Dinçer'den
"Şşt ağlama güzel bebeğim. Hadi sakinleşelim."
Arin omzumda iç çekmeye devam ederken ben elimdeki biberonu bebek çantasına attım.
Bugün Gökay ile aslında toplantımız vardı ama o toplantıyı ertelemek zorunda kalmıştık. Ama Gökayın bugün toplantısı olduğu için o erkenden şirkete geçmişti.
Ben oğlumla güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra onu hazırlamıştım. Dün akşam banyo işini de maalesef tamamen unutmuştuk. Bu akşam yıkamamız gerekiyordu küçük beyfendiyi.
"Şimdi babanın yanına gidebiliriz. Özledin mi Gökayı?"
Arini arabadaki bebek koltuğuna oturturken sormuştum bu soruyu. Elinde Teddyi sallaması ile cevabımı almıştım.
Kemerlerini bağladıktan sonra sürücü koltuğuna geçtim. Kendi kemerimi takarken son kez her şeyi alıp almadığımı düşünüyordum.
En sonunda her şeyi almışımdır diyerek arabanın motorunu çalıştırdım.
"Oğlum, bak ne açacağım sana."
Gökay araba için özel müzik listesi hazırlamıştı Arin için. Sevdiği bütün çocuk şarkıları bulunuyordu bu listede. Böylece Arin uzun yolculuklarda bile sıkılmıyordu.
Arabanın içini dolduran şarkı sesi ile Arin bacaklarını salladı ve ağzındaki emziği daha hızlı emmeye başladı.
Şirkete yaklaşık on beş dakika sonra varmıştık. Arabayı benim için özel olan yere durdurdum ve motoru kapatarak arabadan indim.
"Dur aşkım, alacağım seni."
Arin benim inmem ile huysuzlanmıştı. Ağlamasını istemediğim için hızlı hareketler ile bagajdan bebek arabasını çıkardım ve kurdum.
Arinin kapısını açarak bebeğimi dikatli bir şekilde kucağıma aldım ve onu bebek arabasına yatırdım. Teddyi de eline tutuşturmam ile memnunca emziğini tatlı tatlı emmeye devam etmişti.
Elimdeki araba anahtarının tuşuna basarak arabayı kilitledim ve ellerimi bebek arabasının tutma yerlerine yerleştirdim.
Ofisim bir hayli büyük olduğu için bir köşesini tamamen Arin için hazırlamıştık. Oyun alanı ve bir beşiği vardı odada.
Şuan oyun alanı için küçük olduğu için beşiğinde yatardı ama büyüdüğü zaman böylece sıkılmazdı.
"İyi günler, Dinçer bey."
Asansörden indikten sonra çalışanların selamlarına karşılık vererek ofisime girdim.
Bebek arabasını masamın yanına bırakarak frenlerini indirdim ve arabasında yatan bebeğimi görebilmek için eğildim.
Anında bana dönen boncuk gözleri görünce gülümsedim ve elimle saçlarını düzelttim.
"Babaya gelmek ister misin, bebeğim?"
Cevap veremediği için bana bakmaya devam etmişti. Sırıtarak onu kucağıma aldım ve koltuğuma oturdum.
Arini yan bir şekilde yatırmıştım kucağıma. Daha oturamadığı için böyle uzanması gerekiyordu.
Arin ile konuşurken masamda duran dosyalar ile konuşmayı kesmiştim. Bunlar Gökayın toplantısı için lazım olan dosyalardı.
Arin onunla konuşmayı bıraktığım için kucağımda hafif hareketlenmişti.
"Şşt oğlum, Gökay babanın yanına gideceğiz şimdi."
Arini omzuma doğru alarak boşta kalan elim ile dosyaları aldım. Adımlarım beni konferans salonuna götürünce kapıyı tıklayarak içeriye girdim.
"İyi günler, böldüğüm için üzgünüm. Dosyalar benim odamda kalmış, Gökay."
Gökaya baktığımda yüzündeki rahatlamayı görmüştüm. Muhtemelen kaybolduklarını sanmıştı. Ayağa kalkarak elimdeki dosyaları aldı ve Arinin sırtını sıvazlayıp yanağına bir öpücük kondurdu.
Yerine oturduğunda bende konferans salonundan çıkmak için arkamı dönmüştüm. Tam o an ise beklemediğim bir şey olmuştu.
Elim kapı kulpunu tuttuğu an Arin ondan hiç duymadığımız bir şekilde seslice ağlamaya başlamıştı.
Odadan çıktıktan sonra hızlıca kendi ofisime girdim ve kapıyı arkamdan kapattım. Odanın içinde gezinirken Arinin sırtını büyük elim ile okşuyordum.
"Bebeğim ne oldu? Şşt bak baba burda."
Elim bezine gidince temiz olduğunu anlamıştım. Aç da olamazdı, evde karnını doyurmuştum.
Bebek arabasına yaklaşarak içinden Teddyi aldım ve koltuğuma oturdum. Teddyi Arine doğru sallamam bile fayda etmemişti. Bebeğim hala ağlıyordu.
-♡-
Yarım saat geçmişti artık ve ben Arini hala susturamamıştım. Omzumda iç çekerek ağlarken elim hala sırtında dolaşıyordu. Hiç durmadan kulağına güzel sözler fısıldıyordum.
Kapının tıklatılması ile 'gel' komutunu vermiştim. Asistanım ve aynı zamanda kardeşim gibi gördüğüm arkadaşım, Timur içeriye girince konuşmaya başladı.
"Gökay'ın olduğu toplantıda bir herif Arini görmek istiyor. Baya ısrarcı."
İyi ki Arin şuan Timurun dediklerini anlamıyordu.
"Nedenini söylemiyor mu?"
"Hayır, kardeşim. Gökay sinirli gibi."
"Adı neymiş şu adamın?"
"Baran Çevik, tanıyor musun?"
Duyduğum isim ile anında kaşlarım çatılmıştı. Kucağımdaki bebeğimi beşiğine yatırdım ve eline Teddyi verdim.
"Telefonundan şarkılı bir çizgi film aç. Geliyorum hemen."
Hızlı adımlar ile kapıya yetiştim ve tekrardan Gökayın olduğu odanın kapısının önünde durdum. İçeriye girmeden önce hızlıca bir mesaj atmıştım, bir tanıdığıma.
Kapıyı sert bir şekilde açtıktan sonra odadaki bütün gözler bana dönmüştü. O herifin sırıtarak bana baktığını görünce ellerim yumruk haline gelmişti.
"Gökay, bir şey imzaladınız mı?"
"İmzala-"
"Dinçer bey, oğlunuz çok şirin. Bir görme ihtimalim var mı kendisini?"
-
-
-
-
-
-
Sizce bu herif kim?
Amacı ne acaba?
Dinçer kime mesaj attı?
Bugün yazarınızın doğum günü 🥳. 1 oy alırım doğum günü hediyesi olarak 💓.
![](https://img.wattpad.com/cover/358291170-288-k158231.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEDDY BEAR
Genel Kurgu{TAMAMLANDI} ❁ Eşcinselliğin ve Ageplay'in normal karşılandığı bir evrende. ❁ Ageplay kitabıdır. ❁ BxBxb içerir. ❁ Babalar ve bebek arasında aşk yoktur! ❁ Cinsellik bulunmamaktadır. ❁ Homofobikler uzak dursun!