15. UÇURUM

59 19 14
                                    

Kalbim her an yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Kim Taehyung benim sevgilimdi.

Onunla ilk tanıştığımız zamanlar şu an oturduğum iskelede o oturuyordu. Yanına oturmuştum. O zamanlar zengin bir züppeden hiçbir farkı olmadığını düşünüyordum.

Ve şu an, aynı iskelede onu sevgilisi olarak bekliyordum. Hayat gerçekten garip ama güzeldi.

Kendimi ona sahip olduğum için güzel ve şanslı hissediyordum. Sanki kalbimin her sancısına sadece o iyi gelebilirmiş gibi hissediyordum.

Denizlerden nefret ederdim. Denizlerin dalga seslerini işitmekten de nefret ederdim. Denize girmekten de öyle...

Ancak tam şu an gözlerimi kapamış dalga seslerini dinliyordum. Benden her şeyimi almıştı denizler.

Dalga sesleriyle beraber ürperdiğimi hissediyordum. Ancak bana geçmişimi hatırlatması da iyi hissettiriyordu. Çünkü insan geçmişinden meydana gelir.

Geçmişini unutmayan insan aslını unutmayandır. Bizi biz yapan acılarımızdır.

"Deniz aroması?" duyduğum sesle kafamı çevirdim. Gelmişti. Hafifçe tebessüm ederek oturduğum yerden ayağa kalktım.

"Hoşgeldin," dedim. "Hoşbuldum." diyerek derin bir nefes verdi. Ardından "Sahilde yürüyelim mi?" diye sordu.

Hevesle kafamı aşağı yukarı salladım. Yan yana yürüyorduk. Deniz ayaklarımızın hemen ucundaydı. Su ayağıma her değdiğinde kalbim sızlıyordu fakat belli etmemeye çalışıyordum.

Taehyung ise benim sol tarafımdaydı. Yani ona su hiç değmiyordu. "Biliyor musun Jungkook, ben de denizlerden nefret ederim." dedi kısık bir sesle.

Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. "Neden?" diye sordum ilgiyle. "Uzun hikaye." dedi kısa keserek.

Saçlarının neden mavi olduğunu sorduğumda da aynı cevabı vermişti. Acaba saçlarının rengiyle denize olan nefretinin bir bağlantısı olabilir miydi?

Bir anda eli elimi tuttuğunda bakışlarımı hızla ona çevirdim. O da gözlerini bana çevirdi ve o an kesiştiğimizde ikimizinde aynı şeyleri hissettiğini anladım.

"Seni bir yere götürmek istiyorum." dedi elimi sıkı sıkı tutarken. "Nereye?" dedim heyecandan kısılmış sesimle.

"Orası sürpriz," dedi tebessüm ederek. Ardından beni elimden tutup çekerek "Hadi gel benimle!" dedi. Sesi enerjik ve neşeli geliyordu. Oysa normalde depresif bir insandı.

Beni elimden tutup götürüyorken sesimi bile çıkarmadım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Beni elimden tutup götürüyorken sesimi bile çıkarmadım. Çünkü sevgi sonsuz güven demekti.

Beni bir arabanın önüne getirmişti. Araba pahalı ve son model gibi görünüyordu. Benim ilgi alanım daha çok motorlar olduğu için arabalar hakkında pek bir fikir sahibi değildim.

KILLER SEA | taekook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin