YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... 50 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...
Lucius, bu aslanın bu kadar uzun dayanabilmesine inanamıyordu. Kendisiyle sanki dengiymiş gibi konuşuyordu. Bu aslan Demarco'nun savaşındakine benzemiyordu. O zaman bir deliliğin içindeymiş gibi görünmüştü ama şimdi sanki dengiymiş gibi ona saldırıyordu. Bir şekilde ona karşı koymayı başarıyordu.
Kopardığı kolunun tam olarak bağlanmasına izin vermeden ikinci kere aldığında tamamen parçalarına ayırdı. Lucius, onun gibi lanet bir aslanın kendisini yenmesine izin vermeyecekti. Dişlerini sıktı. Henüz elbette ki tüm gücünü göstermemişti. Sadece oyun oynuyordu.
Bir kolunu kaldırıp karanlığı kendisine doğru çağırdı. Onunla işi bitmişti. O aptal peri de sonsuza kadar gölün orada duramayacaktı nasıl olsa. Sonunda kendisine geri dönmek zorunda kalacaktı. Demarco'ya gerçekten ait olduğu yere.
"Beni yenebileceğini mi sandın?" diye sordu en sonunda gülerek. "Bunun gerçekten mümkün olduğuna inandın mı?"
Karanlık elinin altında toplandı. Devasa bir topa dönüşene kadar birikti. Aslan sanki buna karşı koyabilirmiş gibi öylece karşısında duruyordu. Bu sefer ondan geriye hiçbir şey kalmayacaktı. Onu yok edecek ve geriye toz zerresinin bile kalmamasına özen gösterecekti.
Karanlıktan oluşmuş güç tehditkâr bir şekilde tısladı. Neden bilmiyordu ama Sasha onun kendisine gerçekten zarar verebileceğini düşünmüyordu. Sanki çok dengesizmiş gibi görünüyordu. Gözlerini kıstı.
Lucius tereddüt bile etmedi. Tam zirve noktasına gelen gücünü serbest bıraktı ve ona doğru attı. Karanlık bütün ormanı bir anda etkisi altına aldı. Gözlerinin görmesine bile izin vermedi. Buna karşılık karanlık hiç de etki etmiyor gibiydi.
Karanlığın içinde bir ışık yükseldi ve onları görmekten yoksun bırakan karanlığı aydınlattı. Sasha gözlerinin bu değişen ışığa alışması için bir an için başını salladı ve ardından bir kere daha baktı.
Hemen önünde Cadı Maxima, iki kolunu da yukarı kaldırmış ellerinin arasından bir ışık parlıyordu. Bütün o karanlığı dağıtan ışık buradan geliyordu. Onun önünde altın rengi tüyleriyle Jace ve bembeyaz tüyleriyle Rhys tehditkâr bir şekilde duruyorlardı.
Her ikisi de sivri dişlerini göstererek kükrediler. Lucius, buna karşılık gülümsedi. Tek koluyla bu iş biraz zor olacaktı ama az önce fırsatı görmüştü. Sağlam olan tek elini kapattı ve karanlık bir kere daha yok oldu tamamen. O ışıkla savaşmaya yeltenmedi bile.
"Nihayet" dedi neşeli bir şekilde. "Bütün aile bir arada. Görüşmeyeli çok uzun zaman oldu Maxima"
Jace, onun cadıyı tanımasından şaşırmış ve hoşlanmamış gibi görünüyordu. Başını çevirip Maxima'ya doğru baktı ve dişlerini ona gösterdi. Genç kadın kollarını indirdi ve ışığı tamamen yok etti.
Bu zamana kadar özellikle yüksek rütbelilerden uzak durmuştu. Açıkçası bunun olacağını görmüştü. Küresinde bu anı izlemişti. Altın rengi aslanın gözlerindeki ışığın sönüşünü ve her şeyin kırıldığını görmüştü. Kürenin en kötü yanı buydu. En kötü şeyleri hep ikinci bir kere daha yaşamana neden oluyordu.
Lucius'un dudakları bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Baban seni çok özledi" dedi neşeli bir şekilde. İki aslanın geri doğru çekildiğini görünce gülümsemesi daha da büyüdü. "Yoksa bilmiyor muydunuz? Cadıların iblislerin kanından geldiğini herkes bilir sanıyordum halbuki" Başını yana eğdi. "Hele de Maxima gibi uzun zamandır yaşayan cehennemin alevlerinde yanmış güçlü bir cadı" dedi neşeli bir şekilde. "Demarco'nun en güçlü iblis kralın bir insandan doğan kızı gibi bir cadıysa"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN KRAL
FantasyÜRKEK VE BİR O KADAR DA İÇİNE KAPANIK PERİ PRENSESİ LOTUS'UN BÜTÜN HAYATI KENDİSİ İÇİN SEÇİLECEK OLAN EŞİ İÇİN HEDİYE OLARAK GÖRÜLMEKLE GEÇMİŞTİR. SERT KURALLARI VE BİR O KADAR DA DAR GÖRÜŞLÜ KRALLIK KADIN PERİNİN BEKARETİNİN KUTSAL OLDUĞUNU DÜŞÜNME...