2.

5.5K 284 80
                                    

Dinçer'den

"Montunu bana verebilirsin, ben asarım."

Ufak boyu ile o yapmazdı o yüzden elinden montunu aldım ve kabanım ile birlikte astım.

"Gel, içeriye geçelim."

Arin ile karşı karşıya oturduk ve birbirmize bakmaya başladık. Sehpanın altında duran diz üstü bilgisayarıma uzandım ve onu açarak Arine uzattım.

Bana anlamayan gözler ile bakıyordu.

"Bu siteden kendine ihtiyacın olan her şeyi seç ve sepete ekle. Akşama burda olur."

"Gerek y-"

"Giyecek bir şeyin, diş fırcan, iç çamaşırın yok. Lütfen ısrar etme, Arin."

"Peki, tamam."

"Sen bak rahatça, ben ikimize yiyecek bir şeyler hazırlayacağım."

Oturduğum yerden kalkmam ile adımlarımı mutfağa yönelttim. Yemek yapmayı biliyordum ve insanlar elimin lezzetli olduğunu söylerler genelde.

Tavuk sote ve pilav yapmaya karar vermiştim. Ben malzemeleri çıkarırken Arin elindeki bilgisayar ile yanıma geldi ve masaya oturdu.

"Dinçer, ben seçtim."

Utanarak mırıldanması ile gülümseyerek yanına yaklaştım ve ekrana bir bakış attım.

"Aferin, ufaklık. Sözümü dinlemişsin."

Sepetteki her şeyi sipariş ederken konuşmaya başladım.

"Tavuk sote ve pilav sever misin?"

"Severim!"

Ellerini birbirine çarpmak için kaldırmış ama sonra hızlıca indirmişti.

"Ben ayıcığımı unuttum içerde!"

Oturduğu yerden koşarak içeriye gitti ve elindeki ayıcık ile geri döndü. İtiraf etmeliyim ki biraz çocuksuydu.

"Kaç yaşındasın, Arin?"

"20. Peki sen?"

"27 sevgilim de 24."

"Aa doğru sevgilin vardı. Adı ne?"

"Gökay."

Gözleri irice açıldı ve ağzı aralandı. Onun bu haline gülerek ocağa döndüm.

"Erkek mi?"

"Evet."

Yemek hazır olunca tabakları masaya bıraktım ve yemeye başladık. Tabağının yarısı dururken Arin doyduğunu söyleyince zorla üç-dört kaşık daha yemesini sağlayıp bırakmıştım onu.

Şimdi ise ben bulaşıkları hallederken içerde televizyon izliyordu.

Aklıma sevgilim gelince tezgahın üzerinde duran telefonumu aldım ve Gökayı aradım. İkinci çalışta açılmıştı.

"Hayatım, ne yapıyorsun?"

"İyiyim, güzelim. Yemek yedik az önce şimdi bulaşıkları hallediyorum."

"Onu çok merak ediyorum."

Tam Gökaya cevap verecekken omzumda hissettiğim sivri parmak ile bakışlarımı aşağıya çevirmiştim. Arin bana kocaman gözler ile bakıyordu.

"Şey çizgi film kanalı var mı sizde? Bulamadım da."

Kulağımdan telefonu çekmeden ona cevap verdim ve salona doğru yürüdük.

"Var, ufaklık. Gel göstereyim."

Çizgi filmlerin olduğu kısma gelip kumandayı onun eline verdim. Sevinçle bir kanalı açıp izlemeye başlayınca ben tekrardan mutfağa döndüm.

"Dinçer! Çok tatlıymış!"

"Öyle, evet. Sen yarın kaçta burda olacaksın?"

"Öğlen 3de havaalanındayım. Arin ile tanışmaya sabırsızlanıyorum."

Biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapatmış ve Arinin yanına elimdeki kupalar ile oturmuştum. Bir kupada kahve diğerinde ise süt vardı.

"Teşekkür ederim."

"Afiyet olsun, Arin. Kargon birazdan gelecekmiş ondan sonra uyuruz olur mu?"

"Hıhm, olur."

Yüzündeki hafif geçmiş yaralara bakıp iç çektim. Elim istemsizce yeşile dönen elmacık kemiğine gitmişti.

"Acıyor mu?"

"Güvende olduğumu hissettiğimden beri hiç bir yaram acımıyor. Seni bir kaç saattir tanıyorum sadece ama şimdiden güvendim, lütfen üzme beni."

Sonuna doğru büzülen dudağı ile konuşmuştu. Elim saçlarını bulunca orayı okşamaya başladım.

"Üzmeyeceğim seni."

-♡-

Ertesi gün

"Öne gelebilirsin."

"Tamam ama Gökay gelince arkaya geçeceğim. Saygısızlık olur."

Pıtı pıtı yürüyerek ön kapıyı açtı ve koltuğa oturur oturmaz emniyet kemerini bağladı. Bende aynı işlemi yapınca yola çıktık.

Dün akşam gelen kocaman kargo ile gözleri öyle bir parlamıştı ki evin içinde yeni kıyafetleri ile ordan oraya koşarak dans etmeye başlamıştı.

Baya bir enerji attıktan sonra ise ona hazırladığım misafir odasında güzelce uyumuştu ayıcığı ile. Ayıcığı çok sevmişti ve dün bir tane sürpriz yumurta yemişti. Diğerini Gökaya hediye etmek istiyormuş.

Yol boyunca meraklı bir şekilde dışarıyı izlemişti. Havaalanına vardığımızda ikimiz de arabadan indik ve dışarda beklemeye başladık.

"Bu mu sevgilin?"

"Hayır."

"Bu mu peki?"

"Yok."

"O zaman bu."

"Hay- aa evet. Gökay!"

Bize doğru gelen beden hızlı adımlar ile bize yaklaştı ve kollarını boynuma dolayarak sarıldı bana. Dudaklarına sert bir öpücük bırakmam ile mavi gözlerini bana çevirdi.

"Çok özledim seni, Dinçer."

"Bende, güzelim. Bende."

Sıkı sıkı sarıldıktan sonra Gökay benden ayrıldı ve gözlerini bizi izleyen Arine çevirdi.

"Merhaba, Arin. Ben Gökay."

"Merhaba, Gökay. Bak bu senin için."

Minik elinde tuttuğu sürpriz yumurtayı sevgilime uzattı ve almasını bekledi. Gökay elinden alarak ona sarıldı.

"Çok severim! Çok teşekkür ederim, Arin."

"Rica ederim."

"Hadi arabaya, üşümeyin."

-

-

-

-

-

-

Of hemen ageplay'e başlasınlar istiyorum.


TEDDY BEARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin