{TAMAMLANDI}
❁ Eşcinselliğin ve Ageplay'in normal karşılandığı bir evrende.
❁ Ageplay kitabıdır.
❁ BxBxb içerir.
❁ Babalar ve bebek arasında aşk yoktur!
❁ Cinsellik bulunmamaktadır.
❁ Homofobikler uzak dursun!
Bugün ilk defa bebeğim ile evde yalnız kalmıştım. Dinçer evden çalışmayı pek sevmezdi, burda konsantre olamıyordu bir türlü yaptığı işe. Ofisinde çalışmayı her zaman tercih eder.
Ben onun aksine evden çalışmayı seven biriydim. Toplantımız olmadığı sürece Arin öğle uykusunu uyurken işlerimi hallediyordum, onun odasında.
Ondan biraz bile ayrı kaldığımda özlüyordum, bu yüzden her zaman onun odasında çalışıyorum.
Dinçer sabah çok da erken olmayan bir saatte çıkmıştı evden. O gittikten sonra ben Arine sütünü içirmiştim. Henüz ilaçların getirdiği yorgunluğu atamadığı için geceleri uyumamıza izin veriyordu ama ikimizde biliyorduk ki yorgunluğunu attıktan sonra zorlu geceler gelecekti.
Düşüncelerimden Arin'in mırıltıları ile sıyrıldım ve gözlerimi bebeğime çevirdim. Şuan birlikte bizim yatağımızda yatarken resimli bir kitaba bakıyorduk.
Geçen gün Dinçer ile ufak bir tartışma yaşamıştık. Bana Arin'in ona kitap okursam bir şey anlamayacağını söylediği için bende bu çözümü bulmuştum.
Şuanda da beraber bir çiftliğe bakıyorduk.
"Bak, güzel bebeğim. Bu bir inek bu da koyun."
Kafası benim göğsümde yaslı dururken eldivenli ellerini kitabın yan taraflarına yerleştirmişti. Arada hızlı hızlı emdiği emziği ile merakla kitaba bakıyordu.
"Biraz daha büyüdüğünde her gün kitap okuyacağım sana. O baban olacak Dinçer bey şuan anlamayacağını söylüyor. Bal gibi de anlıyor benim bebeğim beni, değil mi?"
Kıkırdaması ile kendimi tutamadan bende güldüm. Çok tatlı bu çocuk çok.
"Evet! Benim Arin'im her şeyi anlıyor bi' kere! Akşam da uslu uslu babalarının ona banyo yaptırmasına izin verecek ve mis gibi olucak."
Şimdiden ona akşamki planımızı anlatmak istemiştim. Hastaneden geleli bir hafta olmuştu şimdi. Önceden zaten kendi başına yıkanıyordu evimizde.
Muhtemelen beni anlamadığı için gözlerini hala kitabında geziriyordu. Sayfayı değiştirmem ile bir şey demeden bu sayfayı incelemeye başladı.
"Babası bebeğine bu resimdeki gibi bıcı bıcı yaptıracak. Ördeklerini vereceğim sana sonr-"
Cümlemi yarıda kesen telefonum ile elimi yan tarafıma attım. Ekrana baktığımda Dinçer'in görüntülü aradığını gördüm ve gülümseyerek açtım telefonu. Telefonu Arinle aramıza tutarak eşime el salladım.
"Güzellerim, her şey yolunda mı?"
"Evet, kitaplarımıza bakıyoruz babamız."
Arin çığlık atarak kollarını sallayınca biraz korkmuştum. Beklenmedik bir andı.
"Oğlum, babanı korkuttun."
Dinçer gülerek bebeğimize yönelik konuşunca Arin babasına cevap olarak kıkırdadı.
"Kahvaltı yaptınız mı?"
"Arine süt içirdim ama ben bir şey yemedim."
Dinçer iç çekere kendi kendine anlamadığım bir şeyler mırıldandı.
"Ne dedin, aşkım?"
"Yok bir şey, Gökay. Ben akşama doğru saat beş gibi gelirim, istediğin bir şey var mı?"
"Var da onu şimdi söyleyemem, akşam yatağımızda söylerim."
Arsızca konuşmama karşı çarpık bir şekilde sırıttı ve kafasını sağa sola salladı.
"Sonra görüşürüz o zaman, güzellerim."
"Görüşürüz, baba."
Arin'in elini tutarak kameraya doğru salladım ve sesimi incelterek o konuşuyormuş gibi davrandım. Dinçer gülerek telefonu kapatınca oğluma döndüm.
"Kitabımıza aşağıda devam edelim, bebeğim. Güneş vuruyordur şimdi oraya."
Yataktan kalkarak dikkatli bir şekilde oğlumu kucağıma aldım ve kitaplarımıza da elime alarak merdivenlere doğru yürüdüm.
Salona indiğimizde beklediğim gibi güneş büyük cam bahçe kapısına vuruyordu.
Arini salıncağına oturttum ve kemerlerini bağladım. Kenardaki düğmeye bastığım an sallanmaya başlamıştı.
Elime televizyonun kumandasını alarak bir çocuk kanalını açtım. Arin bu kanallarda çalan şarkılara bayılıyordu.
Beklediğim gibi daha da neşelenmesi ile yüzümdeki gülümsemeyle onu izledim. Yaşadıkları şeyler kolay değildi ve ben onun yaşadıklarını ilaçlardan değil de biriktirdiği güzel anılar ile unutmasını istiyordum.
"Aa bebeğimin kremini sürmedik daha. Dur aşkım hemen doktorumuzu getireyim."
Salıncağı televizyona doğru çevirip Arin'in odasına gitmek için merdivenlere yöneldim. İlk gece yaralarına krem sürmeye çalıştığımızda çok fazla ağlamıştı.
Dinçer de onu korkutmamak için Teddy'nin doktor olduğunu söylemişti oğlumuza. Arin şimdi her sabah ve akşam doktor Teddy'nin ona krem sürmesine bayılıyordu.
Sırıtarak Teddy'i ve kremleri aldım elime. Dinçer bir oyuncak mağazasından Teddy için uygun kıyafetler de almıştı. Neymiş daha inandırıcı olması gerekiyormuş küçük beyfendi için.
Üzerindeki doktor kıyafetleri ile çok tatlı olan Teddyi bebeğimin yanına varınca bacakları üzerine oturttum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Merhaba, Arin. Sana krem sürmeye geldim yine!"
Bebeğim ağzı aralık bir şekilde Teddyisini izliyordu. Dikkati hazır dağılmışken ben eşofmanını yukarı çektim ve işaret parmağıma sıkmış olduğum kremi çok hafif bir şekilde oğlumun yaralarına sürdüm.
Sürerken de onunla konuşmayı ihmal etmiyordum. Arin her ne kadar konuşamasa da biz onunla konuşmayı çok seviyorduk. O da bizim sesimizi duyunca rahatlıyordu ve bu bizi çok mutlu ediyordu.
"Tamamdır, Arin! Kremleri sürdüm ve sana bir sır vereyim; yaraların nerdeyse tamamen iyileşmek üzere!"
Sesimi incelterek kurduğum cümle ile anında yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Bacaklarındaki yaralar nerdeyse tamamen iyileşmişti ama kalbindeki yaralar hala tazeydi.
Arin kolları ile Teddyi istediği için anlamsız hareketler ederken ona Teddyi uzatırken ona içimden bir söz verdim.
Biz, abinin açtığı her yaranın kapanmasını sağlayacağız ve sen dünyanın en mutlu insanı olacaksın, Arin. Söz veriyorum sana, babacığım.