7.

4.9K 281 64
                                    

Gökay'dan

Bugün büyük gündü. Arini, Dinçer şirketten döndükten sonra hastaneye bırakmıştık. Ona korkmamasını söylemiştik ve dediğimizi uygulayarak elindeki teddyi ile çok güçlü olduğunu söylemişti.

Gerekli işlemler yapılırken biz Dinçer ile eve dönmüştük. Şuan kaldığı odayı bebek odasına çeviriyorduk. Bütün mobilyaları atarak bebekler için gerekli olan her şeyi almıştık. Böylece bebeğimizin yeni odasında beşik, gardırop, bez değiştirme masası, iki kişilik koltuk, bebek mavisi duvarlar ve ayıcıklı halı bulunuyordu.

"Hayatım, yanıma neler alayım?"

Bu kararı vermemizin üzerinden bir hafta geçmesi ile ihtiyacımız olan her şeyi almıştık. O yüzden şuan yeni aldığım bebek çantasına gerekli olabilecek eşyaları koyuyordum.

"Hastaneye kıyafetlerini verdik ama eldiven unutmuşuz. Bir çift eldiven koy, güzelim."

"Doğru, haklısın."

Elime çok tatlı olan kahverengi eldivenleri alarak çantaya koydum. Gözüm pencereden dışarıya kayınca kar yağdığını görmüştüm. Hızla çantaya ayıcıklı bere ve bir çift kalın çorap ekledim.

Bebeğimin ilk günden hastalanmasını istemiyordum.

Çantaya o kadar dalmışım ki belime dolanan kollar ile irkilmiştim. Dinçerin kokusunu almam ile kocaman gülümsedim ve kafamı yana çevirip sevgilimin yanağından öptüm.

"Benim bebeğim baba mı oluyormuş?"

"Ya, Dinçer!"

Omzuna attığım yumruk ile sırıttı ve beni kolları arasında kendine döndürdü.

"Sevgiliye şiddet, ha?"

"Hayatım, gidelim artık. Onu orda daha fazla yalnız bırakmak istemiyorum."

"Bende, Gökay. Ama biliyorsun endişelenmene gerek yok. En iyi doktorumuz ilgileniyor bebeğimizle. Sonra da özel odaya alınacak."

Zaten bildiklerimi bir kez daha duymak, itiraf etmeliyim ki rahatlatmıştı beni. Hazır olduğunu düşündüğüm çantanın fermuarını çektim ve Dinçerin elini sıkıca tutarak odadan dışarıya sürükledim onu.

Artık bebeğimizin yanına gitmek istiyordum!

-♡-

"Merhaba Dinçer bey. Oğlunuz uyuyor şuan, işlemler yapıldı."

"Yanına gidebilir miyiz?"

"Tabi tabi eve de gidebilirsiniz. Her şey tamam. Ama gitmeden lütfen yanıma uğrayın, bir kaç bilgi vereceğim size."

"Tamamdır."

Dinçer elimi sıkı sıkı tutarak yürümeye başlamıştı. Kötü anılarımın olduğu hastane birden dünyanın en güzel yerine dönmüştü.

Durduğumuz kapının önünde Dinçer dudaklarımdan hızla bir öpücük çaldı ve kapıyı yavaşca araladı. İçerde gördüğüm manzara ile tam şuan ölebilirdim.

Arin üzerindeki zıbın ile bir beşikte yatıyordu. Üzeri mavi bir örtü ile örtülmüşken ağzında ara ara emdiği emziği vardı. Elleri kafasının yanlarında yumruk şeklinde dururken Teddy bel hizasında örtünün altında onunla uyuyordu.

Dinçer elimi bırakmadan bizi beşiğin yanına ilerletti ve ikimiz de uzun bir süre boyunca bebeğimizi izledik.

"Hatırlıyor ama değil mi?"

"Evet, her şeyi hatırlıyor. Bu ilaçlar yeni, güzelim."

Benim zamanımda ageplay daha pek yaygın değildi ve ilaçların unutma gibi yan etkileri olabiliyordu. Ama ben Arin'in bizi unutmasını istemiyordum.

"Evimize gidelim mi, hayatım? Rahat beşiğinde uyusun."

"Olur ama biz arabada puseti unuttuk. Ben onu getireyim hemen sende Doktor ile konuş istersen."

"Olur, bekliyorum o zaman."

Dinçer'e araba anahtarını çantamdan çıkarıp verdikten sonra beklemeye başladım. Sevgilimin doktoru odaya göndereceğini biliyordum.

Beşikte uyuyan bebeğimin yumruk halinde olan elini işaret parmağım ile dokunduğum an odanın kapısı açılmıştı.

"Gökay bey, oğlunuz şuanlık sadece süt ile beslenebilir. Ayda bir kere kontrole getirmeniz gerekiyor. İlaçlar sayeinde bezini kullanmakta sorun yaşamaz bildiğiniz gibi."

"Anladım, teşekkür ederim."

Kadın bana zaten bildiğim şeyleri sıraladıktan sonra odadan çıktı. Onun çıkması ile Dinçer elinde tuttuğu yeni aldığımız puseti yere bıraktı.

"Puseti tutar mısın lütfen. Kaymasın."

Yere eğilerek sıkı sıkı tuttum. Dinçer ise bebeğimizin uyuduğu beşiğe yaklaşarak onu yavaş bir şekilde kucağına aldı.

Arini pusete sarsmadan koyduktan sonra benim getirdiğim kalın battaniyeyi örtmüştük üzerine. Getirdiğimiz eldivenler ve kalın çorapları da giydirince hazırdı.

"Çıkalım mı?"

"Çıkalım, hayatım."

Odadan çıkmadan önce son kez etrafa göz gezdirmiştim. Her şeyi almıştık zaten ama yinede bakma gereği duymuşt-"

"Teddy!"

Beşiğin içinde gördüğüm ayıcığı hızla elime aldım. Bunu unutsaydık evde savaş çıkabilirdi. Teddy'i de sırt çantama attıktan sonra sonunda hastaneden çıkabilmiştik.

Arabaya bindiğimizde ben bebeğimiz ile arkaya geçmiştim. Pusetin içinde tatlı tatlı emziğini emerek uyuyordu.

"Evde üstünü değiştirelim, sabaha kadar uyur bence."

"Haklısın, güzelim."

Yolculuk boyunca Arini izlemiştim. Araba sonunda durduğunda ben ve Dinçer indik. Ardından Dinçer eline puseti aldı ve ben arabayı kilitleyip önden yürümeye başladım, ona kapıyı açabilmek için.

Eve girdiğimizde kapının yanındaki düğmeye bastım, ışıkların açılması için. Birlikte üst kata çıktık ve bebeğimizin yeni odasına girdik.

Dinçer puseti yere bırakınca bana baktı. Ben dolaba yöneldim ve Arin için yeni kıyafet çıkardım. Sevgilim bebeğimizi bez değiştirme masasına yatırdı.

Dinçer yan tarafıma geçince ben Arinin bacak tarafına geçtim ve onu uyandırmamaya özen göstererek altındaki eşofmanı çıkardım.

Çıkarmam ile bacaklarında morluklar ve yaralar görünce gözlerimi anında Dinçere çevirdim.

"Bunlar ne?"

"Abisi yapmış olmalı. Hastaneye götürelim yarın."

Yaralarına değmemeye çalışarak çizgili pijama altını giydirdim ve üst tarafına geçtim. Pijama üstünü giydirirken de ufak morluklar görmüştük.

Ardından onu çok dikkatli bir şekilde kucağıma aldım ve bizim odamıza doğru adımlamaya başladık. Bu ilk bir kaç ay bizim odamızda duran beşikte uyuyacaktı geceleri. Böylelikle gece uyandığı zaman hemen yanımızda olur.

"Aşkım, battaniyeyi kaldırır mısın?"

Dinçer'in yardımı ile bebeğimizi yeni beşiğine yatırdık ve bizde pijamalarımızı giydikten sonra yatağımza geçtik.

Yarını iple çekiyordum.

-

-

-

-

-

-

Bölümlere kısa diyenler var ehüehü 600-800 kelime yazıyorum her bölüm. Parmaklarıma yazık değil mi mxmskxmskxn

TEDDY BEARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin