4. Bölüm; Terk edilmek✨

983 64 28
                                    


🍀Merhaba çok sevgili okurlarımmmm.

🍀Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen


1 HAFTA SONRA

Bir ağaç... Dalları kırılmış, çiçekleri solmuş, yaprakları dökülmüş... Yaşamak için toprağa köklerini gömen, onu dışarı atmaya çalışan toprağa rağmen, sıkı sıkı güçlü kökleri ile hayata tutunmaya çalışan bir ağaç...

Az kalmıştı... Hissediyordum... Dallarım yavaş yavaş kırılıyor, ruhum bedenimden çıkmak için can atıyordu. Çiçeklerim henüz tomurcuk açmamışken, çiçek olmalarına izin vermeden koparıyorlardı. Ruhum bedenimde ki zindan da binbir demir eskitmişti. Çektiklerime isyan etmiyordum. Ama daha ne kadar çile çekeceğimi de bilmiyordum.

Belirsizlik canımı yakıyordu...

Bir şeyin ne zaman olacağını bilmemek, sonunu görememek yoruyordu. Bilmiyordum... Revenk'in ne zaman geleceğini bilmiyordum. Bir hafta geçmişti o günün üzerinden. Bir haftadır ne odamdan dışarı çıkmıştım, ne de kimseyle konuşmuştum.

Ama geleceğini söylüyorlardı. Çünkü gelmesi için sürekli aradıklarını ve her şeyi anlattıklarını söylemişti Serhat ağabey.Kızlar yemek getiriyor, benimle konuşmaya çalışıyorlardı.

Yine de nafileydi, çünkü benim kırgınlığım ve kızgınlığım onlara değildi. Hayata ve bunları yaşamama sebep olan zihniyeteydi. Anlayamıyordum. Kimseyi, hiçbir şeyi. Yapılanları anlamıyordum.

İnsanları anlamıyordum. Bir haftadır olan her şeyi öğrenmesine rağmen, Revenk'in hala neden gelemediğini anlayamıyordum. Yaşadıklarımı öğrenmesine rağmen, bana bir telefon bile açmayışını kaldıramıyor, gururuma yediremiyordum.

Onu tanımıyordum. Nasıl bir insan olduğunu bilmiyordum. Ne yapmaya çalışıyor bilmiyordum. Tek bildiğim şey, adıydı. Kişiliği, insanlığı, ruhu... Hiçbir şey bilmiyordum. Ama onu tanımamama rağmen, bir tek o gelince huzura erecek gibi hissediyordum. İnsan tanımadığı birisinin yanında huzur bulacağına inanır mıydı?

Ben inanmak zorunda kalmıştım...

Çünkü başka inanacak, güven verecek, sığınacak bir limanım yoktu. Beni yaşadığım fırtınalı havalardan, dalgalı denizlerden kurtaracak olan, gemimi güvenle bırakacağım tek liman oydu.

Çünkü başka yolum yoktu. Kimsem, anam babam, kan bağım olan kimsem yoktu. Dedem ağabeyim ve amcalarım... Onlar ise beni, o evden çıktığım gün silmişti... Emanet demeden, anne ve babamı bir an olsun düşünmeden beni o evden geri dönmemek üzere göndermişlerdi.

Kovulmuş muydum?

Hayır!

Sevilmiş miydim?

Hayır!

Bir gün olsun ezilmiş miydim?

Hayır

Bir gün olsun, başımı okşamışlar mıydı?

Hayır!

Sevgiye muhtaç bir kız çocuğu olarak büyümüş olabilirdim. Ama ben kendime yetmesini de bilirdim. Mutlu olmak için kimsenin sevgisine ihtiyacım yoktu. Çünkü sevgi verilebilecek ve sevgi ile büyütülecek yaşı çoktan geçmiştim...

Odamda oturmuş, Helin'in yeni getirdiği bir kitabı okuyordum.

Kitap; bir kadının bir adama, çocukluğundan ölümüne kadar olan aşkını, ne zorluklar çekerek, ne mücadeleler ile karşı karşıya kaldığını, adamın ise kadın ile birkaç sefer karşılaşmalarına rağmen kadından hiçbir şekilde haberinin olmamasını anlatıyordu.

YÜREK YANGINIM (TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin