"CİDDİ MİSİN SEN AMINA KOYAYIM!"
"KENDİNİ BEĞENMİŞ PİÇ!"
Kim Taehyung'un bana söylediklerini, kendini nasıl benden daha üstün gördüğünü anlatmıştım onlara.
Ben kimdim? Koskoca üniversite sahibinin oğluyla yan yanayken ben kimdim? Ne haddime onu çağırmak?
Arkadaşlarımın hepsi elbette bu yaptığına büyük tepkiler vermişti. Haklılardı.
Onun kalbi kirliydi bir kere. İsterse annesi bırakın üniversitenin sahibi olmayı, evrenin en zengin insanı bile olsa Kim Taehyung'un kalbi hep kirli kalacaktı.
Çünkü onun kalbi kötülükle, kendini beğenmişlikle, alay etmekle dolup taşmıştı.
Belki de o beni küçücük bir insan olarak görüyordu. Ancak bilmediği bir şey vardı, ben onun kalbinden bile büyüktüm.
Bana söylediği şeyler gram umurumda değildi. Ancak ona acımıştım. Acınasıydı.
Koskoca üniversitenin sahibiydi annesi. Fakat ayık dolaştığı anlar bile yoktu. Beni hayat kalitemle küçümsemişti ama ayık dolaştığı bir an dahi olmadığına göre hayatsız biriydi.
Nasıl bir hayatı olduğu ya da neler yaşadığı beni ilgilendirmezdi. Böyle biri olmayı o seçmişti.
Bu hayatta hiç kimse iyi şeyler yaşamazdı. Ancak yaşadıklarına rağmen iyi bir insan kalmaya devam edenler vardı. Kim Taehyung ise kötü olmayı seçmişti.
Yazıktı ona.
"Neyse ne," dedim konuyu dağıtmaya çalışarak. "Şımarık bir adam için canımı sıkmaya değmez.""Sikikleri siklememek lazım," diye onayladı Yoongi. Bu kadar yaratıcı sözleri nereden buluyordu bilmiyordum ancak böyle durumlarda bu sözler cuk oturuyordu.
"Karaokemize gidelim!" dedi Jimin elini çırparak. Namjoon kafasını sallayarak "Hadi yürüyün." dedi bir baba edasıyla.
Hepimiz ayaklanıp kapıya doğru ilerledik. Dördümüz yan yana ilerlediğimiz zamanlarda kendimi sanki herkes bizi izliyormuş gibi hissederdim.
Ben pek yakışıklı olduğumu düşünmüyorum ancak arkadaşlarımın hepsi birbirinden çekiciydi.
Onlara bir kere bakan ikinci kez arkasına dönüp yine bakardı. Yoongi ve Jimin, Namjoon'a göre daha kısalardı. Namjoon aramızda en uzun olanımızdı. Aynı zamanda yapılı bir vücudu da vardı.
Benim boyum ortalamaydı. Ancak yapılı bir vücudum vardı benimde. Jimin ve Yoongi ise zayıflardı ancak kaslılardı da.
Arabadan indik hepimiz aynı anda. Kafamızı dağıtmak istediğimiz zamanlarda hep beraber karaokeye gelirdik.
Namjoon ve Yoongi genelde rap yaparlardı. Ben ve Jimin ise vokali tercih ederdik.
Yoongi ve Namjoon'un sesi kalın ve erkeksiydi. İkiside rap konusunda gayet başarılılardı. Ancak Yoongi'nin çok daha hızlı olduğu kesindi.
Jimin karaoke alanına doğru koşturdu hızla. Her zaman bir çocuk gibi heyecanlı oluyordu. Oysa hemen hemen her zaman geldiğimiz bir yerdi burası.
Eline mikrofonu aldı ve dolgun dudaklarına yaslayarak tiz bir sesle bağırdı. Yoongi küfrederek elini kulağına götürdü.
"ALDIĞIN NEFES SOLUK BORUNDA TAKILI KALSIN OROSSSSSSPPU ÇOCUĞU!" diye bağırdı öfkeyle. Ancak şu an bende dahil olmak üzere hepimiz gerilmiştik.
"Kulak zarım sikildi şu an." diye söylendim bende. "Hep aynısını yapıyorsun hain!" dedi Namjoon.
Jimin ise halinden memnun görünüyordu. Keyifle kahkaha atıyordu. Bu çocuk gerçekten hepimizin sabır tahtası olmalıydı.
Namjoon elinden sertçe mikrafonu çekip aldı. Jimin ise hüsrana uğramış gibi elini turuncu saçlarına geçirdi.
Namjoon ve ben kendi saç renklerimizi kullanıyorduk. İkimizinde saçları siyahtı. Yoongi ve Jimin'in saçları ise boyaydı.
Yoongi saçlarını mint yeşiline boyamıştı. Jimin ise turuncuya.
Bana saçlarıma boyamak her zaman saçma gelmişti. Şartlar ne olursa olsun saçlarımı asla boyatmazdım.
Hepimiz sırayla şarkılarımızı söylüyorduk. Hepimizin elinde bir mikrofon vardı.
Namjoon ve Yoongi rap partlarını kendi aralarında paylaştırmıştı. Vokali ise Jimin ve ben paylaşmıştık.
Hepimiz oldukça keyifli saatler geçirmiştik. Koltukların tepesinde zıplayarak şarkılar söylemiştik ve yine zihnimize hiçbir zaman silinmeyecek muhteşem bir anı eklemiştik.
Hepimiz neşeyle gülümsüyorken nefes nefese de kalmıştık. Namjoon kolundaki saate bakarak "Gidelim artık." dedi. Yoongi gözünü devirerek "Bıktım ben bu ayaklı saatten." diye söylendi.
"Doğru söylüyor, karnım da acıktı benim." dedim. Hepimiz ceketlerimizi ve eşyalarımı alıp çıkışa doğru yöneldik.
Ceketimi kollarımdan geçiriyorken kafamı sağa yöne doğru çevirdim. Ve tam o esnada, birbirinden parlak olan siyah gözlerle kesiştim.
Yüzünde bir maske vardı, kafasında ise şapka. Benden uzaktaydı. Ancak göz göze geldiğimizi o an eminim ikimizde hissetmiştik.
Birkaç saniye sonra panik yapmışçasına ayağa kalktı ve hızla mekandan çıktı.
Yüzündeki maske kısmen yüzünü gizlemişti. Ancak şapkası mavi saçlarını gizlemeye yetmemişti. Aynı zamanda parlak siyah gözleri de onu ele vermişti.
Kim Taehyung buradaydı. Ve benimle göz göze geldiği an kaçmıştı.
Tae kaççooooovvv
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILLER SEA | taekook ✔️
Teen Fiction"Katilsin! Ellerin kanlı senin!" "Çocuktum." "Çocuklar cinayet işlemezler." "Denizler en büyük katillerdir Jungkook, bunu hiç unutma." "Denizin ta kendisi sensin Taehyung."