6.

4.9K 276 50
                                    

Dinçer'den

"Dinçer, gerçekten olur bu arada. Ben Arini çok sevdim, biz onun babaları olabiliriz."

"Sakin ol, güzelim. Önce ona gerekli olan her şeyi açıklayalım ve hala isterse, bebeğimiz olabilir."

Ertesi gün olmuş, Arin ortamızda yatarken onu izleyerek konuşuyorduk. Dün gece Teddy'i bahane ederek bizimle uyumak istediğini açıkca belirtmişti.

"Dinçer."

Gökay'ın tuhaf çıkan sesi ile gözlerim hızla onu buldu. Biraz çekinerek bakıyordu sanki.

"Efendim, güzelim?"

"Ben işe evden devam etsem mi? Bakıcı tutmak istemiyorum, bizim çocuğumuz olursa biz geleceğiz bu sorumluluğun üzerinden."

Gökay şirketimizde CEO'ydu. Ben hem o bizim için çok büyük anısı olan ageplay hastanesinin müdürü, hemde birlikte kurduğumuz şirketin sahibiydim.

"Çok daha iyi olur. Ama istersen değişerek de yapabiliriz. Her gün evde oturmak zorunda değilsin, eğer istemezsen."

"Onunla birlikte de gidebiliriz bazı günlerde. Senin ofisin kocaman, onun için özel bir alan yaparız."

Biz şimdiden hayallere dalmışken içimden Arin'in uyandığında ona bahsedeceğimiz şeyleri kabul edeceğini umuyordum.

Çok tatlı bir çocuktu ve kesinlikle aile sevgisi hakediyordu.

"T-Teddy bekle beni."

Arin uykusunda mırıldanarak bana arkasını dönmüştü. Şimdi kolları arasında olan Teddy ile Gökaya doğru dönmüştü.

"Kalkalım mı? Rahat rahat uyusun."

"Kalkmayalım, uyandığında bizi görsün."

Gökayın dediği gibi yapmıştık. Bir süre daha fısıldayarak sohbet etmemizin ardından Arin uyanacağını yüzünü buruşturarak belli etmişti.

En sonunda hafif çekik gözlerini araladığında Gökayı görmüştü. Sevgilim gülümseyerek elini saçlarına daldırdı.

"Günaydın, uykucu. Öğlen oldu."

"Günaydın."

Esneyerek konuşmasından sonra yüzünde bir tebessüm belirmişti.

"Hayatımda uyuduğum en güzel uykuydu. Teşekkür ederim."

Zaten her zaman enerjik olduğu için bugün de bizi şaşırtmamış ve Teddyi de alarak koşarak odadan çıkmıştı.

Biz Gökay ile kafamızı sağa sola sallarken gülüyorduk.

"Hadi, Gökay. Bizde kalkalım artık. Acıktım."

"Bize meşhur menemenini yapar mısın, Dinçer? Canım çekti birden."

"İste yeter."

Gökay banyoya ben ise üzerimi giyinerek mutfağa inmiştim. Arin masada otururken, ona yeni aldığımız telefonuna yanakları kızarık bir şekilde bakıyordu.

"Memnun musun telefonundan, ufaklık?"

"Hıhı. Teşekkür ederim."

"Dün on kere teşekkür ettin zaten, Arin. Utanma bizden lütfen."

"Eveeet sevgilim bize neler hazırlıyormuş?"

Gökayın neşeli sesi ile mutfağa girmesi ile Arin de neşelenmişti. Bu hallerine gülümseyip sevgilimin sorusunu cevapladım.

"Eğer Arin severse size menemen yapmak istiyorum. Sever misin, ufaklık?"

"Evet! Çok severim!"

Ben hemen menemene koyulurken Gökay ile Arin sofrayı hazırlıyorlardı. Gökay ikimize kahve yaparken, Arine taze portakal suyu sıkmıştı.

"Şimdi konuşalım mı? Sabırsızlanıyorum biraz."

"Hadi gelin sıcak sıcak yiyelim. Konuşuruz şimdi."

Hepimiz yerlerimize geçtik ve elimize ekmek alarak tavaya batırdık. Ben elimdeki menemene bulanmış ekmeği Gökaya uzatınca bana kocaman gülümseyerek ağzına aldı ekmeği ve çiğnemeye başladı.

"Şimdi, Arin. Hastanede eğer bu dediklerimi kabul edersen, sana ilaç tedavisi uygulayacaklar. Farklı ilaçlar oluyor. Sadece peltek konuşmayı sağlayan ilaçlar varken mesane ve eklemlerin için olan kas gevşetici de var. Ama tamamen yeni doğan bir bebek gibi olmak için de ilaçlar var. En çok hangisi ilgini çektiyse onun hakkında detaylı bilgi vereyim."

"Y-Yeni doğan bebek gibi olmak."

"Eğer kabul edersen, bu ilaçlar sayesinde dünyaya yeni gelen bir bebek gibi konuşamayacaksın ve hareket edemeyeceksin. Zamanla her eylemi bizim yardımlarımız ile öğreneceksin. İlk başlarda sadece süt ile beslenmelisin ilerleyen zamanlarda mamalara geçebilirsin."

Uzun konuşmamdan sonra Arin çatalındaki salatalığı ağzına attı ve çiğnedikten sonra yuttu.

"Gökay, sana bir şey sorabilir miyim?"

Gökay ona yöneltilen soru ile Arine döndü. Sağ eli çatalını tutarken ona kafasını olumlu anlamda salladı.

"Sen hangi ilaçları kullanmıştın?"

Gökay derin bir nefes alıp verdikten sonra Arinin sorusunu cevapladı.

"Kas gevşetici verdiklerinden sonra Dinçer durumu anlayıp daha fazla ilaç almamı engelledi. Ama kas gevşeticisine rağmen zorlanmıştım baya."

İkimizin de bakışları Arine dönünce onun ekmeğinin bittiğini fark edip önüne büyük pir parça daha koydum.

"Ye biraz daha, yavrum."

Kullandığım hitap şekli ile ilk bir afallasa da sonra hoşuna gittiğini belirtmek için gülümsemişti.

"Peki kural falan diyordunuz. Ne gibi kurallar var ki?"

Bu seferki soruyu Gökay cevaplamak için ağzını açmıştı.

"İlk kuralımız normalde bez olurdu, ufaklık. Fakat ilaçlar yüzünden zaten bir nevi zorunlu gibisin buna. Ama korkma biz seni rahatsız hissettirecek herhangi bir şey yapmayız. İkinci kural; belirli uyku saatlerin olacak ve son kural ise uslu durman, yaramazlık yapmaman."

"Kolaymış ki."

Sessizce fısıldayarak eline peçetesini aldı ve ağzının etrafını sildi. Eline portakal suyunu alıp bir-iki yudum içtikten sonra konuşmaya başladı.

"Ben sizin bebeğiniz olmak istiyorum!"

Dedikleri ile üçümüz de yerimizden kalkmış ve sarılmıştık. Hepimiz şuan çok mutluyduk.

-

-

-

-

-

-

Bir sonraki bölüm der susarım...

TEDDY BEARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin