MERHABA ARKADAŞLAR YENİ BÖLÜMÜ OKUYUP YORUMLAMAYI UNUTMAYIN 💕 KEYİFLİ OKUMALAR
Bir uçurumun kenarında düşünmek ve düşünmemek arasında gidip geliyordum. Sanki birileri atlamam için beni ikna etmeye çalışırken, birileri de bu pis hayatta yaşamam için beni ikna etmeye çalışıyordu.
Atlasam belki de her şey son bulacaktı, ama isteyenlere bunu vermek istemiyordum. Oturup uçurumda ki manzarayı izlemeye çalışsam, bu pis hayatta pis şeyler yaşamaya devam edecektim.
Şimdiye kadar sevgisizliğimi en uç noktalara kadar hissediyordum. Bana bunu önce kaşıkla verdiler, sonra da bir kepçeyle üzerime döküp hissettirdiler.
Sevgisizliği bana alıştırmak için yavaş yavaş davrandılar, alıştığımı sandılar ve üstüne eklediler. Ama ben alışmamıştım, alışmaya da niyetim yoktu. Tam tersine, bana yaşatılan her şeyin misliyle onlara yaşatacaktım.
Yine bayıltılmış, yine kaçırılmıştım. Hırsızın eşyayı çaldığını gibi, hırsızdan da çalmışlardı beni. Neredeyim, neden burdayım sorgulayamıyordum. Gözlerimi açıp göreceklerimden ilk defa korkmuştum.
Gözlerimi açmak zorunda kalmıştım, beynimdeki ağrılar kendini belli etmeye başlamıştı. Gözlerim tavana baktığında bu anı yaşamış gibi oldum. Evet, çok net bunları yaşamıştım.
Tavan çökmüş gibi duruyordu. Tam kollarımı kaldıracağım sırada kollarımın kelepçeyle yatağa bağlı olduğunu gördüm. Şok içinde ayaklarımı da hareket ettirince onlar da aynı şekildeydi. Kim beni niye kaçırdıysa, kaçmamı istemiyordu.
Kafamı sertçe yatağa çarptırınca beni duysunlar diye ellerimi ve ayaklarımı sallamaya başladım. Ben salladıkça kelepçenin sesi odada yankılanıyordu.
Küçük odanın kapısının açıldığını duydum ve gözlerim oraya döndü.
İçeriye giren siyah takım elbiseli cılız biriydi.
"Rahat dur, ne ses çıkarıyorsun? İki saattir," dedi.
Tipi hiç korkunç değildi, sesini yükseltmişti ama hiç ürkmemiştim bile.
"Ben neden buradayım? Kimsiniz siz?" iç çekişlerimle sesim gittikçe yükseliyordu.
"Baban seni getirtmemizi istedi. Biraz daha ses çıkarırsan sana acımam."
Babam mı getirtmişti? Turnayı tam gözünden vurmuştum. Ben zaten bunu istiyordum. Beni yormadan buraya getirmişlerdi, sağ olsunlar. Kahkaha atmıştım ve odada kahkahalarım yankılanıyordu.
"Sesini kes," diyordu adam, ama onu dinlemeden daha çok gülmeye başladım ve bir zaman sonra gülüşlerim sesli çığlıklara döndü.
Benim bu işlerde ne işim vardı, benden ne istiyorlardı bilmiyorum, ama ben iyi değildim, hatta hiç iyi değilim.