5. DENİZ AROMASI

95 32 13
                                    

JUNGKOOK

"Bıktım ben artık bu hergeleden!" kulağıma gelen bağırış sesleriyle yattığım yerden sıçrayarak uyandım. Babamın gür sesi öfkeyle evin içinde yankılanıyordu.

"Bu kaçıncı ya? Eve kaç gecedir gelmiyor bu piç kurusu!" diye bağırdı bu kez.

Anlaşılan abim yine eve gelmemişti...

Oflayarak üzerimdeki yorganı ayaklarımla ittirdim. Gözlerimi komodinin üzerinde duran saate çevirdim. Henüz sabah saat yediydi. Okula gitmeme daha iki saat vardı.

Yattığım yerden doğruldum. Evdeki bağırış seslerine alışık olduğum için sesleri umursamadan banyoya doğru ilerledim.

Babam hâlâ öfkeyle bir şeyler söylenirken elimi yüzümü yıkadım. Ardından güzelce dişlerimi fırçaladım. Babam bağırdıkça dişlerimi daha çok fırçalıyordum.

Küçüklükten beri böyle bir huyum vardı. Sinirlendiğim zamanlar dişlerimi fırçalardım.

Dişlerimi fırçaladıktan sonra soyunup duşakabine girdim. Muhtemelen dün gece yüzünden leş gibi kokuyordum.

Şampuanımı elime döküp siyah saçlarıma götürdüm. Hızlıca saçlarımı gelişigüzel yıkadım. Ardından bedenimi de durulayıp duştan çıktım.

Havluya sarılıp banyodan çıkarken babam hâlâ bağırıp duruyordu. Oflayarak odama girdim ve kapıyı sertçe kapatarak içeri girdim.

Gözlerimi kısıp sabır diledim. Sabahın köründe sevgili abim yüzünden kafam ütüleniyordu.

Aynanın karşısına geçip kendime baktım biraz. Kendimle barışık biriydim. Ancak bu havlu bana çok kötü şeyler hatırlatıyordu.

Jimin'in evinde yatıya kalmıştım ve o gecenin sabahında duşa girmiştim. Duştan çıkarken belime yine bu havluyu bağlamıştım.

Ve ben tam odaya doğru ilerlerken havlu belimden aşağı düşmüştü... O esnada da Jimin oradan geçiyordu... Ve o görmüştü işte...

Hatırladıkça bile utancımdan deliye dönüyordum!

Oflayarak elimle saçlarımı karıştırdım ve dolabıma doğru ilerledim. Evden ne kadar erken çıkarsam o kadar iyiydi çünkü bu bağırış seslerini daha fazla işitmek istemiyordum.

Altıma siyah dar bir pantolon çıkardım. Altıma ise düz kısa kollu siyah bir tişört çıkardım.

Genelde siyah giyinen bir insandım. Ve kendime de bu rengi yakıştırırdım. Saçlarım doğduğumdan beri simsiyahtı. Ve bu yüzden siyah kıyafetler içerisinde çok daha iyi görünüyordum.

Saçlarımın rengini de çok seviyordum. Asla ama asla hiçbir şey için saçlarımı boyatmazdım. İnsan kendini her haliyle kabullenmeliydi. Herkesin kendisinde bir favorisi vardı, ben ise saçlarımı seviyordum. Simsiyah saçlarımı çok seviyordum...

Hava zaten sıcak olduğu için saçlarımı kurutmayacaktım. Odadan çıkıp salona doğru ilerledim. "Hep biz şımarttık bunu!" diye söyleniyordu babam hâlâ.

"Ben okula gidiyorum, görüşürüz." dedim kısık bir sesle. Ancak onlar beni görmediler, duymadılar bile.

Acaba ne zaman abim dışında da bir evlatları olduğunu hatırlayacaklardı merak ediyordum...

Derin bir nefes vererek salondan çıktım ve kapıya doğru ilerledim. Kapıyı sertçe örterek ayağıma botlarımı geçirdim. Hava sıcak olmasına rağmen inatla bot giyiyordum çünkü seviyordum.

 Hava sıcak olmasına rağmen inatla bot giyiyordum çünkü seviyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KILLER SEA | taekook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin