"Bugünlük bu kadar yeter. Yazın da git gide güzelleşiyor" dedim Ayşene bakıp gülümserken. Masanın üstündeki kitapları toplayıp çantama koydum. "Görüşürüz Ayşenciğim" dedim ve Ayağa kalktığımda karan beyin bakışlarının üzerimizde olduğunu gördüm. Kaşlarını çatıp toparlandığında hafif gülüp kapıya doğru yöneldim
Karan beyde kalkıp peşimden geldiğinde dışarıya çıktık. "Daha iyi misiniz karan bey? Adamlar Çok mu kalabalıktı?" Diye dalga geçercesine sordum yanımda ilerleyen adama bakarak. "Bir kişiydi ama tüm adamlara bedel olacak kadar manyaktı Güneş Hanım" dediğinde daha fazla dayanamayıp kahkaha attım
Kaya ve Ömer neye güldüğümüzü biliyormuş gibi onların da kahkaha attığını duyduğumda yanlarına gelmiş olduğumuzu anladım. Kaşları çatılan karan bey "Ömer, kaya!" Dedi dişlerinin arasından uyarı verircesine. Gülmemi durdurmak için dudaklarımı birbirine bastırdım
Kaya ve ömerde gülmemek için çaba sarf ettiklerinde "her şeyin bir ilki oluyormuş. Benim ilkimde..." Bakışlarını bana çevirdi "deli bir kadın tarafından kafama vazo fırlatılıp bayılmamı sağlaması" dedi karan bey. gülme sesi geldiğinde kafamı sesin geldiği yöne doğru çevirdim
Bana çok gerçekçi, ama oyuncak silahını doğrultan çocuk parmağıyla Karan beyi gösterip Kahkaha atıyordu. "Koskoca aşiretin ağası karan Kandemir, öğretmen hanımdan dayak mı yedi?! Hahaha!" Diye bağırarak konuştuğunda karan beyin kaşları çatıldı
"Sus!" Diyerek hâlâ bağırmaya devam eden çocuğu susturmaya çalışıyordu. "Koskoca karan Kandemir öğretmen hanım tarafından bayıltılmış!" Dedi ve tekrar tekrar gülerek bağırdı. Karan çocuğu susturmaya çalıştığında "Araf! Tamam abiciğim! Ne istersen alıcam!" Dedi
"Ne istersem mi?" Diye sordu Araf kaşlarını kaldırırken. Geldi o tehlikeli soru. Karan bey kafasını sallarken arafın muzipçe sırıttı. "Silah istiyorum! Ama gerçek!" Dediğinde "niye insan bırakmamak için mi?" Dedim. Çocuğun psikolojisi hiç ama hiç iyi değil. "Silah hariç herşey Araf" diye vurgu yaptı karan bey
Arafın yüzü bozulurken "aman tamam! Birşey istemiyorum!.." dedi ve sırıtarak gitti. Karan bey bakışlarını üzerimizde gezdirdiğinde şu konuyu kapatsak mı artık der gibi bakıyordu. "neyse görüşmek üzere" deyip kapıya doğru yöneldim
...
Her zamanki saatten erkene kurduğum alarmın sesiyle gözlerimi açtım. Yatakta doğrulup oturdum. Komidinin üstündeki hâlâ çalmaya devam eden telefonu alıp alarmı kapattım. Yataktan çıkıp lavaboya doğru ilerledim
At kuyruğu yaptığım saçımı elimle düzelttim. Son bir kez aynada kendime bakıp çantamı aldım ve kapıya doğru yöneldim
İçeriye girmeye başlayan öğrencilerin peşinden bende içeriye girdim. Sınıfa geldiğimde, ayağa kalkan çocuklara selam verip oturmalarını söyledim. Çantamı masaya Bırakıp sınıfa göz gezdirdim. Nazlı piknik gününden sonra hiç gelmemişti. Bugün de yoktu ve artık bu durum beni rahatsız etmeye başlamıştı
Huzursuzlukla oturdum masaya. Çantadan kalem çıkarıp defteri önüme çektim ve doldurmaya başladım. Defteri doldurup ayağa kalktığımda, "nazlının neden gelmediğini bilen var mı?" Diye sordum. "Bilmiyoruz öğretmenim, evine gittim ama birşey söylemedi" diye yanıtladı Berfin
Aşağı yukarı kafamı salladığımda derse geçtim
***
Çalan zilin sesiyle çantamı aldım. Çıkmak üzere olan Berfini durdurdum. "Berfinciğim, beni nazlının evine götürür müsün?" Dediğimde tamam anlamında kafasını salladı
Büyükçe bir konağın önüne geldiğimizde karan beygilin konağına benziyordu. "Teşekkür ederim Berfinciğim" dedim yanımdaki kıza bakarak. "Burdan sonrası bende" dedim ve kapıya baktım. Derin nefes alıp zile bastım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öğretmen Hanım
Teen Fictionİlk atama yeri Mardin olan bir öğretmen , ve geçirdiği kaza nedeniyle dışarıya çıkamama fobisi oluşturan kız kardeşi için öğretmen arayan Mardin ağasının oğlu ile tanışırsa sizce ne olur?