Gökay'dan
Sabah Dinçeri işe yolladıktan sonra elimde kahvem ile oturma odasına geçmiştim. Ben dayanamadan Dinçer ile kahvaltımı yapmıştım bile ama Arin uyandığında ona da bir şeyler hazırlayacaktım.
Ben telefonumda gezerken arkamda duyduğum pıtı pıtı adım sesleri ile elimdeki telefonu bıraktım. Arin dağınık saçları ve uykulu bedeni ile kendini yandaki koltuğa attı.
"Günaydın, Arin."
"Ihıh."
Koltuğa uzandı ve gözlerini kapatarak uykusuna devam etmeye çalıştı. Onun bu haline güldüm ve elimdeki kumanda ile bir çizgi film açtım. Çizgi filmin fon müziğini duyduğu an gözlerini açtı ve uzandığı yerden kalkarak oturur pozisyona geldi.
"Gökay, Dinçer nerde?"
"İşe gitti, akşama doğru gelir, ufaklık."
Dudağını büzerek kafasını olumlu anlamda salladı. Ona kahvaltı yaptırdıktan sonra onunla konuşmak istiyordum. Bu hastane konusunda onu kimse benden daha iyi anlayamazdı.
"Biz kahvaltı yaptık bile, üzgünüm çok açtım. Seni bekleyemedim. Ama acıktığın zaman söyle, istediğini hazırlarım sana."
"Gökaaaaay."
Tatlı tatlı ayaklanıp karşımda durması ile ona baktım.
"Efendiiim?"
"Pancake yapalım mı? Biliyor musun ben çok severim!"
"Yapalım o zaman, ne duruyoruz?"
Benden onay alması ile hoplayarak mutfağa gitti. Arkasından gülerek bakıyordum. Bende onu bekletmemek için arkasından gittim.
Hızlıca basit bir hamur hazırlayıp kızartma işine geçtik. Arin o sırada yaramaz bir çocuk gibi ağzını yüzünü çikolata yapmıştı.
"Arin, nutella'yı masaya koy demiştim. Yüzüne sür dediğimi hatırlamıyorum."
"Ama Gökay."
Mızmızlanarak eline aldığı peçete ile ağzının etrafını sildi.
"Al yemeye başla, ufaklık. Geri kalanları yaparım ben."
"Teşekkür ederim, Gökay!"
Kalan hamuru da pişirince ocağın altını kapattım ve Arin'in karşısına geçtim.
"Güzel olmuş mu?"
"Hıhı ellerimize sağlık."
Pancek yeme merasimimiz bitince Arin odasına gitmek istediğini söyledi. Bende etrafı toplamaya başlamıştım.
Çok geçmeden Arin'in odasından yine ağlamaya benzer sesler gelmeye başlamıştı. Derin bir iç çekerek odasına girdim.
Odasını toplamıştı şimdi ise topladığı yatağın üstünde oturarak teddy'e sarılıyordu. Gözlerinden yine yaşlar akıyordu.
"Ufaklık, ne oldu sana?"
Kafasını iki yana hızlı hızlı sallayarak iç çekmeye devam etti. Yanına oturdum ve ellerini tuttum.
"Seni üzen şeyler anlat. İyi gelecek sana."
"S-Söz mü?"
"Söz, ufaklık."
"Sana bir sırrımı anlatıcam. Abim'in beni hastaneye vermek istemesi benim a-ageplay'e ilgi duyduğum için."
Duyduklarım ile şaşırmıştım.
"Y-Yani bebek olmak hoşuma gidiyor. Abim de beni emzik emerken yakalayınca 'seni hastaneye veririm hem para alırım hemde kurtulurum senden' dedi. Ama bu demek olmuyor ki ben tedavi olup tanımadığım bir aileye gitmek istiyorum!"
Sonuna doğru sesini yükselterek konuşmuş ve daha sesli bir şekilde ağlamaya devam etmişti.
"Ve vücudum acıyor. Ona karşı çıkmam ile her gün dayak yemeye başlamıştım."
Ellerimin içinde tuttuğum minik ellerini çekti ve kollarını kendine sardı.
Onun bu haline dayanamayarak yaklaştım ona ve kollarımı minik bedenine sardım.
"Artık korkmana gerek yok. Biz sana isteğin dışında hiç bir şey yapmayız. Ve istersen hastan- doktora gidip yaralarına baktırabiliriz."
"Size çok hızlı güvendim, umarım sizde bana aynısını yapmazsınız."
"Sana bunu yapacak olan son kişi bile değilim ben. Dinçer de öyle."
"Emin değilim."
Ağlaması durunca onu sarılmaya devam ederken konuşmaya başladım.
"Sen benimle bir sırrını paylaştın, şimdi ise bende sıra. Eşitleyelim durumu."
"Anlat, lütfen."
"Ben bir kaç sene önce ailem tarafından Dinçerin müdürü olduğu ageplay hastanesine zorla bırakılmıştım. Kimse benim zorla orda olduğmu bilmiyordu, korkaktım ve bir kelime bile konuşmamıştım ordaki insanlar ile. Sonra ilaç tedavisine başladılar ve Dinçer benim kendi isteğimle orda olmadığımı öğrenmişti. Bugüne kadar nasıl öğrendiğini bilmiyorum o da hiç anlatmadı ama iyi ki öğrendi. Neyse o sonra ilaç tedavisine devam edilmemesini söyledi ve beni evine aldı. Onunla 1 sene ageplay sürecindeydim ama ona hiç baba demedim. Çok zorlanmıştım gerçekten cehennem gibiydi o koca yıl benim için."
Anlatırken kapıyı izliyordum. Hatırladığım anılar ile vücudum ürperdi. Bu anıların hiç birini hatırlamak istemiyordum.
"Nasıl sevgili oldunuz o zaman?"
"Bu süreçten kurtulduğumda gidecek bir yerim, param ve ailem yoktu. Planım Dinçerin yanında kalmaktı ve bir işe başlayıp para kazanmaktı. Ama birbirimize aşık olduk."
"Kötü başlayan hikaye şuan mutlu gidiyor ama. Üzülme sende, Gökay."
"İkimizde üzülmüyoruz tamam mı?"
"Tamam! Çizgi film izleyelim mi?"
"İzleyelim, Arin."
-
-
-
-
-
-
Yazarlar sözünü tutar ehehe alın size bölüm.
Bana bir oy hediye etmek isterseniz, aşağıdaki minik yıldıza basabilirsiniz!
![](https://img.wattpad.com/cover/358291170-288-k158231.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEDDY BEAR
Художественная проза{TAMAMLANDI} ❁ Eşcinselliğin ve Ageplay'in normal karşılandığı bir evrende. ❁ Ageplay kitabıdır. ❁ BxBxb içerir. ❁ Babalar ve bebek arasında aşk yoktur! ❁ Cinsellik bulunmamaktadır. ❁ Homofobikler uzak dursun!