk herkesin dikkatini çekmişti.Alper her fırsatta ciddi bir psikolojik bunalımda olduğumu düşünüp beni ardlarında bırakmaları gerektğini Savaş'a söylerken Raina ona destek vererek bir cesete bakıcılık yapacak vakitlerinin olmadığını açıkça yanımda belirtmişti. Ağırlaşmış bakışlarım kısa bir süre Raina'nın üzerinde durdu.Ölümüm bu kadının elinden olursa oldukça komik bir son olurdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 02, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KATİL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin