MERHABA ARKADAŞLAR YENİ BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM ❤️
YORUM YAPMAYI VE OYLAMAYI UNUTMAYIN ❤️🫶
Yabancı duygular, yabancı hisler beni hep korkutmuştu ve hâlâ da öyle oluyordu. Çok korkuyordum yabancı duygulardan. Bilmediğim hisler beni hep yormuştu, düşünceler beni hep yormuştu.
Kalbimin bağrışlarını duymuyor, beynimin fısıldamasıyla hareket ediyorum ve bu hep böyle sürecekti.
Kalbimi dinlemeyi, babamın beni gerçekten sevmediğini gözlerimle gördükten sonra bırakmıştım.
Beynimin sesini yeni yeni duymaya başladım. İyi bir kız çocuğu olmak için elimden geleni yapmaya çalışıyordum, ama bunun bir şey değiştiremeyeceğini gözlerimle gördüm.
Bunu bana gösteren kişinin de beni kaçıran kişinin de aynı kişi olması komikti, ama işime yarıyordu.
Şu anda bulduğumuz yerde insanlar eğleniyor, binlerce ses vardı, ama benim beynimde sadece "emirin dediği 'benimsin'" kelimesi kafamda yankılanıyor, kulaklarıma gidiyor, tekrardan duymama sebep oluyor.
Beni koridora çekip bana emir vermeye çalışmıştı, onun olduğunu iddia etmeye çalışmıştı, ama buna izin vermemiştim ve buna hiçbir zaman izin vermeyecektim.
"Ben senin değilim" dedikten sonra bir anda ortadan kaybolmuştu, beni orada öylece bırakmış, gitmişti. Peşinden geleceğimi düşünmüştü, ama gitmemiş, burada deli gibi içmiştim.
Başım ağrıyor, başım dönüyor ve midem bulanıyordu. Etraf gittikçe bulanıklaşıyor, gözlerim insanları görmek için zorlanıyordu.
Benim oturduğum masaya doğru gelen birini görüyordum, ama kim olduğunu anlamıyordum. Yanıma gelip oturdu.
Yanıma gelen kişinin, emirin düşmanı Levent olduğunu fark ettim.
"Burada yalnız olmanı neye borçluyuz?" dedi, kocaman gülümseyerek.
Boyu uzun, yüzünde hafif sakalları, gözleri kapkara, yakışıklıydı. Gülümsemek ona da yakışıyordu, ama emir kadar çekici gelmiyordu bana.
"Yalnızım" dedim, sesim buruk çıkmıştı.
Gerçekten üzülüyor muydum? Yalnız olmaya alışkındım, hayatım yalnız geçmişti.
"Şaşırdım, müstakbel kocan seni nasıl bırakıp gitti?" dedi ve içkisinden bir yudum alıp sertçe yuttu.
"Bilmem" dedim, yine kısaltarak.
Müziğin sesi yükselmiş, yanımdaki Levent de bir şeyler diyor ama onu duymuyordum, zaten dinlemek istemiyordum.
"Dans etmek ister misin? Kendine gelirsin biraz" dedi, kulağıma doğru bağırarak.
"Olur" dedim, istemiyordum ama emirin yapma dediği şeyleri yapmak istiyordum.
Levent ayağa kalkıp elini uzattı, çok nazik gözüküyor, dikkatimi çekmeye çalışıyordu ama çekemiyordu.
Elini tutarak ayağa kalktım, ama biraz fazla içtiğim için sarsılmıştım. Bileğimden tutarak beni kendine çekti ve bana destek olmaya çalıştı, hem gülüyor hem beni tutuyordu.
"Sen iyi değilsin" dedi bana eğilerek.
Cevap vermemi beklemeden beni insanların arasından emirle az önce durduğumuz koridorda durdurdu.
"İstersen odama geçelim" dedi ve göz kırptı Levent.
"Hayır, hayır, ben iyiyim."
"Ama hiç öyle gözükmüyor, seni daha iyi edebilirim. Çok güzel gözüküyorsun, etkileniyorum" dedi ve bana daha fazla yanaştı.