12: Büyü vs Sevgi

18 4 8
                                    

Hinode

Sadece o turuncu gözlere odaklandım. Dondum. O kadar parlak ve turuncu ki gözleri..

"Sevgilim?"

"Hinode?"

Ben transa geçmiş gibi gözleri izliyorum. İlerlemek yerine diğerleri de yanıma geldi. Sanırım birkaç gün bu görüntü yüzünden çığlık atarak uyanacağım.

"K-Karan abi?"

Aynı anda kafalarını benim baktığım yere çevirdiler. Gözleri fal taşı gibi açıldı, bir süre öyle kalakaldılar. Sonra Aster abla koşarak turuncu gözlerin yanına gitti. Zakat ise beni şoktan çıkarmaya çalışıyor. Belki abarttığımı düşünebilirsiniz ama şu görüntü tramva gibi birşey.

Zakat beni insan formuna çevirdi kendisiyle birlikte. Elimden tutup yanağıma ufak bir buse kondurdu. Bu hareketine gülümsedim. O ise sonunda verdiğim tepki ile sevinçle gülümsedi. Tuttuğu elimle birlikte ilerliyoruz. Her adımımda turuncu gözlere daha da yaklaşıyoruz. Gerilimim de artıyor haliyle. Hava karanlık, bilmediğim bir orman..

Koskoca ormanda yalnızca ayaklarımızın ezdiği düşmüş kuru yaprakların sesi yankılanıyor. Arada esen rüzgar ve ağaç dallarının uyumlu sesini de unutmamak lazım. Yıldızlar ve ay, sanki bizi sakinleştirip yol göstermek için parlıyorlar. Tüm bunlara yabancı bir ses daha var burada. Aster ablanın sesi. Daha doğrusu çığlığı?

Oraya yaklaştığımızda Aster abla bir ağacın önünde kollarından destek alarak kalkmaya çalışıyor. Karşısında Karan abim. Parlaklığından ışık saçan turuncuları tamamıyla Aster ablaya bakıyor. Bir anda bize döndü. Hızla bize yürümeye başladığında Zakat önüme geçip kurt formuna dönüştü. Ben salak gibi öylece kalakaldım. Zakat savunma pozisyonuna geçti ve hırlayarak konuştu.

"Hinode! Uzaklaş!"

Dediğini yapmak zorundayım. Şu an ki Karan abi ile asla savaşamazdım. Tamamıyla uzaklaşmak yerine Aster ablanın yanına koştum. Ellerinden tutup ayağa kaldırdım. Kurt formuna dönüp onu sırtıma aldım. Aklıma yolda gördüğümüz göl geldi. Hızla oraya koştum. Normaldeki hızımdan kesinlikle daha hızlı.

Yolda uzakta olsa bile hırlama sesleri geldi. Bu fazlasıyla korkunç. Ne yaşadığımızı anlamadım. Göl kenarına vardık. Aster ablayı bir ağacın altına oturttum. Biraz su verdim. Meraklı gözlerimi anlamış olacak ki konuştu.

"Karan'ın yanına insan formunda gittim. İyi olup olmadığını soracaktım git başımdan dedi. Bende hayır deyince beni havaya kaldırıp ağaca fırlattı. Büyüyle.."

Son cümlesi ile birşey hatırlıyormuş gibi oldum. Evet! Kitapta okumuştum!

"Bir gamma ilk defa büyü öğreniyorsa veya gözleri fazlasıyla parlıyorsa uzak durun. Saldıracaktır."

"Ne?"

"Sesli düşündüm sanırım."

"Nasıl sakinleştireceğiz peki?"

Direk olarak konuya giren Aster abla ayaklanacakken durdurdum.

"Bunu ben yapacağım. Bu halde gelemezsin. Büyü ne kadar ağır biliyor musun?"

"Yaşıyorum şuan zaten yani gayet iyiyim."

Ona ne kadar gelme desem bile gelecek. Değil mi?

"Kitaptaki sözleri söyleyeceğiz. Kitap da Karan abide olmalı."

Dudaklarını birleştirip etrafa baktı. En son böyle olduğunda zekice bir fikir bulmuştu.

"Bizde alırız"

Üç RuhluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin