17. Bölüm; Özlem ✨

370 28 1
                                    

🍀Merhabalar çok sevgili okurlarımmmm

🍀İyi okumalar. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen...

Geşa Dilda Bozkurt....

Yürüdüğüm yollar tozlu topraklıyken gözlerimi kapatmayı, taşların ayağıma batmaması için özgür bir ruhla uçmayı, kendi kendime yollarda yürümeyi öğreneli çok oluyordu. Yıllardır gelemediğim o tozlu yollarda bugün gözlerimi kapatmadım. Gözlerimden yaşlar gelmesine rağmen çakılların ayağıma batmasına izin verdim. Ben kendi ruhumu serbest bıraktım. O gün o iki mezar arasında biraz daha büyüyüp olgunlaştım...

Büyük, siyah mezarlık kapısından içeri girdikten sonra Fatiha okumaya başladım. Anne ve babamın mezarına varana kadar tek tek mezarları geçtim.
Büyük yazılarla 'Bozkurt Ailesi' yazan, etrafı demir direklerle çevrelenmiş mezarlıklara varınca burnumun direği sızladı. Gözyaşlarını gözlerine dolarken kendimi tuttum ve içeri girdim. Şerwan ve Zarin anlayışla, ben bir şey demeden benden biraz uzakta beni bekliyorlardı.

Önce annemin mezarına yaklaştım ve iki mermer mezarın arasında kalan boşluğa, toprağa oturdum.

"Annemm... Babamm..." Dedim dolu dolu. Gözlerimden iri iri damlalar akmaya başlarken peçemi indirdim nefes almak adına.

"Geldim. Yıllar sonra da olsa geldim. Özür dilerim, o kadar uzun zaman oldu ki gelmeyeli. Sizi o kadar çok özledim ki... Size anlatacak ne çok şeyim birikti anne. Senin küçük kızın büyüdü artık. Kocaman oldum anne. Çektiğim zorluklar beni büyüttü anne. Ben kendi kendimi büyüttüm. Düştüm, kalktım, yoruldum. Ama büyüdüm anne... Bazen diyorum ki keşke yaşasaydınız, keşke başımda olsaydınız... Ama Allah'a isyan etmek istemediğim için bu düşüncemden vazgeçiyorum."

"Anne ben artık baş edemiyorum. Her şeyin üstesinden gelemiyorum. Kalbim acıyor anne. Küçüklüğümden beri yemek yemeyi çok severdim... Amcamlar yediğim lokmaları saydılar, evlendim. Ekmek yiyecek hal bırakmadılar... Şimdi istesem bile yiyemiyorum biliyor musun anne? O kadar zayıfladım ki... Kuş gibiyim baba. Yakında yuvadan tekrar uçacağım." Dedim gülerek. Dışarıdan gören biri halime deli derdi herhalde.

"Bugün ilk defa aylar sonra içimden gelerek iştahla yemek yedim... Şerwan beni size getireceğini söyleyince o kadar mutlu oldum ki... Anne, baba... O, o kadar iyi bir insan ki... Beni çok seviyor. Beni yaşadıklarımdan kurtarmak için kendi hayatından vazgeçti ve benimle evlenecek baba. Ağabeyimi size şikayet etmeyeceğim. Ben onu Allah'a şikayet ettim... Baba... Acaba yaşasaydınız nasıl bir hayatımız olurdu?" Dedim ve dizlerimi kendime çekerek kollarımı bacaklarına sardım.

"Sizinle onkadar çok kalmak istiyorum ki şuan... Kendimi o kadar güvende hissediyorum ki anlatamam. Hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey söylemeden sadece burada böylece oturmak istiyorum. Sizi hissetmek, varlığınızı bilerek uyumak istiyorum. Anne, baba... Ben sizi çok özlüyorum. Varlığınıza o kadar ihtiyacım var ki..." Dedim ve dudaklarımdan bir hıçkırık çıktı...

Hıçkıra hıçkıra, içimi çeke çeke öyle bir ağlıyordum ki. Sanki yüreğim sökülüyordu. Kendimi o kadar güvende, o kadar huzurlu hissediyordum ki. İnsanım anne ve babasının yanında olması ne kadar büyük bir nimetmiş şimdi anladım. Babamın mezarına koydum elimi. Toprağı okşarken avucumun içini toprakla doldurdum ve sıktım.

"Acaba nasıl kokuyordun baba? Bu yaşımda toprak değilde seni koklamayı ne çok isterdim... Baba keşke yaşasaydın, keşke yanımda olsaydın, keşke beni koruyup kollasaydın. Canım yandığında sana koşmak gibi hayallerim var mesela baba. Hiç gerçekleşmeyecek hayallerim var babam. Şuan kendimi o kadar güvende hissediyorum ki. Yanınızda huzur buluyorum." Omuzlarım şiddetle sarsılıyordu. Sanki nefes alamıyordum...

YÜREK YANGINIM (TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin