OYUN (13.BÖLÜM)

154 57 46
                                    


ARKADAŞLAR MERHABA  ☀️

YENİ BÖLÜM BİRAZ GECİKTİ O YÜZDEN KUSURA BAKMAYIN

GÜZEL BİR BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM UMARIM BEĞENİRSİNİZ

OYLAMAYI VE SATIR SONU YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM

KEYİFLİ OKUMALAR 🫶

Dünya beni sonsuz bir boşluğun içine çekmeye devam ediyordu ve ben bundan şikayetçi olmuyordum, aksine bir boşluğa düşmenin belirsizliğini yaşıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.







Dünya beni sonsuz bir boşluğun içine çekmeye devam ediyordu ve ben bundan şikayetçi olmuyordum, aksine bir boşluğa düşmenin belirsizliğini yaşıyordum.

Hayat beni hep olduğu gibi karanlığa itiyordu, karamsar olmak benim içimde vardı. En son neşeli olduğum zamanı pek hatırlayamıyordum.

Son zamanlarda yaşadıklarımı da pek anlamlandıramıyordum. Bir hedefim vardı ama ona doğru da koşamıyordum, olduğum yerde sayıklıyor, hayat beni nereye çekerse oraya sürükleniyordum.

Şimdi ise olduğum nokta beni ne üzüyordu ne de sevindiriyordu.

Emir hiç beklemediğim hareketler yapıyor, beni şaşırtıyordu. Emir'in yaptığı şey, yani benim yaralarımı iyileştirmek amacıyla öptüğü yerler sızlıyordu, ama bu canımı yakmıyordu.

Odasından çıkmıştım, bir şey demek istemiyordum. Belki de her şeyi ben yanlış algılıyordum, belki de o herkese karşı böyle bir insandı. Sonuçta magazin sayfalarında çokça gördüğüm kişi, çapkın Çakır'la aynı kişiydi.

Salonda oturuyordum, güneşin evi aydınlatmasını izliyordum. Ben indiğimden beri Emir odasından inmemişti ve şu anda evde Emirin anneannesi ve kardeşi vardı. Nerede olduklarını da bilmiyordum.

Bu evde olmak yerine kendi evimde olup saatlerce odamda oturduğum günleri düşündüm. Eski okul hayatımı düşündüm, herkesi özlemiştim. Arkadaşlarımı özlemiştim. Zaten başka özleyecek kimsem de yoktu.

Kapıdan birinin girdiğini duyunca kafamı camdan çevirip kapıya baktım. İçeriye giren kişi Ahmet'ti ve elinde birkaç poşet vardı.

"Günaydın, erkencisin" dedi. Sesi anlamadığım bir şekilde neşeli geliyordu.

"Bu saate bu neşeyi neye borçluyuz?" dedim merakla. Ama bu soruma cevap vermek yerine kocaman gülümseyerek mutfağa geçti.

İki dakika geçmeden elindeki poşetler olmadan geri döndü ve karşımdaki koltuğa oturdu. Ama bu sefer gözleri neşeli değil, acınası bir bakışla bana bakıyordu.

"Ne oldu sana be kızım?" dedi, beni süzerek.

"Kaza işte, ne olacak?" dedim, gözlerimi devirerek.

"Böyle büyük bir kazadan nasıl sağ çıktın, ben anlamıyorum. Zaten arabayı bulduğumuzda pert içindeydi," dedi.

Evet, olan arabama olmuştu. Hayatımın en sevdiğim parçası benden alınmıştı. Artık bir arabam yoktu, bu beni ayrıca üzüyordu.

KARANLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin