8. Bölüm

7.6K 598 259
                                    

"Orman'ın içinde, belirli yerlere minik kağıtlara sorular yazdık ve sakladık. O soruları bulup çözerek sakladığımız anahtarı bulucaksınız. İlk bulan sınıf kazanmış olacak ve ödülü almaya hak kazanacak" diyen müdür yardımcısı' nın söyledikleriyle çocukların heyecanı arttı. Boynunda asılı olan düdüğü eline alan müdür yardımcısı, dudaklarına götürmeden hemen önce "o halde, yarış başlasın" dedi ve düdüğe üfledi

Dağılmaya başlayan sınıflarla birlikte çocuklara baktım. "Haydi bakayım yavru kurtlarım. Göreyim sizi" dedim ve orman'a doğru ilerledik

Yaklaşık üç dakika sonra Berfin, "Buldum! Buldum! Buldum! Diye bağırarak parmağıyla karşıdaki ağacı gösterdi. "Üstünde çarpı işareti var!" Dedi ve hızla ağacın yanına doğru ilerledi. Önce yere bakındı gözleri, aradığını bulamamış olacak ki bu kezde yukarıya baktı. Bakışlarını karan Bey'e çevirdi. "Karan abi, orda yukarıda. Sen alır mısın? Senin boyun uzun" dediğinde can hemen öne atıldı

"Çekilin ben alırım. Benim de boyum uzun" dedi minicik boyuyla. Ağaca sarıldı. Bir ayağını kendisinin asla yetişemeyeceği, oldukça yukarıda olan dala atmaya çalıştı. Başaramayınca kaşları çatıldı. Bir kez daha denedi ve bir kez daha yapamayınca Berfin'e baktı. "Normalde çıkarım ama bu kez ağaç baya büyük. Ağaç normal değil yani" dediğinde sırıttım

Karan Bey gidip kağıdı aldığında içini açıp okudu. "Arıların evlerine verilen isim?" Nazlı, Berfin, Erkan üçlüsü anında "kovan!" Diye yanıtladı. "Aferin doğru" dedim ve havaya bakındım. "Demekki buralarda bir yerlerde arı kovanı olacak"

"Of! Yeter! Ödül falan istemiyorum. Çok yoruldum!" Diye söylenen can, belini sertçe ağaca yasladı. Ardından gidip aynısı Berfin yaptı. "Valla bencede" diyen Erkan da gidip sertçe kendini ağaca yasladı. "Bulamadık da zaten" dedi Erkan. Duyduğum vızıltı sesiyle kaşlarımı çatıp başımı yukarıya kaldırdım. Arı kovanı sallanıyordu ve içinden arı sürüsü çıkıyordu. Kağıtla birlikte arı kovanı yere düştüğünde, Ağaca yaslanan çocuklar çığlık atıp kaçıştı

Arılar etrafımızı sarmaya başladığında ayrı ayrı yerlere dağılan çocuklara baktım. "çocuklar Kaybolucaksınız!"
Nazlının sesi doldurmuştu etrafı
"Ay buraya kadar geldik. Hayatta bırakmam bu kağıdı burda" dedi ve eğilip kovanın altında kalan kağıdı almaya çalıştı. "gel şuraya deli kız" diyen Viran Bey yeğenini kucağına alıp koşmaya başladı

Ellerini havada sallayarak orman'ın derinliklerine doğru koşan Erkan'ın peşinden gittim. "Erkan dur! Yanlış yöne gidiyorsun" diye bağırdım koşmaya devam ederken. "Öğretmenim!!! Allah!!! Bunların sayısı git gide artıyor!" Diyerekten hâlâ koşmaya devam ediyordu. Nihayet yetişip kolundan tuttum ve kendime çevirdim. "Oğlum bu tarafa koşucaksın!" Dedim parmağımla gittiği yönün tersini gösterirken

"Tamam öğretmenim. Tutmayın beni!!!" Dedi ve gösterdiğim yöne doğru koşmaya başladı. "Ayyy! Tamam yani biliyorum bal gibi bir kız olduğumu ama uzak durun benden be!!!! Aradığınız şey yok bende" diye bağırarak koşuşturuyordu Berfin. Biri hafifçe koluma vurduğunda kaşlarım çatıldı. "çocuklara bakim derken, arılara yem olucaksın öğretmen Hanım" diyen karan Bey, kolumdaki arıyı attırmıştı

Etrafımızı saran arılarla koşmaya başladık. Erkan'ın çığlık sesini duyduğumda gözlerim açıldı. Birden duran çocuğun yanına doğru gittim. Dudağını tuttuğunu gördüğümde acıyla bir kez daha bağırdı. "Öğretmenim dudağım!!!" Dediğinde elini tutup dudağından çekmesini sağladım. Şişmeye başlayan dudağı oldukça komik görünüyordu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ya! Namusumu kirletti! Dudağımdan öptü!"

Diye bağıran Erkan nerdeyse ağlayacaktı. "Tamam hadi gidelim, buz koyarız"
elinden tutup ilerlettim

***

Öğretmen Hanım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin