15.BÖLÜM

1.7K 150 63
                                    

Aydın'ın beni götürdüğü alandan uzaklaşmışken karan biraz olsun hızını düşürdü. "Sen pansuman olurken..." Diyen adamla bakışlarım yanımda, yola odaklanarak konuşan karan'ı buldu. "Bir numara aradı. Aydın denen adammış..." Derken sesindeki öfkeyi gizleyemedi

"Kaçmak üzere olan babanı yakaladığını, bana vermesi için seni ona vermem gerektiğini söyledi... Eğer seni ona vermezsem Uraz girayın kaçmasına ve saklanmasına dahi yardım edeceğini söyledi. Beni sinirlendiren ve korkutan tabiki bu değildi. Beni asıl sinirlendiren o adamın seni neden istediği?! Bunu anlamamın tek yolu o adamı ondan almaktı. Kabul ettim. Bu kadar çabuk geleceklerini bende tahmin etmemiştim..."

Sustu. Bakışlarını bir anlığına bana çevirdi. "Anında babanın yakasına yapıştım. Aydın denen adama yıllardır olan borcu karşılığında seni vermiş. Yani aydın denen piç seni istemiş..." Derken hafif çenesi seğerdi. "Sen kardeşinin olayından sonra kaçıp gidince de aydın babana düşman kesilmiş..."

Aydın bu yüzden her yerde beni aradığını söylemişti. Adam resmen sapık! Borç karşılığı beni istemiş! "Mal mıyım lan ben?!" Diye sesli çıkıştığımı karanın beni bulan bakışlarından fark etmiştim. Frene basan karan anında bana doğru döndü. Aynı hızla belimi kavrayıp beni tüm gücüyle oturduğum yerden kucağına aldı

Batmakta olan güneşin vurduğu Kahverengi gözlerini gözüme çevirdi. "Ne yaşattıysam özür dilerim Güneş..." Sesine bir anda sakinlik çöktü . Bakışları yüzümde dolaştı. "Karanlık Dünyamın tek ışık kaynağısın güneşin kızı...kimin ne düşündüğünü bilmem ama benim nefes alma sebebimsin"

Eli cebine gitti. Bir kutu çıkardı ve kapağını açtı. Kırmızı, naif, kalp şeklinde yüzüğü kutudan çıkardı, eline aldı. Bakışları tekrar beni buldu. "annem, ölmeden bir hafta önce bu yüzüğü elime tutuşturmuştu..." Yutkundu. "İlerde sevdiğin kadına bu yüzükle evlenme teklifi et. Kalbini ona emanet edercesine tak parmağına..." elimi tutup yüzüğü parmağıma taktı

"Kalbini, kalbinle birleştirircesine tak... Ve o kalbi hiç kırma. Bilki o kalp kırılırsa seninde kalbin kırılır, çünkü o artık iki ruhun tek kalbi demişti"

Gözlerim dolmuştu, gözleri dolmuştu. Ne kadar naif bir annesi vardı. Keşke benimde annem böyle olsaydı... Bakışını kaçırdı. Akan gözyaşlarını göstermek istemiyormuşçasına elini yüzüne götürecekken elini tuttum. Afallayarak bana baktı. Elimi uzatıp gözyaşlarını sildim. "Artık iki ruh tek kalp... Ağlarsan ağlarım"

Hafif sırıttı. Kollarımı sıkıca boynuna doladım."beni gerçekten o adama vereceğini düşündüğüm için özür dilerim..." Elleri saçımı okşarken sıcak nefesiyle kulağıma fısıldadı. "Sen beni kabul ettiğin sürece seni kimseye vermem Güneş... Veremem... İntihar etmek olur bu... Nefesimi kesmek, kendi ölümümü yazmak olur..."

Arkası arkasına çalan korna sesiyle karandan ayrıldım. Arabayla yanımızda beliren Ömer, vücudunu yarıya kadar pencereden dışarıya çıkarmıştı. "Abi bölüyorum ama bu Aydın denen şerefsiz peşimize ordu taktı!" Diye telaşla bağırdı

Ardından duyulan silah sesiyle kaya anında belimi kavradı ve yan koltuğa otutturdu. "Başını eğ!" Anında silahını çıkardı ve arabayı çalıştırdı. "O kadar adamı boşa toplamadım Ömer! Lastiklerini patlatın birşey yapın!" Diye bağırdı ve hızla gaza yüklendi

Silah sesleri oldukça yükselirken karan okkalı bir küfür savurdu. Boynundaki ve alnındaki damar yine yerini almıştı ancak bu kez çok daha fazla sinirli Görünüyordu. Anında telefonu aldı ve birini aramış olacak ki telefonu kulağına götürdü

"O adamı almadan burdan gitmek yok!" Telefonu kapattı ve biraz daha yüklendi gaza. ayyyy!!! Neden hep böyle oluyor ya?! Niye hep kendimizi silahların ortasında buluyoruz?!" Diye söyledim bağlı olan kemerime sıkı sıkı sarılırken. Araba birden duraksar gibi olduğunda karan küfür savurdu

Öğretmen Hanım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin