ARKADAŞLAR MERHABA
BÖLÜMLERİ BİRAZ GEÇ ATIYORUM KUSURA BAKMAYIN GERÇEKTEN ŞU SIRALAR ÇOK YOĞUNUM
OYLAMAYI VE TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN
SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM KEYİFLİ OKUMALAR
Ruhumun sancısı beni hep en derin uçurumlara itmişti, kalbimin sesi hep olduğu gibi beynimin sesiyle büyük bir hengame içindeydi.
Kalbim ve beynim arasında hep bir savaş vardı. Salak değildim, aksine çok zekiydim. O yüzden kalbim hep bozguna uğruyor, galip olan hep beynim oluyordu.
Kalbim sürekli kaybetse de hiç vazgeçmiyor, aksine her seferinde daha büyük darbelerle geliyordu. Emin idi, hep olduğu gibi kazanacağından emindi.
Bu belki çok uzun bir zaman olacaktı, belki de hiç olmayacaktı. Ama kalbim ısrarla beynimle savaşmayı bırakmıyordu; her kaybettiğinde daha fazla güçlenerek kalkıyordu.
Tıpkı benim gibi.
Bedenimin iki ayrı parçası savaşırken, ben sadece galip olan tarafı seçiyordum. Kaybetmek ve kaybedenlerin yanında durmak, benlik bir durum değildi ve söz konusu olamazdı.
Şimdi geldiğimiz noktaya baktığımda, kaderimin sadece kaçırılmaktan veya alıkonulmaktan ibaret olacağını düşünüyordum. Hayatımda sevdiğim ve değer verdiğim bir insan beni şu anda bir sandalyeye bağlamış, öylece karşımda duruyordu.
Kafama ne vurduysa, beyimin ağrısı hâlâ dinmemişti. Hava çoktan kararmış ve Emir hâlâ beni bulamamıştı. Emir'in beni aradığından da şüpheliydim. Eğer arasaydı, gerçekten şu anda benim yanımda olurdu. Beni aramasını da istemek bencilceydi tabii, sonuçta daha nikah masasına oturmadan onu terk etmiştim. Gerçi onun da bir çocuğu olduğunu duymuştum, başka çarem yoktu.
"Öldün sandım, İncilay," dedi Mert, ismimi biraz daha bastırdı.
"Müstakbel kocan her yerde seni arıyor," dedi tekrar ve kahkaha attı.
Emir gerçekten de düğününde terk eden kişiyi mi arıyordu?
"Elbet bulacak," diye dudaklarımı hareket ettirdim, istemsiz olsa da. İyi ki demiştim.
"Sen onu seviyor musun?" dedi Mert, gerilmişti bunu derken.
Üzerinde siyah bir atlet, altında da siyah eşofman giymişti. Onu en son birkaç sene önce eski evimizde görmüştüm. O halinden farksız bir hali vardı, ama gözleri için aynı şeyi söyleyemem, gözleri farklı bakıyordu, tehlikeli olduğunu zannediyordu.
"Cevap ver bana!" diye bağırarak ayağa kalktı, üzerime yürüyüp dibime kadar girdi.
Yüzlerimiz arasında fazla mesafe kalmamıştı.
"Evet," dedim. Bunun ben bile beklemiyordum, ben Emiri sevmiyordum ama bunu demek istemiştim, evet demiştim.
Mert, elleriyle saçlarımı arkadan tutup geriye doğru yatırdı.
"Yanlış cevap," dedi ve sertçe geriye doğru çekip saçlarımı bıraktı.
"Mert, sen böyle bir insan değilsin," dedim. Canım yanmıştı ama umursamıyordum.