1. İLK KAÇIŞ

396 69 94
                                    

JUNGKOOK

Hayat biz kaçtıkça peşimizi bırakmayan bir kovalamaca mıdır?

Benim hayatım her zaman bir koşturmacadan ibaretti ve kendime zaman ayırdığım anlar sadece kısacık anlar olurdu. Ancak kendime değer vermem gerektiğine inanırdım, nefes alan her bedenin mutlaka bir değere sahip olduğunu düşünüyordum.

Ancak ben diğer insanlara göre hep biraz daha fazla çabalamalıydım. Çünkü bu içinde bulunduğumuz şey hayattı ve hayat, mâlesef herkese karşı aynı değildi. Adaletsizliğin tam ortasına doğmuştum ben.

Yine başımı bir ağaca yaslamıştım ve öylece oturuyordum. Muhtemelen birkaç dakika sonra arkadaşlarım yanımda olacaklardı. Açıkçası bana hayatımda en iyi gelen şeylerden biriside buydu, arkadaşlarım. Onlarla zaman geçirmek bana iyi geliyordu.

Elbette hepimiz birbirimizden farklı karakterlere ve farklı özelliklere sahiptik. Ancak yine de hepimiz garip bir uyum içerisindeydik.

Yakınlık derecem kesinlikle hepsiyle aynıydı. Ancak Jimin'i diğerlerinden daha uzun süredir tanıyordum. O benim bebeklik arkadaşımdı. Ve hayat bizi her daim aynı yolda ilerletiyordu.

Ailelerimiz bizi aynı ilkokul ve ortaokula yazdırmıştı. Ortaokul bittikten sonra aynı liseyi kazanmıştık. Bu da yetmezmiş gibi liseden sonra da aynı üniversiteyi kazanmıştık. Ancak ben üniversiteyi bir yıl daha geç kazanmıştım...

Diğer arkadaşlarım Yoongi ve Namjoon ile de lisede tanışmıştık. Ve o ikiside şu an bizimle aynı üniversiteyi kazanmıştı. Kısacası hayattaki tüm şansımızı burada kullanmıştık.

Onlar benden önce başladıkları için benden bir sınıf büyüklerdi. Ama yinede beni asla bırakmamışlardı.

"Uyan lan," diyerek alnıma vuranın Jimin olduğunu sesinden anladım. Sonunda gelmeyi başarabilmişlerdi. Bugün benim üniversitede ilk günümdü ve tabii ki onlardan destek istiyordum.

"Nerede kaldınız?" diye sordum sitemle. "Ne bekliyordun?" dedi Yoongi hızla. "Sana kanalize mi olacaktık biz?" çoğu zaman asi ve agresif olurdu. Ancak biz onun bu hallerine alışıktık. Sevgi dili böyleydi.

"Uğraşmayın şu çocukla." dedi Namjoon. Hepimiz aynı yaştaydık ancak ben onlardan sonra üniversite kazandığım için benimle çocukmuşum gibi dalga geçiyorlardı.

Aslına bakılırsa Namjoon'un benim ile alay etmeye hakkı vardı. Çünkü kendisi liseyi birincilikle bitirmişti. Ve şu anda da fakülte birincisi bir şekilde ilerleyerek Hukuk okuyordu.

Ancak diğer ikisinin benimle alay etmeye hiçbir şekilde hakkı yoktu çünkü Namjoon kadar başarılı değillerdi.

Yoongi lise yıllarındayken basketbolcu olma hayalleri kuruyordu. Ancak lise sondayken bir sakatlık geçirdi ve hayalinin peşini bırakmak zorunda kaldı. Şu an ise Yazılım Mühendisliği okuyordu.

Jimin aramızda dersler konusunda belkide en başarısız olandı. Ancak hepimizi şaşırtarak gayet iyi bir bölümü tutturmuştu. Çevre Mühendisliği okuyordu.

Üç sayısalcı arkadaşımın arasındaki tek sözelci bendim ve sözel sayısala oranla daha kolay iken ben yinede üniversiteyi ilk senemde kazanamamıştım. Elbette bu zaman zaman kötü hissettiriyordu ancak önemli olan amacıma ulaşmaktı.

"Heyecanlı mısın?" diye sordu Jimin yerinde duramıyorken. Neredeyse yirmi yaşına gelmiş bir gençti ancak o hala bebek gibi davranıyordu. "Evet anne," dedim alay ederek "İstiyorsan elimden tutup beni parka da götür."

Yoongi ve Namjoon gülmeye başladığında Jimin elimden tuttu ve beni sürükleyerek "Hadi gidelim o zaman," dedi. Omuzuna omuzumla vurarak bende gülümsedim. "Bırakın gevezeliği, hepiniz dersliklerinize gidin hadi." dedi Namjoon kolundaki saate bakarak.

KILLER SEA | taekook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin