🍀Merhaba canımın içleri.
🍀Hepinizi çok özledimmm.
🍀Daha fazla uzatmadan; iyi okumalarrr.
Geşa Dilda Bozkurt
Yolculuk sakin bir şekilde ilerliyordu. Fakat düşüncelerim hiç de sakın değillerdi. Deli düşünceler ve fikirler arasında kayboluyordum sanki...
Geçen, yaklaşık yirmi dakikanın ardından araba dururken, Serhat ağabey, "Geldik, kızlar yenge, kimseyle muhattap olmayın, alacağınızı alın, çıkın, ücreti ile ilgilenmeyin bir daha söylüyorum, kimseyle muhattap olmayın! Özellikle kadınlarla. Kendini bilmez kadınlarla dolu etraf." Diyerek uyarısını yaptı ve arabadan indi. Arkasından bizde inerken,"Yenge, hava soğukmuş, keşke üzerine bir şey alsaydın." Diyen Alaz'a çevirdim bakışlarımı, gülümseyerek,
"O zaman çarşaf giymenin ne anlamı kalırdı güzelim? Amacım vücudumun belli olmaması değil mi zaten?"
"Yani öyle de... Ne bileyim... Hava soğuk ya. Hasta olma diye dedim." Derken yüzünde mahçup olmuş bir ifade vardı.
"Biliyorum iyi niyetinden dediğini, hadi gidelim alacağımızı alalım ve gidelim." Derken, Serhat ağabey önümüzde, Adar ağabey ise arkamızda yürümeye başladık çarşının içine doğru, gezdiğimiz tezgahlardaki güzel kumaşlar göze hitap ederken, kayınlarım esnaf ile konuşuyorlardı.
"Selamün aleyküm dayı!" Diyerek, fistan satan bir esnafın önünde dururken, seslendi Serhat ağabey.
"Aleyküm selam! Hoşgeldiniz BOZKURT ağaları, sizlerde hoşgelmişsiniz hanım kızlar." Derken başımı bile kaldırmadan, fistanlar ile ilgilenmeye devam ettim.
"Hoşbulduk, güzel ve ağır parçalardan çıkar kızlara," dedi büyük kaynım.
Adamın çıkardığı fistanlar hem ağır hem pahalıydı. Ama çok güzellerdi. Aldığımız birkaç parçanın ardından, bütün ihtiyaçlarımızı almıştık, ayrıca bütün itirazlarıma rağmen, Serhat ağabey bana bir telefon almıştı. Hissettiğim açlık ile birlikte midem bulanırken çok halsiz hissediyordum. Sahi, en son ne zaman yemek yemiştim?
Dün akşama kadar kaç kere misafir gelmişti, ve akşam büyük bir aşireti misafir etmiştik, yemek yemeye fırsatım bile olmamıştı. Sabah da canım hiçbir şey istemiyordu ve yemek yememiştim. Daha öncesindede, yemek yemeyi önemsemeyi bırakmıştım. Ölmeyecek kadar yiyordum. Şimdi ise midemin açlıktan kazandığını hatta bayılacak gibi hissettiğimi çok rahat söyleyebilirdim.
"Alacağınız başka bir şey kaldı mı kızlar? Bir eksiğiniz varsa alalım hazır dışardayken, yoksa arabaya geçelim artık."
"Benim bir eksiğim kalmadı, kızların da yoksa gide-" diyerek küçük kaynıma cevap vercekken lafımı bölen, ilerden gelen ve yüksek sesi ile, kayınlarıma seslenen iri yarı, sarışın bir adamdı.
"Oooo! BOZKURT ağaları da buradayımış! Hayırdır? Hangi rüzgar attı sizi buraya? Siz hiç çıkar mıydınız çarşı pazara?" Derken gelip iki kaynım ile tokalaşmıştı.
"Bizim işimiz, şirketimizde fabrikalarımızda alın teri dökerek ekmek parası kazanmak Zahir ağa! Ne işimiz olur çarşı pazarda?" Diye gülerek cevap verdi Serhat ağabey. Bayağı samimi duruyorlardı.
"Valla bilemem orasını! Şuan çarşıdasın, hatta bir kozmetik mağazasının önündesin. Ne yaptığını bilemeyeceğim burada. Ha Adar? Nasıl gidiyor işler?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREK YANGINIM (TÖRE)
Fiksi UmumDaha küçük yaşta hayatın zorlukları ile karşılaşan Geşa Dilda BOZKIRAN ve onu huzur ile mutluluğa ulaştıracak olan nice zorluk ve sorun... Kardeşinin ölmemesi için, başka bir kadına aşık olmasına rağmen evlenmeyi kabul eden Revenk BOZKURT... Kendi...