SİYAH CEYLAN+18

6.Bölüm

[İyi okumalar bebişlerim]

Sabah güneş yüzüme vuruyordu. Hemde çok fazla vuruyordu. Battaniyeyi yüzüme çektim.

Battaniyeyi yüzümden çekene baktım. Polat çekmişti."Kalk güneş güzeli."

Üzerinde kıyafet yoktu. Sweat falan giymemişti.

"Çok vuruyor." Dedim.

"Bir şey olmaz." Elini kolumda gezdirdi."Yine üşümüşsün zaten. Bugün hava sıcak ve çok güzel." Dedi.

Yataktan kalkarak banyoya ilerledim. Yüzümü yıkadıktan sonra çıktım. Polat yatağın üzerini düzenlemişti.

Beraber odadan çıkarak giyinme odasına gittik. Dolaptan çıkardığım şort ve sweati sandalyenin üzerine bıraktım.

Üzerimde ki takımı çıkartarak büktüm. Ardından şort ve sweati giydim.

Saçımı açarak topuz yaptım. Bu sırada Polat beni izliyordu. Üzerinde bir eşofman ve sweat vardı.

"Bacakların çok güzel." Dedi.

"Arsız." Dedim gülerek.

Yanıma doğru geldi."Doğruları söylemek arsızlık mı?"

Güldüm."Asla."

Alnıma öpücük koydu."Hadi gel inelim. Kahvaltı yapalım." Dedi.

"Tamam."

Telefonumu şortun cebine atarak odadan çıktım. Polat benden önde iniyordu.

Beraber kahvaltı masasına oturduk.

"Kaçta uyandın sen?" Dedim.

"8 civarı." Dedi.

Kolumda ki saate baktım. Saat şuan 10'du.

"2 saattir uyanıksın? Ne yaptın?" Dedim.

"Evet, spor yaptım biraz." Dedi.

"Ne güzel, benide uyandırsaydın beraber yapardık."

"Kıyamadım çok güzel uyuyordun." Dedi.

"Bir daha uyandır beraber yapalım." Dedim gülerek.

"Bakarız. Yaparız beraber." Dedi.

"Yapalım."

Ekmeği bölerek ağzıma attım. Çatala aldığı fıstık ezmesini ağzıma uzattı.

"Ye." Dedi.

Çatalda ki fıstık ezmesini yedim.
Kahvaltımı sessizce yaptım. Kahvaltımızı yaptıktan sonra dışarıya çıkıp ileride duran pofuduk minderlere oturduk.

"Hava güneşli ama yinede kalın giyin. Her an yağmur yağabilir." Dedi.

"Tamam." Dedim gülümseyerek.

Elimi karnıma götürerek okşadım. Hasta olacaktım galiba. "Gel uzan." Dedi dizini göstererek.

Oturduğum yerde uzanır hale gelerek bacağının üzerine kafamı koydum.

"Karnın mı ağrıyor?" Dedi.

Gözlerimi gözlerine çevirdim."Biraz."

Elini karnıma getirerek okşadı. Korumalara gözükmeyecek bir taraftaydık. Ağaçlar vardı. Korumalar kapıya doğru duruyorlardı.