On sekizinci bölüm:
Yalnızca küçük bir öpücükİlahi bakış açısı
Yaşam ve ölüm arasında, depar atmak yaşam boyunca var olmuştur. İnsan olmak korkuyu harlıyor, harlandıkça cesaret, üzüntü, belki mutluluk bile harlanıyordu. Fakat öldükten sonra unutulmak gibi korkunç bir gerçek vardı ki bu insan olarak cesareti, harlamak yerine yerle bir ediyor bedenin yorulmasına kendini kaybetmesine sebep oluyordu.
tamda şuan öyle görünen Rüya'ya baktı Aryan. Çaresizce ismini sesleniyor sürünerek kaçmaya çalışıyordu. Rüya'nın çaresizliğinden Ziyade kendi aynı durumda olmasına çekti derin nefeslerini. Rüya korkacak bir sebebe sahipti. Kaçmaya çalışıyor çırpınıyordu. Lakin elinden ona nasıl bir yardım sunacağına dair bir fikri yoktu. "Ayağa kalk ve koş" diye bağırdı bu kez.
Arkasında onu kovalayan canavarı göremiyordu ama orada olduğunu biliyordu. Rüya onu duyarmışcasına ayağa kalktı birden. Canı öyle çok yanıyordu fakat ölüm korkusu cesaretini harlamıştı ve hiçbir acı bunun kadar korkutmazdı. Koşmaya başladı ahşap kitap raflarının arasından süzülerek. İncittiği bileğini karnına saklıyor yeniden yaralanmamak için kendini sakınıyordu. Peşinden gelen canavara baktı bir kez rafları keskin pençesiyle sağa sola fırlatıyor iri bedenini oda tıpkı Rüya gibi sağa sola çarpıyordu. Aryan tüm bu olanlara baktı. Yaratık görünmüyordu fakat devrilen rafları takip etti kara gözleriyle. Birşey yapması gerekiyordu ve tabi önce bu dev kütüphane de ezilmeden Rüya'yı kurtarmalıydı.
Rüya bedenini saran korku ve beraberinde gelen cesaretle kendini kapıdan dışarıya attı. Arkasına bakmadan koşuyordu. Dudaklarından acı çığlıklar çıkaran Rüya Aryan'ın onu görüp kurtarmasını diliyordu aynı zamanda. Kapıdan birden dışarıya fırlayan Rüya'ya baktı Aryan. Peşinden hızla hareket edip onu kaybetmeden peşinden gitmeliydi. Rüya'nın kaçtığı yaratığı görebilseydi eğer herşey daha kolay olurdu. Ama şuan bunu düşünmenin zamanı değildi.
Kıvrakça Rüya'nın peşinden koştu Aryan. Arkasına bakmadan kaçan Rüya'nın çaresizliği kalbini kırmıştı ve sebebini bilmediği bir neden canını yakıyordu. Uzun koridoru aşıp merdivenlerden hızla aşağıya süzüldü Rüya. Sonunu düşünemiyordu ve yorgunluk bedenini tamamen esir almıştı. Boynundan akan sıcak terler sırtına ve göğüslerine doğru iniyordu boncuk boncuk.
Artık pes etmek üzereydi sırtını duvara yasladı. Derin nefesler ve minik korkak çığlıklar saçıyordu. Gözlerinden yaşlar akıyor tenine karışıyordu. Dizlerine doğru eğildi Rüya. Dudaklarından küçük bir inilti yayılırken.
Duyduğu hırıltılardan sonra sırtını iyice duvara yasladı. Nefesini tutuyor ağlamamaya çaba gösteriyordu. Yaratık iyice yanına yaklaşmıştı ve tüm bedeniyle bunu hissediyordu. Eliyle ağzını tıkadı yutkunmak bile korkunçtu artık. Sağ kulağında hissediyordu koca yaratığın nefesini. Sonu gelmişti elinden bir şey gelmezdi.
fütursuzca alnından akan terlerin, kaşlarını ve kirpiklerini ıslatmasına rağmen, diğer eliyle alnını sildi.Gözlerini yandan sağ tarafa döndürdüğü an o manzara, dudaklarının kurumasına sebep olmuştu. Bacaklarını salacak kendinden geçecek, ve bir daha hayata dönmeyecekti. Tam olarak hissettiği buydu. Yaratık korkunç hırıltıları ile yüzünü iyice Rüya'ya çevirdi. İşte artık tamamen yüz yüzeydi. Yaratığın iğrenç nefesini hissetti yüzünde. Kokusu başını döndürmüştü berbat kokuyordu. Üstelik salyaları dudaklarından dökülüyordu. İstemsizce öğürmüştü. Midesi ağzından çıkacak gibiydi ama öncesinde, bedenini ele geçirmiş korku vardı. Başını sağına yatıra bildiği kadar yatırıyor, tüm kaslarını iyice geriyordu. Yüzü öyle çok buruşmuştu ki
Yaratığın göremeyen Aryan bir terslik olduğunu, Yüz ifadesinin bu denli sahici olmasından anladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zeit not
Teen FictionBir yaprak kadar hafiftim sanki. Rüzgârın ahengiyle dans eden bir yaprak gibi sadece düşüyordum. Gözlerim sımsıkı birbirine kenetleyip bu kâbusun artık bir son bulmasını diledim.. Uçsuz bucaksız karanlıktan aşağı süzülürken, birden boynuma dolanan...