"Güney!.. hayır olmaz, olmaz!.. koşma!.. Güney koşma diyorum!.." diye bağırırken peşinden koşuyordum. Hızla gelen araba ve Arabanın Güneye çarpmasıyla olduğum yerde çakılı kaldım. Donuk bakışlarım duraksayan arabayı buldu. Şoför koltuğunda oturan adam ve yanında beliren kadınla bir şok daha geçirirken arabanın basıp gitmesiyle kardeşimin kanlar içindeki görüntüsü gözümün önüne serildi
Ayağımı kaldırıp adım atmayı denedim. Adım atmak güç gelir miydi? Geliyordu. Atamıyordum. Bacaklarımda güç kalmamıştı. Titriyorlardı. Beynim uyuşuyor gibiydi. Gördüklerimin ve yaşadıklarımın şokunu atamıyordum. Zorla da olsa yerde, kanlar içinde yatan kardeşimin yanına gelmeyi başardım
Bacaklarım artık daha fazla dayanamadığında olduğum yere çöktüm. Gözyaşlarım arasında zorla "güney" diye mırıldandım. Yüzünü titreyen ellerimin arasına aldım. Bir kez daha mırıldandım adını. Ve bir kez daha gelmedi ses. "Güneyyyy!!!" Diye bağırdığımda boş sokakta yankılandı acı sesim
...
İrkilerek gözlerimi açtım. Zihnimde canlanan şeyin etkisiyle etrafıma bakındım. Hâlâ aynı yerdeydim. Vücudumu saran acıyla yüzümü buruşturdum. Doğrulmaya çalıştım. Daha fazla canım yanınca vazgeçip belimi duvara yasladım. Öksürdüm. Öksürdükçe kan kustum. Nefret ediyordum kandan. Nefret ediyordum kan kokusundan
Başımı eğdim. Karnıma baktım. Kan akmıyor gibiydi. Yerdeki kan birikintisine kaydı bakışlarım. Belkide akacak kan kalmamıştı. Sıcak gözyaşım soğuk tenime değince ürperdim. Etrafa bakındım. Yoktu. Kimse yoktu. Yine karanlık, yine yalnızlık ve ben
Çok düşünüyordum. Neden annem beni hiç merak etmemişti? Hiç mi gelmiyordum aklına? Hiç düşünmüyormuydu beni? Babam. Hiç mi sevmemişti beni? Hiç mi evladı olarak görmemişti? Neden bir kere bile sarılmamışlardı, saçımı okşamamışlardı, korkma biz buradayız dememişlerdi?!
Korkuyordum. Çok korkuyordum. Karanlıktan, kandan, soğuktan nefret ediyordum. Ve git gide daha da çok soğuyordum. Daha çok kan kokuyordu etraf. Ve daha çok karanlaşıyordu her yer. Kuruyan dudağımı yaladım. Ağzıma gelen kan tadıyla yüzümü buruşturdum
Çocuklar, kaya , Ömer, karan nerdeydi? Ne haldelerdi? Burdan sağ mı çıkacaktım ölü mü? Bunların hiçbirini bilmiyordum. Bildiğim tek birşey vardı. Yalnızlık hiç bu kadar acı vermemişti. Canım daha önce hiç bu kadar acımamıştı. Bir an odaya yayılan ışığın gözümü almasıyla yüzümü buruşturdum
Karşıma konulan bilgisayarın ekranında Karanı gördüm. Sonra ekran beşe bölündü. Kayanın elleri hâlâ kelepçeliydi. Ne yaptıklarını bilmiyordum ama bilinci kapalı gibiydi. Yan tarafdaki bölgeye kaydı bakışlarım. Loş bir ışığın aydınlattığı, kapalı alanda olan ömerdi. Sonra alt kısımdaki bölgeye kaydı bakışlarım. Ayşen'e. Onunda bilinci kapalı gibiydi. Sandalyesinde öylece oturuyordu
Ve yine onu buldu bakışlarım. Ne yapacağını şaşırmış gibiydi. Sağına soluna bakınıyordu. Elleri yumruk olmuştu. Zor duruyor gibiydi. Ağladığımı yanağıma doğru süzülen göz yaşından fark ettim. Nefesim kesilirken son bir kez öksürdüm. Nefes almak zulüm gibi gelirken ağzıma gelen kanı tükürdüm. Gözümün önü karanlaşırken son gördüğüm karanın ekranı terk edişiydi
Karan'dan
Birşeyler yapmak zorundaydım. Yaklaşık on dakikadır ne o şerefsizden ses gelmişti ne de ben yerimden kıpırdayabilmiştim. Şu küçücük lanet yer kocaman bir labirent gibi geliyordu! Hiç ışık yoktu. Ve on dakikanın sonunda igrenç ses kulağıma doldu. "Daha ne zamana kadar böyle bekleyeceksin? Hayır yani benim için hava hoş ama onlar ne kadar dayanır bilemem" dediğinde dişlerimi sıktım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öğretmen Hanım
Teen Fictionİlk atama yeri Mardin olan bir öğretmen , ve geçirdiği kaza nedeniyle dışarıya çıkamama fobisi oluşturan kız kardeşi için öğretmen arayan Mardin ağasının oğlu ile tanışırsa sizce ne olur?