15: Binlerce Parça

11 2 7
                                    

Karan Doğan

Gözlerimi araladım. Etrafımdaki sessizlik beni rahatsız etti. Odaya bakındım. En son yıldızım vardı. Gitmiş olmalı. Moralimin düştüğünü farkettim. Hadi ama, onun seninle kalacağını mı düşündün Karan?

Kulağıma dolan çınlama ve ardından gelen güçlü uğultu acıyla hafifçe inlememe sebep oldu. Of gamma of! Gözlerimi kapattım ve kendimi yine o boşlukta buldum. Sinirle çıkıştım.

"Dünkü yaptıklarından sonra utanmadan beni nasıl çağırırsın! Hemde beni rahatsız ederek!"

Cevap gelmedi. Dünden sonra artık ona efendisiymiş gibi konuşuyorum. Öyleyim zaten.

"Konuşsana!"

Yeniden cevap sessizlik olunca sinirlerim oldukça artmıştı.

"KONUŞSANA GAMMA!"

"B-buyurun efendim"

Onu dizginlemeyi başardığım için içimden gülümsedim. Derin bir nefes aldım sabır diler gibi.

"Sen çağırdın ya beni hani? Bide bir daha kulağımı falan çınlatmazsan sevinirim. Evet ne diyecektin?"

"Üzgünüm efendim. Sadece bugün kendimi huzursuz hissediyorum. Söylemek istedim. Hislerim hassas ve kuvvetlidir. Dikkatli olun. Size zarar gelmesini istemem."

"Diyene bak, hah!"

"Dün ne yaptığını gördük Gamma!"

Sigma ve Deltamın sesini işittiğimde heyecanla etrafımda döndüm. Çok özledim onları! Kabul sigmayı da biraz özlemiş olabilirim.

"Karanım! Seni görmeyi öyle çok özledim ki. Bu mor lahana bir susmuyor! Arkada bır bır yeter!"

"Sen sus cırtlak kırmızı!"

"Ben koyu kırmızıyım bir kere!"

İkilinin kavgasına gülmeden edemedim. Daha doğrusu kahkaha atmış olabilirim. Mor lahana mı? En iyi benzetme olabilir! Cırtlak kırmızı için bir şey diyemeyeceğim..

Benim gülme sesimi duyan ruhlar susunca oluşan sessizlik dikkatimi çekti ve durdum.

"Tartışmayın artık. Yeter karnım ağrıdı. İkinizi de çok özlemişim. Ama artık gitmem gerek. Fazla kaldım burada."

Uyanmak için verdiğim komutla uyanmak üzereyken gammanın beni uyaran cümlelerini duydum.

"Dikkatli ol lütfen!"

Gözlerimi araladım. Bordo deri koltukta oturan Akay'ı gördüm. Telefonka uğraşıyor ama aklı başka yerlerde. Eminim. Kafasını kaldırıp bana baktı. Uyandığımı görünce yanıma yaklaşıp ayak ucuma oturdu. Eliyle bacağıma hafifçe vurdu. Kafasını bana çevirdi.

"İyi misin?"

"Hmhm."

"Kalk o zaman."

Anlamsız bakışlar attım ona. Ardından jeton düştü. Büyük ihtimalle artık bunalmış ve benimle dışarı çıkmak istiyor. Bunu düşündüğüm anda kalktım. Daha doğrusu çalıştım çünkü hareket edemiyorum doğru düzgün.

"Üzgünüm. Gel yardım edeyim"

"Saçmalama Akay. Özür dileyecek birşey yok bunda. Ama yardıma hayır demem."

Kıkırdayıp kolumdan tuttu ve kalkmama yardım etti. Bastona benzer bir şey getirdi. Tutmamı sağladı. Artık daha rahat yürüyebiliyorum. Tam odadan çıkacakken aklıma gelen şey ile duraksadım.

"İzin almadan habersiz mi çıkacağız?"

"Sence ben böyle birşey yapar mıyım?"

Göz kırptı. Tabi ya. Buna kendisi bile izin vermezdi tabiki izin almış olacak.

Üç RuhluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin