14.BÖLÜM

1.9K 163 223
                                    

elimdeki çay dolu çaydanlığı masanın üstüne bıraktım. yaramın sızlamasıyla yüzümü buruşturdum. hazırladığım sofraya eksik var mı diye göz gezdirdim. yine ekmeğin eksik olduğunu görünce hızla cebimden telefonu çıkarıp ömeri aradım. üçüncü çalışının sonunda telefon açıldı. "alo" dedi uykulu sesle . "kimsin siz" kimsin siz ne ya? "ömer benim güneş"

"güneş mi?.. lan... güneş beni nasıl arıyor?.. haaa kesin rüyadayım... ben gecenin dördünde beşinde bile güneşliyim maşallah..." diye söylendi kendi kendine

"ömer...benim ya yengen yengen!"

"yengemi... " yarım saniye kadar ses gelmedi " yengee!.. sen miydin? yenge diye diye adını unutmuşum"

"nerdesin?"

"evdeyim... bir sorun mu vardı?"

"kahvaltı hazırladım ama ekmek yok" dedim mahcup bir şekilde. "iki dakikaya yanındayım yengeciğim" dedi ve telefon kapandı. elimdeki telefonu cebime koydum. " günaydın benim güzel kızım" diyerek bana doğru gelen anneannemi buldu bakışlarım. "günaydın validem" dedim oturması için sandalye çekerek. anneannem oturup bakışlarını bana çevirdi. gözüyle yanındaki boş sandalyeyi işaret etti. "otur bakayım şöyle. dün yorgunluktan pek konuşamadık"

yalancıktan sırıtıp oturdum. "rahat mısın burda? alışabildin mi?"

"çok alıştım. burda beni çok seven öğrencilerim var"istemsizce sırıttım

"ne zaman evleneceksin?" gelen soruyla afalladım. "bilmiyorum anneannem... ama sen merak etme sensiz düğün yapmam" dedim ve uzanıp o pamuk ellerini tuttum. "yapmazsın değil mi?"

"yapmam tabi" çalan zilin sesiyle ayağa kalktım. "ekmek istemiştim" dedim ve kapıya doğru ilerledim. "günaydın yengeciğim" diyen ömer elindeki ekmeklerle içeriye girdi. hemen ardından kaya da uykulu gözlerle selam verip içeriye girdi. "günaydın güneşim" diyen karan hızla eğilip yanağıma bir öpücük bıraktı ve aynı hızla mutfağa doğru ilerledi

afallayarak kapıyı kapattım ve mutfağa doğru ilerledim. ömer çoktan yemeye başlamış, kaya hala uyuyor, karan ise çay dolduruyordu. doldurduğu çayları dağıtan karan da anneannemin yanına oturdu. bende anneannemin diğer yanındaki boş sandalyeye oturdum ve kahvaltımı etmeye başladım

...

"haydi gevşek oğlan..." dedi anneannem karan'a bakarak. "beni bir otogara atıver" karan oturduğu masadan hızla ayağa kalktı. anneannemin de kalkmasıyla bende ayağa kalktım. "bu kadar çabuk mu gideceksin gerçekten anneannem?" diye sordum sesimdeki hüzünle. "merak etme kızım geri gelmek üzere gidiyorum..."bakışlarını karan'a çevirdi. "ha bu gevşek oğlanla düğününüzü yapmaya gelecem"

"düğün mü?!" diye bağırarak ayağa kalktı ömer. öyle bağırmıştı ki uyuyan kaya bile yerinde sıçrayarak ayağa kalktı. "noluyor lan?!" diye bağırdı elindeki silahı bize doğru tutarken. gözlerim kocaman açılırken kaya sonunda fark edip elindeki silahı yavaşça indirdi. "ha bu deli oğlanda ne diye silah var?!" diye sordu anneannem. bakışlarımı anneanneme çevirdim. "Aşiret gereği" diye cevapladı karan

anneannemin sorgulayıcı bakışları yaramı buldu. yarım dakika kadar yarama baktı ve bakışlarını karan'a çevirdi. "benim kızıma iyi bak gevşek oğlan. onu işlerine bulaştırma"

karan hızla kafasını aşağı yukarı salladı. anneannem kapıya doğru ilerlediğinde bizde peşinden gittik. anneannem kapının ağzında durdu. Bana doğru döndü ve gülümseyerek kollarını iki yana açtı. gözüm dolu dolu gidip anneanneme sarıldım. "üzülme benim güzel kızım...yine gelecem" dedi ve beni kendinden uzaklaştırıp yüzüme baktı. elleriyle yanaklarımı okşadı "benim güçlü kızım" dedi ve yanaklarıma öpücük bırakıp geri çekildi. bakışlarını kaya ve ömere çevirdi

Öğretmen Hanım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin