iki gün

37 27 46
                                    


Yeni bölümm geldii. Lütfen gösrüşlerinizii belirtmeyi unutmayınn.





Dördüncü bölüm:
İki gün

Evet bu esrarengiz olayların içerisine bir yenisi daha eklenmişti. Ertuğrul Senan Tolga'nın babasıydı. Tolga Zengin bir işadamının oğlu, ve haberin söylediğine göre biz iki gündür kayıptık.  Burda geçirdiğimiz zaman dilimini bir göz önüne getirdiğimiz de en fazla yarım saattir, ortada yoktuk. Neydi şimdi bu.. bu ev, bu haber bütün bunlar ne demek oluyordu...  İçinden çıkılmaz bir olayın içerisinde mahsur kalmıştık. Salonun ortasında duran, camı kırmayı tekrar denesekte bir türlü olmamıştı. Artık tamamen pes ettik. Birilerinin buraya gelip bizi bulmasını beklemekten başka çaremiz kalmamıştı. Tabi buldukları şey, iskeletlerimiz olmazsa..

Kafam o kadar karışmıştı ki. Yalnızca benim değil diğeri de aynı benim gibiydi..
Tolga bir anda hızla yerinden fırlayıp,
"annem kafayı yemiştir" diyerek ortada volta atmaya başladı. Tedirgin yüz ifadesiyle devam etti " düşünsene öldüğünü sandığın oğlunu buluyorsun ama iki gün sonra kayboluyor" onun bu söylediğinden ne demek istediğini anlayamamıştım. Aryan her zamanki gibi olmamış bu sefer sessizliğini bozmuştu " kendi adına konuş" Aryan sanki sabrının sonuna gelmiş gibiydi. Ortada volta atan Tolga Aryan'a olan öfkesi her halinden belli oluyordu. Bir Şey olmuştu bu ikilinin arasında çok bariz ortadaydı. Üstelik Tolga'nın bahsettiği kayıp oğul meselesi de neyin nesiydi. Bu sorunun beynimi daha fazla kurcalamasına izin vermeden ikilinin arasına girdim.
" kayıp oğul kim ne demek istiyorsun Tolga"  benim bu soruma yanıt veren Elçin olmuştu " tabi sen az önce burada değildin. Aryan Tolga’ nın ağabeyi"
Bu duyduklarım karşısında bu evde kapalı kalmış olmam, yada boynuma dolanıp beni az kalsın öldürmek üzere olan ip hiçbir şey değildi sanki. Az önce Tolga'nın bir kardeşi olduğunu öğrenmiştim. Üstüne üstlük bu kişi Aryan'dı
İkinci bir sorumu sormadan önce derin bir nefes aldım ve karşımda bana bakan gözlere  ikinci sorumu sordum. "Nasıl yani" diğerlerinin bakışları benim kadar şaşkın olmadığından bunu bilmeyen tek kişinin ben olduğumu o an anlamıştım. Elçin kendince yöntemleriyle koluma dokunup;
"Tolga bize de yeni söyledi kendisi anlatsa daha iyi olur hadi Aryan İle ilgili  bize anlattıklarını
Rüya' da anlat" dedi ve sözü tamamen Tolga 'ya bıraktı. Elçin bu söylediğinden Aryan hiç memnun olmamıştı ve yüzünden bu gayet net okunuyordu. Kendiyle bir savaş verdiğini çok açık belli edivermişti o an.   öfkesine hakim olamayıp Tolga'nın yakasına yapıştı " ne anlattın onlara" her birimiz daha da şaşkına dönüyorduk bu şaşkın korkuya korku ise endişeye dönüşüyordu. Bu kritik ortam daha da gerginleşmek üzereyken ne gariptir ki aramızda en aklı kıt kişi doğru bir şey söylemişti.
" çocuklar şimdi bunun sırası değil daha önemli meselemiz var" ziya'nın kurduğu bu cümle dikkatimizi tamamen ona yöneltmemize sebep oldu.  Kahverengi gözlerini irileştirdi aynı anda derin nefesler alırken,
"Eee şimdi ne yapacağız" ona hak verircesine, başımı yukarı aşağı salladım. Bunu hayatım boyunca ilk kez yapmıştım. Nedenini bilmediğim bir sebepten ötürü, Ziya’dan oldum olası nefret ederdim. Gerçi tanıştığımızdan bu yana benim varlığım en çok alay ettiği şeylerden biriydi. Haliyle onu sevmiyor olmam gayet doğal sayılırdı. İlk kez haklılık payı verdim beni ölesiye rahatsız eden bu çocuğa şimdi ne yapacaktık.

"bakın bu yukarı da başıma gelen şey hiç normal değil. O yüzden ben bir an önce buradan gitmek istiyorum" dedim. Aynı anda sesime yansıyordu endişem.
Aryan koyu bakışlarının arkasından, hiç ciddiyetini bozmuyordu.
" doğru söylüyorsun yukarıya tekrar çıkmamız gerek" dediğinde aklını yitirmiş olduğunu düşündüm. Diğerlerinin suratındanda aynı ifade dolaştı bir anlığına.

zeit not Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin