Dinçer'den
Akşam yorgun bir şekilde sonunda eve gelebilmenin mutluluğunu yaşıyordum.
Anahtarım olmasına rağmen zile basmıştım. Evde birisi tarafından karşılanmak çok hoşuma gidiyordu.
"Dinçer geldi!"
İçerde duyulan Arin'in sesi ile gülümsedim. Bu çocuk ile ne yapacağımızı bilmiyordum. Gökay ile bu konuyu konuşmam gerekiyordu. Yanımızda kalmaya devam etmek isterse onun üniversite sınavına hazırlanmasını istiyordum. O da bizim gibi kendi ayaklarının üzerinde durabilmeliydi gelecekte.
Düşüncelerimden açılan kapı ile sıyrılmıştım. Arin karşımda arabalı bir tişört ve bir şort ile duruyordu. Kaşlarımı çatarak konuşmaya başladım.
"Arin bu giydiklerin pek mevsime uygun değil sanki?"
"Sizin eviniz çoook sıcak! Kazak giyemiyorum yüzüm kıpkırmızı oluyor!"
Açıklamasına güldüm ve eve girdikten sonra arkamdan kapıyı kapattım. Gökay yanıma gelince dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı ve kollarını belime doladı. Bende kollarımı onun beline dolayıp boynundan öptüm.
"Hoş geldin, hayatım."
"Hoş buldum, güzelim."
Gökay kabanımı çıkarmama yardım ettikten sonra vestiyere astı ve beni yukarıya gönderdi. Rahat kıyafetlerime ihtiyacım vardı. Üzerime değiştirdikten ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağıya indim.
Gökay ile Arin televizyonun önünde oturuyorlardı.
"Yemek yediniz mi?"
"Evet, Dinçer! Noodle yedik, çok güzeldi!"
"Sen yedin mi, aşkım?"
"İş yerine yemek söylemişer bugün, yedim bende."
"Ben sizinle bir şey konuşmak istiyorum."
Arin'in söyledikleri ile ikimizin gözleri de onu buldu. Merakla diyeceklerini bekliyorduk.
"Siz bana o kadar şey aldınız, size bunların parasını vermek istiyorum. A-Annem ölmeden önce bana bir miktar para bırakmıştı onu siz-"
"Hayır, Arin. O senin paran. Biz sana her şeyi istediğimiz için aldık, bize para vermene gerek yok."
"Ama-"
"Bence Arin ile yarın alışverişe gidelim. Evde sıkılıyor, kitap, kalem, defter falan alalım. Sabahtan akşama kadar televizyon izlenmez."
Gökayın dediklerini haklı bulmam ile kafamı olumlu anlamda salladım. Böylece bu konu kapanmıştı.
Bir-iki saat daha birlikte oturduktan sonra hepimiz odalarımıza çekilmiştik. Arin ayıcığı ile bize iyi geceler diledikten sonra yatağına girmişti.
Bizde ona iyi geceler diledikten sonra odasının ışığını kapatarak odamıza geçmiştik. Şuanda da sevgilim göğsümde yatıyor, ben ise onun saçlarını okşuyordum.
"Dinçer, bebek konusunu unutmadın değil mi?"
"Hayır, güzelim. Aklımda tabii ki ama bu aralar gelen bebeklerin hiç birisi bize uygun değil gibi."
"Çok istiyorum bir ageplay bebeğini evlat edinmeye. Sende istiyorsun değil mi? Sırf benim için yapmak zorunda değilsin."
"Bende istiyorum, Gökay'ım. Baba olalım seninle."
Konu burda kapanmıştı ve ikimiz de uyku moduna geçmiştik. Yan tarafımda duran gece lambasını söndürürken bizi gizlice dinleyen bedenden haberimiz yoktu.
-♡-
Gece saat 2:11
Derin uykumdan Gökayın kolumu deşmek istermiş gibi parmağını batırdığında uyanmıştım. Gözlerimi hafif araladığımda karşımda Arin'in elinden tutmuş sevgilimi görmüştüm.
"Gökay, Arin? Gece gece bu haliniz ne?"
"Arin konuşmak istediğini söyledi. Ayaklarını çek, aşkım."
Gökay'ın emri üzerine ayaklarımı topladım ve yatakta oturur pozisyona geldim. Gökay da yan tarafıma oturunca Arin elindeki teddy ile karşımıza, yani yatağın ayak tarafına bağdaş kurarak oturmuştu.
"Dinliyoruz seni, ufaklık."
"Ben siz uyumadan önce yanlışlıkla dediklerinizi duydum. Tuvalete giderken duydum, yani gerçekten bilerek değildi."
"Sakin ol, Arin. Sorun değil, devlet sırrı değil nasıl olsa."
Gülerek konuşmam ile rahatlamıştı. Ama biz Gökay ile merakla konuyu nereye baylayacağını bekliyorduk.
"Gökay anlatmıştım ya sana bir şeyler ve düşündüm ki yani eğer sizde isterseniz. Belki benim sizin bebeğiniz olmamı istersiniz."
Son cümlesinden sonra elindeki teddyi yüzüne bastırdı bizi görmemek için. Biz Gökay ile göz göz gelince o bana baktı.
"Gökaya ne anlatmıştın ki?"
"Gökay sen söyle lütfen."
Sevgilim bana Arin'in ona anlattıklarını anlattıktan sonra kulağıma yaklaşarak 'bekle' diye fısıldamıştı.
"Arin, teddyi çek bakalım yüzünden. Bir şey sormak istiyorum sana."
Karşımızdaki ufak beden Gökay'ın dediklerine uyduktan sonra kızarmış yanakları ile Gökaya bakmaya başladı.
"Bunu gerçekten istiyor musun? Yani sakın düşünme ki bebek evlat edinsiğimiz zaman seni evden kovacağız. İstediğin kadar kalabilirsin, burası senin de evin. Kendini buna zorunlu hissetme."
"Y-Yok ben istediğime eminim. Siz istemezseniz anlarım ama."
Bakışlarım sevgilimi kayarken onun bana gülümseyerek baktığını görmüştüm. Sanırım bebeğimizi bulmuştuk.
"Bizde isteriz, Arin. Ama bence yarın hep beraber oturup bu konu hakkında konuşalım. Süreç ve ilaç tedavisi hakkında bilgi verelim sana. Ondan sonra son kararını verirsin, olur mu?"
Dediklerimi dikkatle dinledikten sonra cevap verdi.
"Olur tabii ki!"
Sevinçle ellerini havaya kaldırdı. Böylece teddy kafasının üstünde duruyordu.
"O zaman uyuyalım mı?"
Sorum ile aklına bir şey gelmiş olacak ki gözleri sonuna kadar açılarak bize biraz yaklaştı ve eli ile 'gel' işareti yaptı. İsteğini yerine getirerek ona yaklaşınca fısıldamaya başladı.
"Teddy bu gece biraz korkmuş. Yanınızda uyumak istiyormuş, şey bende teddy olmadan uyuyamam. Yani-"
Cümlesi benim ve Gökay'ın onu sağ ve sol kolundan tutarak ortamıza çekmesi ile yarım kalmıştı. Gökay hepimizin üstüne yorganı çektikten sonra üçümüz de bir şeylerin değişeceği bilincinde uykuya daldık.
-
-
-
-
-
-
Oluyor yavaştan...
![](https://img.wattpad.com/cover/358291170-288-k158231.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEDDY BEAR
Narrativa generale{TAMAMLANDI} ❁ Eşcinselliğin ve Ageplay'in normal karşılandığı bir evrende. ❁ Ageplay kitabıdır. ❁ BxBxb içerir. ❁ Babalar ve bebek arasında aşk yoktur! ❁ Cinsellik bulunmamaktadır. ❁ Homofobikler uzak dursun!