2: İlk ve Gerçek?

68 6 3
                                    


Akay

Ben duvara, duvar bana bakıyor. Bir şey düşünüyor muyum? Hayır...

*Akayım. Delta konuştu. İyiymiş. Karan için endişeliymiş sadece. Bence gidelim yanına.

Alfamın söyledikleriyle rahat bir nefes aldım. Ama ya beni suçlarsa?

*Öyle mi diyorsun?
*Öyle diyorum Akayım. Hadi.

Alfam haklıydı. Onun yanında olmalıydım değil mi? Tek dostu olarak. Karan için asla arkadaşım demedim. Çünkü dost ve arkadaş arasında uçurumlar kadar fark var aslında. İsteyen uçurumları yok sayar olduğu yerde kalır, isteyen uçurumların farkında olmasına rağmen karşıya geçmeye çalışır. Anlatabildim mi bilmiyorum.

Karan'ın kaldığı odanın kapısına geldim. Tam kapıyı açacakken çıkan bedenle göz göze geldim. Bu arkadaşım ve Karan'a yardım eden doktor arkadaşım Onur'du. Gergin olduğumu anlayıp gülümsedi.

"Merak etme Akay. Gayet iyi. Ne olduğunu bizde pek anlamadık. Ama hızlı iyileşti delta olduğu için. Üzerini değiştiriyordu. Sonra çıkabilirsiniz."

Minnetle gülümsedim.

"Çok sağol Onur. Ne kadar teşekkür etsem az"

"Bir şey değil Akay. İşim bu. Hastam var benim gitmem gerek. Geçmiş olsun"

Onur uzaklaşırken kapının kulpunu tuttum. Çevirerek yavaşça kapıyı araladım. İlk başta kimseyi görmeyince titreyen sesimle seslendim.

"Karan?"

"Hm?"

Gelen ses ile yumuş yumuş oldum diyebilirim. Sesi yorgun ve bitkin ama aynı zamanda yeni uyanmış bir çocuk gibi çıkmıştı. Tatlılığını yemek istiyorum ama çok büyük maalesef.

Araladığım kapıdan içeri girdim. Biraz ilerledikten sonra görüş açıma giren dostuma baktım. Üzerinde bol mor renk bir kapşonlu sweat, altında siyah eşofman var. Beyaz hastane yatağında bağdaş kurmuş, doğruca yere bakıyor. Ne kadar belli etmemeye çalışsa da bakışları her şeyi açıklıyor zaten. Belirsizlik ve bilmemezlik.

Yavaşça ilerleyip yanına yerleştim. Yüzüne baktım, hala aynı bakış. Elimle kafasını omuzuma yasladım. Anlatmak isteyecekleri var. Anlatana kadar bekleyeceğim. İnanmadınız değil mi? Ben ve sabır? İmkansız.

"Evet?"

"Senin arkandan gelirken zihnimde deltam dışında başka bir ses bana konuşunca afalladım ve anlamadığım bir şekilde bir anda insan formuna dönüştüğümde hızımdan dolayı savruldum ve kafamı ağaca çarptım ama sorun şu ki kendimi o an bir omegadan bile güçsüz hissediyordum sonra sen geldin işte."

Tek nefeste sıraladığı cümlelerin ardından derin bir nefes aldı. Ben ise hala cümlelerin etkisindeyim. Kendi kurtu dışında bir ses nasıl duydu ki? Ayrıca nasıl kendi isteği dışında insan formuna bir anda dönüştü? Ya ben bugün fazla sorguluyorum her şeyi.

Ben ciddi bir şekilde düşünürken burun çekme sesi duyduğumda sağıma baktım. Gözleri doldu.

"Ç-çok korkuyorum Akay. İlk defa böyle birşey yaşadım. Çok k-kötüydü-"

Kendime çektim hemen ve sarıldım. Tıpkı onun bana yaptığı gibi...

"Kara~ Ağlama yüzyılın deltası. Hem ben yani dünyanın en iyi alfası ve dostu Akay Yılmaz olarak bu işi çözeceğim. Bana güven."

Övünerek kalın bir sesle konuşmama hafifçe kıkırdadı. Bende biraz güldüm. Ona "Kara" dememin sebebi hem isminin kısaltılmışı, hem de esmer olduğu için. Daha sonra yüzümde samimi ve içten bir gülümseme oluştu. Gamzeleri...

Üç RuhluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin