Sizi şaşırtmak istedim, yepyeni bir bölümle tekrardan beraberiz 🍷
Yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Sonraki bölüm için heyecanlı olduğumu bilmenizi isterim. 🖤
Sınır: 40 vote + 50 yorum sonrasında bölüm gelecektir. *
Sessizlik bedenimi tüketirken zamanın sadece bir yanılgı olduğunun farkındaydım. Ben vardım, yaşıyordum. Nefes almaya devam ettiğim sürece de yaşamaya devam edecektim. Ne kadarını hissediyordum. Bilmiyordum. Bana gelmeni bekleyeceğim dediğinden sadece iki hafta geçmişti.
İnsan unutamadığında, saatlerin, günlerin hatta haftaların bir anlamı kalmaz. Geçtiğini sanırsın, ama o sadece takvim yapraklarında ilerleyen sayılardır. İçindeki boşluk ise hiç kıpırdamaz. İşte ben de böyleydim.
Üzerinden tam iki hafta geçti. Karahan'ı görmeden, onun sesini duymadan, ona dair tek bir iz olmadan geçen on dört gün. Önce kolay olacağını düşündüm. Kendimi kapattım, kaçtım, görmezden geldim. Günlerce kendimi derslere gömdüm, her şey normalmiş gibi davrandım. Ama içimde bir şey, yerinden kıpırdamadan öylece duruyordu. Fakat garip olan şu ki, Karahan da ortalıkta yoktu. Derslerine girmediğimde bile, en azından bir yerlerde karşılaşmayı beklemiştim. Ama olmadı. Sanki o da yok olmuştu.
Bugün, tekrar üniversitenin kapısından adım attığımda, içimde hafif bir sızı hissettim. Omuzlarımı dikleştirdim, yüzüme ifadesiz bir maske taktım ve derin bir nefes alarak koridorlara ilerledim.
Karşımda gülen gözleriyle bana bakan Pelin'e doğru yürüdüm.
"Mahper'im," dedi gülerek. "Baştan anlaşalım bu akşam doğum günümü bizim barda kutluyoruz. Kaçmaya falan çalışırsın yakalarım," dedi heyecanlı bir şekilde.
Gözlerimi kaçırarak hafifçe gülümsedim. "Gelmeyi çok isterim ama kendimi iyi hissetmiyorum beni bu seferlik affetsen olmaz mı?"
Pelin kollarını göğsünde bağlayarak kaşlarını çattı. "Bak, Mahperi. Bunu kabul edemem. Üzerine yemin falan mı ettin? Eğlenmeyeceğim, dışarı çıkmayacağım, hayattan soğuyacağım diye? Yeter artık! İki haftadır görünmüyorsun, kayboldun resmen."
Gözlerimi devirdim. "Abartıyorsun."
Pelin kaşlarını kaldırıp kollarını iki yana açtı. "Abartıyor muyum? Mahperi, iki hafta önce bile doğru düzgün konuşmuyordun! Üzerinden kamyon geçmiş gibi dolaşıyordun. Bir de benden daha fazla abartma yeteneğin olduğu ortaya çıkmasın lütfen."
İç çekerek başımı iki yana salladım. Pelin'in inatçı olduğunu biliyordum ama bu sefer konuyu değiştirebilir miydim emin değildim. "Sadece... iyi hissetmiyorum. Bilmiyorum, beraber başka zaman planlasak olmaz mı?"
Pelin ellerini beline koyarak başını iki yana salladı. "Hayır. Başka zaman falan yok. Bu gece. Birkaç saat bile olsa. Dans edeceğiz, eğleneceğiz ve sen kafandaki her şeyi bir kenara bırakacaksın. Buna ihtiyacın var ve ikimiz de bunu biliyoruz."
Sustuğumda gözlerimi kıstı ve devam etti. "Bana söyle. Eğer gerçekten istemiyorsan, seni zorlamayacağım. Ama... kaçmak istiyorsan, onu da anlayacağım."
Gözlerimi kaçırdım. Kaçmak mı istiyordum? Bilmiyorum. Gerçekten bilmiyordum. Ama kaçtıkça her şey daha ağırlaşıyor gibiydi.
Pelin'in gözlerine baktım. Onun heyecanını, enerjisini kıramazdım. Derin bir nefes aldım ve pes ederek omuzlarımı düşürdüm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARLI GECE (+18)
Teen FictionYaş farkı vardır, cinsel içerik içermektedir. Kartlar bir anda dağıtıldı. Harlı ateşin aceleci kıvrımlarında yazılan gecede kül oldu bedenlerimiz. Var olmakla yok olmanın aslında bir nefesten ibaret olduğunu yıllanmış bir şarap misali içtik. Her şe...