Dinçer'den
Gökay Arini üzerini değiştirmek için bebek odasına götürdüğü için ben salonda yalnız kalmıştım. Birazdan doktor gelecekti ve doktorun karşısında bezi ile durmaması için şort giydirecekti Gökay ona.
Bacakları gerçekten kötü durumdaydı. Her gördüğümde sinirleniyordum ama abisi denen o herif zaten hapishanede olduğu için elimden başka bir şey daha gelmiyordu.
"Babası biz geldik! Şortumuza bak, çok tatlı oldu benim bebeğim."
Gökayın güzel sesi ile arkamı döndüm. Anında yüzümde bir gülümseme belirdi. Arinin üzerinde zıbın ve turuncu şort vardı. Ellerinde eldivenleri ve ağzında emziği varken o kadar tatlıydı ki.
"Çok tatlı olmuşsun, bebeğim. Gel baba seni yesin."
Arin bana mayışık bir şekilde bakıyordu. Doktor geleceği için bilerek uyutmamıştık onu. Tam koltuğa geçip oturacaktım ki kapı çalmıştı. Kucağımda bebeğim ile kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtım.
"Hoş geldin, Kenan abi."
"Hoş buldum."
Elindeki çantası ile bana samimi bir şekilde gülümseyerek içeriye geçti. Gökay ile birlikte kapıyı kapatarak oturma odasına geçtik.
"Küçük beyfendiyi beşiğine yatırın lütfen."
Doktorun dediğini yaparak bebeğimi beşiğine yatırdım. Sırtı beşikle buluştuğu an ağzındaki emziği atarak dudağını büzdü.
"Şşt aşkım bir şey yok. Doktor amca baksın alacağım seni, tamam mı?"
Gökay yanıma geçince elimi tuttu ve ikimiz de doktorun yaptıklarını dikkatlice izlemeye başladık. Zaten bacaklarını gördüğü an yüz ifadesi değişmişti.
"Üst vücudunda da var mı böyle morluklar?"
"Hayır, nedense sadece alt tarafta var."
"İki krem ve bir ağrı kesici bırakacağım. Kremleri sabah ve akşam hafif bir şekilde yaraların üzerine sürün. Ağrı kesiciyi de ihtiyaç duyarsanız verebilirsin. Yaralar eski gibi duruyor, canı fazla yanmamalı şuan."
Doktor Arin'in beşiğinden çekilince Gökay yerinde çırpınan bebeğimizi kucağına alarak merdivenlere yöneldi. Muhtemelen bebek odasına gidiyorlardı.
Ben doktorun dedinlerini dikkatlice dinledikten sonra elime verdiği kremleri ve ilaçı orta sehpanın üzerine bıraktım. Ardından ona kapıya kadar eşlik ettim.
Doktor gidince kapıyı kapattım ve mutfağa geçtim. Bebeğime süt hazırlayacaktıktım. Dolaptan küçük bir cezve çıkardım ve içine süt koydum. Cezveyi ocağın üzerine koydum ve ısınmasını beklerken akşam yemeği için buzluktan et çıkardım.
Süt hazır olunca Arinin temiz biberonuna doldurdum ve merdivenlere doğru yürüdüm.
Bebek odasına geldiğimde Gökayın bebeğimizi bacaklarında salladığını gördüm.
"Güzelim, soğuk yere neden oturdun?"
"Soğuk değil ki, Dinçer. Halı var."
Onun yanına oturunca elimdeki biberonu aldı ve bebeğimizin dudaklarının arasına soktu. Arin anında içmeye başladığında ikimizde sessiz bir şekilde oturarak onu izliyorduk.
"Sonra biraz dışarı çıkalım mı? Hepimize temiz hava iyi gelir."
"Olur, çıkalım. Hava çok güzel."
Arine baktığımda gözleri kapalı bir şekilde biberonu emmeyi bıraktığını görmüştüm. Gülümseyerek Gökayın elinin üzerine elimi koydum ve biberonu aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEDDY BEAR
General Fiction{TAMAMLANDI} ❁ Eşcinselliğin ve Ageplay'in normal karşılandığı bir evrende. ❁ Ageplay kitabıdır. ❁ BxBxb içerir. ❁ Babalar ve bebek arasında aşk yoktur! ❁ Cinsellik bulunmamaktadır. ❁ Homofobikler uzak dursun!